CHP'li Kaboğlu infaz düzenlemesini değerlendirdi

Gündem

CHP

CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Anayasa Komisyonu Üyesi İbrahim Kaboğlu, Yurttan Sesler için infaz düzenleme yasasını değerlendirdi.


CHP'li Kaboğlu'nun açıklamaları şöyle:


 

"Bu torba yasa önerisini, diğer yasa önerilerinin önüne alarak ve TBMM’yi hafta sonu da çalıştırarak bir an önce yasalaştırma ereği, Covid-19 salgını sirayet etmeden hapishaneleri seyreltmek. Bu acil düzenleme nedeniyle torba öneri temel kanun niteliği taşımadığı halde, TBMM İçtüzük 91 çerçevesinde hızlıca oylanmak isteniyor. Gerçekten, sokağa çıkma yasağının uygulandığı hafta sonu bile vekillerin-yaşam riski yaratan- mesaisi, sadece mahpusların “yaşam hakkı” ile haklı görülebilir.

Bu meşru bir amaçtır. Ne var ki, yasa önerisinin kapsamı, bu meşru amaç ile olduğu gibi hukukun genel ilkeleri ile de çelişmekte. Neden ve nasıl?

"Bu bir özel af yasasıdır"


Öncelikle, mahpus sayısında 1/3’lük azaltma ile sonuçlanan bir düzenleme, infazda iyileştirmeden çok, bir özel af yasasıdır.

Sonra, eğer amaç mahpus sayısını azaltmak idiyse, suç ve cezalara veya mahpuslara ilişkin kurallara dair maddi ceza hukukuna ilişkin düzenlemeler, bu öneride yer almamalı idi.

Nihayet, eğer mahpusların yaşam hakkı karşısında devletin azami  sorumluluğu öne çıkmış olsa idi, suçlular arasında ayrım yapmadan, ceza miktarı veya mahpusluk süresi ölçüt alınarak eşit indirim ilkesi uygulanırdı.

"İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne aykırı"


Bunların hiçbiri yapılmadığı gibi, eşitlik, adalet, hakkaniyet ve kamu vicdanı bakımından kabul edilemez düzenlemeler içeren yasa önerisi, yasa tekniğine, Anayasa’ya ve İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ne aykırı olduğu gibi Anayasa Mahkemesi kararlarına ve İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararlarına da aykırıdır. Şöyle ki;

-Özel bir af yasası şeklinde hüküm ve sonuçlar doğuracağı halde, olağan yasa şeklinde yapılması, kabul için gerekli 3/5 çoğunluktan ve dolayısıyla TBMM’de partiler arası uzlaşma gereğinden kaçınma iradesi ile açıklanabilir ancak. Nitekim, Genel Kurul’da teklif sahibi AKP-MHP temsilcilerinin demokratik muhalefet partilerine yönelik olarak kullandıkları dil, siyaseten araçsallaştırma iradesini teyit etmiş bulunuyor. 

Mahpuslar arasında ayrım:


İndirimden veya aftan genel olarak bütün mahpusları yararlandırma yerine suçlu kategorileri ölçüt alındığına göre,  bu konuda öncelikli olarak tutuklu ve hükümlü ayrımı yapılmak gerekirdi. Çünkü yargı uygulamasında tutuksuz yargılama ilkesine uyulmadığı için, tutuklama kararlarının önemli bir kısmı, Anayasa md.19’a aykırı olarak ve yetersiz gerekçe ile verilmekte. Öneride ise tan tersine, tahliyelerde tutuklulara öncelik tanımak yerine, hükümlülere göre düzenleme yapılmış.

Mahpuslar arasında ayrım için kullanılabilecek 2. ölçüt, suçlara ilişkin olabilir: ortak hukukun kabul ettiği ve çağdaş ceza hukukunun ortaklaşa cezalandırdığı ve kişiye ve/ya topluma-çevreye karşı işlenen suçlar (adi/adli suçlar)  ile yöneticilere ve/ya devlete karşı işlendiği varsayılan suçlar (siyasal/sanal suçlar). Bu ayrıma göre, öncelik siyasal/sanal mahpuslara tanınması gerekirken, kişiye-topluma- çevre ve doğaya (ülkeye) karşı işlenen suç ve suçlulara öncelik tanınıyor.

Üçünçü ölçüt olarak, fikir suçları ile şiddet kullanımını içeren suçlar arasında ayrım yapılmalı idi. Tam tersine, düşünce/görüş/eleştiri çerçevesindeki açıklamalar, genel olarak “terör suçları” torbasına doldurularak, terör suçu varlığı için aranan “şiddet” ölçütü yadsındığından, yapılan düzenleme, hukuk devleti ve eşitlik ilkelerine aykırılık ötesinde demokratik toplumun temel gereklerini zedelemesi bakımından da Anayasa’ya aykırıdır.

Anayasa madde 17 ve İHAS madde 2’ye aykırılık ise, Devletin yaşam hakkını tehdit eden covid-19 salgını karşısında genel ve eşit bir düzenleme ile önlem almamış olmasından kaynaklanmakta. Bu açıdan konu, TBMM Genel Kurul’daki  yeterince dillendirilmeyen Devletin sorumluluğu açısından da tartışılmalı."

 
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.