HDP'den İzmir için 'afet bölgesi' önerisi

Gündem

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Gergerlioğlu, İzmir'in afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini söyledi.


Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kocaeli Milletvekili ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyesi Ömer Faruk Gergerlioğlu TBMM'de düzenlediği basın toplantısında gündemi değerlendirdi. Gergerlioğlu, İzmir'in afet bölgesi ilan edilmesi gerektiğini söyledi.


HDP'li Gergerlioğlu'nun açıklamaları şöyle:



"Depremi en acı bir şekilde yaşamış, bir ilin milletvekili olarak maalesef bu hazırlıksızlığı, bu dikkatsizliği ve göz göre göre gelen ölümleri, yıkımları büyük bir üzüntü ile karşıladık


Hepimizin bildiği gibi geçtiğimiz cuma günü Ege Denizi'nde bir deprem yaşandı ve bu Samos Depremi'nin etkileri İzmir'de yoğun bir şekilde yaşandı; bununla ilgili birkaç şey söylememiz lazım. Bizim yaptığımız araştırmalara göre; geliyorum diyen bir deprem ile karşı karşıyayız. Depremi en acı bir şekilde yaşamış, bir ilin milletvekili; Kocaeli milletvekili olarak maalesef bu hazırlıksızlığı, bu dikkatsizliği ve göz göre göre gelen ölümleri, yıkımları büyük bir üzüntü ile karşıladık. Bizim yaptığımız araştırmalara göre maalesef zemin etüdü yapılmadan yapılan binalar, yapı denetim izni verilmeden oturulan binalar nedeniyle önemli yıkımlar, can ve mal kayıpları oldu.


Türkiye'de demokratik bir hukuk devleti sistemi olmadığı için başımıza her türlü adaletsizlik geliyor


Bayraklı 'da ki deprem mağdurları ile görüştüm. Konuyu bilen çevreci arkadaşlarımız ile görüştüm ve hasarın büyük olduğu alanda eskiden bamya tarlalarının olduğu, alüvyonlu alanların olduğu, zeminin son derece çürük olduğu halde bölgeye bir adliye binasının yapıldığı, adliye binasının yapılması sonrasında da yapılaşmanın arttığı avukatların geldiği ve diğer esnafların ikamet eden kişilerin oraya geldiği ve çürük bir bölgede yapılaşmanın arttığını gördük. Yine yeni yapılar bakıyorsunuz yıkılmış, eski yapılar ayakta duruyor. Bu ne demek? Olacak bir iş değil maalesef yeni yapıların yapı denetim iznine tabi olan hususlar dışında yapıldığını gösteren bir durum.


Avukat arkadaşlarımız ile görüştük, adliye binası çürük bir yere yapıldığı halde; adliye binası bitmeden, şantiye halindeyken adliye binasında çalışmaların başladığını, İzmir Barosu'nun bu konuda bir dava açtığını ve apar topar binanın bitirildiğini bu süre içinde öğrendik. Düşünün normal bir ev yapsanız, işyeriniz olsa yapı denetim izni olmadan orada işyeri açamazsınız oturamazsınız ama devlet kendi binasında böyle bir şey aramıyor bu olacak iş mi arkadaşlar? Maalesef bu olmuş ve adliye binasında böyle bir skandal sonrası, çevrede de can ve mal kaybına yol açan yıkımlar gerçekleşmiş. Biz imar aflarının artık bitirilmesi gerektiğini söylüyoruz, defalarca ilan edilen, rant için ilan edilen, oy için ilan edilen imar aflarının artık bitmesi gerektiğini söylüyoruz. Bu konuda herkes suçlu aslında, iktidarlar da suçlu toplum da suçlu. Toplum da iktidarların imar affı yapmasını istiyor ve imar affı yapana oy veriyor. Partiler ile imar affı için çırpınıyor, iktidara gelen imar affı çıkarmaya çalışıyor. Böyle bir kısır döngü ile iktidarı ile toplumu ile yıkımı hazırlayan bir ülke olduk maalesef. Bir daha imar aflarının olmaması, bir sistem kurulması gerektiğini söylüyoruz. Aslında Türkiye'de demokratik bir hukuk devleti sistemi olmadığı için başımıza her türlü adaletsizlik geliyor, depremlerde yıkımlar geliyor, çeşitli kazalar geliyor, iş kazaları geliyor, adaletsizlikler geliyor, işkenceler geliyor, kötü muameleler geliyor sistematize edilmiş bir demokratik hukuk devleti olmamamızın bedelini tüm halk olarak canımız ile malımız ile ödüyoruz maalesef arkadaşlar.



Biz acilen bölgenin Afet Bölgesi ilan edilmesini teklif ediyoruz!



