Muhittin Böcek, 2020 yılında Covid-19’a yakalanmış ve tam 108 gün yoğun bakımda kalmıştı. Bu süreçte Antalya kamuoyu günlerce hastane önünden gelecek haberleri beklemişti. Ancak o günlerden kalıcı bir iz kaldı. Böcek’in akciğerlerinde oluşan hasar nedeniyle, özellikle kapalı ortamlarda nefes almakta zorlandığı ve yanında oksijen tüpü olmadan uzun süre kalamadığı biliniyor.
Çoklu Kronik Rahatsızlıklar
Başkan Böcek’in sağlık sorunları bununla sınırlı değil. Yıllardır şeker ve tansiyon hastası olan Böcek’in son tetkiklerinde böbrek fonksiyonlarının bozulduğu öğrenildi. Ayrıca prostat rahatsızlığı, yüksek kolesterol ve pandemi sonrası gelişen kas kaybı da mevcut. Normal koşullarda sürekli tıbbi gözetim gerektiren bu tablo, cezaevi koşullarında ciddi bir risk oluşturuyor.
Siyasi Baskı mı, Hukuki Süreç mi?
Böcek’in tutuklanmasına gerekçe gösterilen dosya, kamuoyunda siyasi bir tasfiye girişimi olarak da yorumlanıyor. Özellikle davanın, doğrudan Muhittin Böcek’le ilgili olmayan bir konudan açılması bu tartışmaları büyütüyor.
Antalya kamuoyunda dile getirilen temel soru şu:
Bu süreç hukukun sınırları içinde mi yürüyor, yoksa siyasi bir hesaplaşmanın aracı mı oluyor?
“Seçmenin İradesi Cezaevinde”
Muhittin Böcek’in sağlık durumu artık sadece bireysel bir mesele değil. Antalya halkının sandıkta seçtiği bir belediye başkanı, hem siyasi bir baskıyla hem de ağır sağlık sorunlarıyla baş başa bırakılmış durumda. Bu durum, kentin seçilmiş iradesinin fiilen devre dışı kalması anlamına geliyor.
Antalya’da birçok kesim, bu tabloyu görmezden gelmenin ileride tüm toplum için benzer adaletsizliklere kapı aralayabileceği uyarısında bulunuyor.