CHP’den Danıştay’a zeytinlik tepkisi

Gündem

CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Süleyman Bülbül, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, zeytinlik alanlara yönelik Danıştay'ın yürütmeyi durdurma ve iptal kararı vermemesi ile ilgili basın açıklaması yaptı

CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu Üyesi Süleyman Bülbül, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında, zeytinlik alanlara yönelik Danıştay'ın yürütmeyi durdurma ve iptal kararı vermemesi ile ilgili basın açıklaması yaptı. Bülbül, “Anayasa’nın 36. maddesi gereği hak arama hürriyeti açıkça Danıştay tarafından ihlal edilmektedir. Hukuka aykırılığa seyirci kalınıyor” dedi. 

CHP Aydın Milletvekili Süleyman Bülbül, Muğla Milletvekili Burak Erbay, Suat Özcan, Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin, Manisa Milletvekili Vehbi Bakırlıoğlu, İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç ve Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu ile birlikte TBMM'de basın toplantısı düzenleyerek Danıştay'a zeytinliklerin korunması için çağrı yaptı.

1 Mart'ta yayınlanan yönetmelikle zeytinlik alanların maden sahasına açıldığını ve CHP olarak Danıştay'a dava açtıklarını belirten Bülbül, “Danıştay 8. Dairesi yürütmeyi durdurma talebimizi Bakanlığın savunmasının alınması çerçevesinde reddetti ve bu karar tarafımıza anlaşılamaz bir şekilde 27 Mart tarihinde tebliğ edildi. Danıştay'ın bu kararına karşı 4 Nisan'da yeniden yürütmenin durdurulması talebinde bulunduk” diyerek gelinen süreci anlattı.

HAK ARAMA HÜRRİYETİ DANIŞTAY TARAFINDAN İHLAL EDİLİYOR

Danıştay'ın karar sürecini uzatmaya çalıştığını belirten Bülbül, “Anayasa'nın 36'ncı maddesi gereği hak arama hürriyeti açıkça Danıştay tarafından ihlal edilmektedir. Biz konu acil dedikçe Danıştay karar süresini ne yazık ki uzatıyor. Açıkça hukuka aykırı bir işlem olmasına rağmen tam bir aydır, davalı idarenin savunmasının alınması için dosyamız anlaşılamaz bir şekilde ve hukuka aykırı olarak bekletiliyor” dedi.

DANIŞTAY'A SESLENDİ

CHP'li Bülbül Danıştay'a seslenerek, “AKP iktidarı, bu kanun dışı, açıkça hukuka aykırı yönetmelikle devletin anayasal yükümlülüklerini göz ardı etmiştir. Danıştay ise kararı geciktirerek bu duruma ortak olmaktadır. Danıştay 8'inci dairesi üyelerine, Türkiye Büyük Millet Meclisinden çağrıda bulunuyoruz. Ya kararınızı verin ya da zeytinin talanına ve yağmaya ortak olmayın. Sayın üyeler neyi bekliyorsunuz? Bir an önce yönetmeliğin yürütmesinin durdurulması ardından iptali kararları vermek hukukun, adaletin gereğidir” dedi.

KARAR BEKLENİRKEN, ZEYTİNLİKLERİN YAĞMALANMASI BAŞLADI

Danıştay'ın, yürütmenin durdurulması kararını vermek için Bakanlığın savunmasını beklerken; zeytinliklerin yağmalanmasına başlandığını söyleyen Bülbül, şu ifadeleri kullandı; “Yönetmeliğin hukuka aykırı hükümlerine sığınarak, Muğla ilimizin İkizköy ilçesinde yer alan Akbelen ormanlarındaki asırlık zeytin ağaçları maden şirketleri tarafından söküldü. Vatandaşlar çevre katliamına tepki gösterince gözaltına alındı ve birçok ilimizde zeytin sahalarının yönetmeliğinin iptali davasının sonucu beklenmeden maden işletmelerine yağma ve talan izinleri verilmeye başlandı.”

DANIŞTAY SEYİRCİ KALIYOR

“Anayasaya ve 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı Ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanuna açıkça aykırı olan ve telafisi mümkün olmayan zararlar doğuracağı somut olan bir yönetmelik ısrarla yürürlükte tutulmaktadır ve millet adına karar veren Danıştay bu duruma açıkça hukuka aykırı olduğu halde seyirci kalmaktadır. Yasa hükümlerini çevre ve zeytinden yana yorumlamamaktadır. Zeytin yıllarca sürdürülebilen bir tarımsal faaliyetken; maden sahalarından çıkarılanlar ise sınırı ve limiti olan ham maddelerdir.”

YASAMA YETKİSİ GASP EDİLDİ

“Norm hiyerarşisinde yönetmelikler yasalara uygun hazırlanmalıdır. Böyle bir yönetmelik tarzı üst hukuk normlarına aykırılık içerdiğinden derhal iptali gerekmektedir. Ayrıca Anayasa'nın 7'inci maddesine göre Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olan ve devredilemeyen yasamanın yetkisi gasp edilmiştir. Anayasasının 2. maddesinde belirtilen ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin temel niteliklerinden olan “hukuk devleti” ilkesi, kamusal ve bireysel alanlarda hukuk güvenliğini sağlayan, idarenin hukuka bağlılığını amaç edinen; buna karşılık kamu gücünün sınırsız, ölçüsüz ve keyfi kullanılmasını önleyen en önemli unsurlardan biridir. İdarenin yapmış olduğu işlemleri objektif ve aynı zamanda yetki, şekil, sebep, konu ve maksat unsurları yönünden yargısal denetime imkân tanıyacak şekilde yapması hukuk devleti ilkesinin bir gereğidir. Ancak bu yönetmelik Anayasanın 2. maddesine tamamen aykırıdır.”

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.