Bu durumda ne yapılmalı? Biz acilen bölgenin Afet Bölgesi ilan edilmesini teklif ediyoruz, olması gereken budur. İnsanlarımızın kalıcı maddi ve manevi hasarlarının giderilmesi için bölgede bir afet bölgesi ilanı yapılmalıdır. Bunun altını çizmek istiyorum. Tekrar İzmir'de hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah'tan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar, İzmir halkına sabırlar diliyorum. İnsanlar binalarının hasar alması sonucu maddi, manevi kayıplar yaşıyor. Belki binlerce insanımız evinden çıktı, evine giremiyor. Başka yakınlarının evlerinde kalmak zorunda. Son derece sıkıntılı durumdalar. Biz bu sıkıntıları paylaşıyoruz, halkımızın tüm acılarını paylaşıyoruz. İnşallah bunlar biran evvel giderilir. İktidar yetkililerini bu noktada büyük bir hassasiyete çağırıyoruz. Sadece canların kurtarılması mesele değil, sadece enkazın kaldırılması mesele değil, asıl enkaz şu anda hafif olsun, orta olsun, ağır olsun hasarlı binalardaki insanlarımızın maddi ve manevi alanda yaşadıklarıdır. Bunun altını çizmek isterim değerli arkadaşlar.



Geçici süreli iş sözleşmesi demek, işverenin insanları istismar etmesi demek



Meclis'e gelen son yasa hakkında da bir şeyler söylemek isterim. Malumu olduğunuz üzere 25 yaş altı ve 50 yaş üstü vatandaşlarımıza geçici süreli iş sözleşmesi içeren bir yasa teklifi ile karşı karşıyayız. Komisyondan geçti ve Genel Kurul'a gelecek ama buna tüm toplum karşı çıkıyor çünkü Kıdem Tazminatını engelleyen, Emeklilik haklarını engelleyen bir yasa teklifi bu. Kabul edilecek bir şey değil. Zaten işsizliğin çok olduğu bir ortamda ekonominin kötüye gitmesinin faturasını işsiz gençlerin sırtına vurarak, veyahut da aile geçindiren çoluk, çocuk sahibi olan anne-babaların sırtına vurarak gidermeye çalışıyorlar. Bu olacak bir iş değil arkadaşlar. Biz bu konuyu kesinlikle kabul etmiyoruz, geçici süreli iş sözleşmesi demek, işverenin insanları istismar etmesi demek, istediği gibi işe alması, istediği zaman işten çıkarması, tazminat konusunda hiçbir kaygısının olmaması anlamına geliyor ve aynı zamanda emeklilik hakları konusunda da büyük mağduriyetler oluşturacaklar.


Kanun teklifimizi hatırlatıyoruz: 30 yaş altındaki gençlerimizin sigorta primleri devlet tarafından ödenmeli!


Aslında biz bu konuda önemli bir duyarlılık sergiledik, şu ana kadar sergilediğimiz duyarlılık ile bir kanun teklifi verdik. Bakın bu konuda verdiğimiz bir kanun teklifi var. Genç işsizliğinin azaltılmasına yönelik bir çırpınış içindeyiz. Değerli halkımıza buradan duyurmuş olalım. Bu kanun teklifimizde ne var? 30 yaşına kadar olan gençlerin sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesi gerektiğini söylüyoruz. Genç işsizliğinin gençlerin adeta 3'te 1'inde yaşandığı. Gençlerin büyük bir ümitsizlik, çaresizlik içinde olduğu. Eğitim ve istihdam alanında ki sıkıntıların had safhada olduğu bir ülkedeyiz. Büyük bir genç nüfusumuz var ama genç nüfusumuz hem eğitim alanında önemli eksiklikler yaşıyor, eğitim alanında bir okul okusa da istihdam alanın önemli eksiklikler yaşıyor ve herhangi bir işe girse bile maalesef işten çıkarılma tehdidi her geçen gün artıyor. İşte bu yasa teklifi maalesef işten çıkarılma tehdidini daha da arttıran bir hali getiriyor. Biz tekrar söylüyoruz. 30 yaş altındaki gençlerimizin sigorta primlerinin devlet tarafından ödenmesi, gençlerimizin topluma kazandırılması, ümit dolu olması, genç, dinamik beyinlerin topluma üretim kazandırması yolunda önemli bir teklifimiz var. Bu teklifin bir an evvel yasalaşması gerektiğini söylüyorum ve ekonomik krizi patronları daha da zengin ederek, garibanları, gençleri, işsizleri daha da zor duruma düşürerek gidermeye çalışan iktidar mantığını da eleştiriyorum değerli arkadaşlar."


Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.