Camiler üzerinden 67 milyon liralık büyük vurgun Meclis gündeminde

İstanbul

İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu İBB Teftiş Kurulu’nun ortaya çıkardığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından el konulan yolsuzluk dosyasının içeriğini TBMM’de açıkladı.

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun görüşmelerinde söz alan İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu İBB Teftiş Kurulu’nun ortaya çıkardığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından el konulan yolsuzluk dosyasının içeriğini TBMM’de açıkladı. Nuhoğlu; “Yolsuzluğun küçüğü bu ise büyüğünü Türk Milleti tahmin etsin.” diye konuştu.

Dosyalar için Başsavcılara Talimat vermek daha da kolaylaşacaktır!

Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun Teklifiyle ilgili olarak kimsenin bir beklenti içinde olmaması gerektiğini ifade eden Nuhoğlu; “Yapılan düzenleme ile birikmiş kronik sorunlara bir çözüm getirilmediği gibi uygulamada daha büyük sorunlar cıkracak potansiyele sahip bir düzenleme yapılmıştır. En önemli değişiklik ise cumhuriyet başsavcılarına verilen yetkidir. Cumhuriyet savcılarının soruşturmayı sonuçlandıran kararlarına doğrudan müdahale etme yetkisinin başsavcılara verilmesi sadece keyfîliğe yol açmayacak, yargı iyice kontrol altına alınmış olacaktır.” diyerek sözü AKP iktidarının yolsuzluklarına getirdi.


Selatin Camileri üzerinden 67 Milyon Liralık büyük vurgun!

Geçmiş Dönemdeki Yolsuzlukların ortaya çıkaran teftiş dosyalarında yer alan ve İçişleri Bakanlığının el koyduğu küçük bir yolsuzluk olayı örneği veren Hayrettin Nuhoğlu “ Özellikle küçük olduğunu söylüyorum, küçüğü buysa büyüğünü Türk milleti tahmin etsin diyerek dosyanın içeriği ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu işte o açıklama:

“İstanbul Büyükşehir Belediyesinin bir ihalesi 21 Mayıs 2018'de "selatin camilerinin ibadete hazır hâlde bulundurulması hizmet alımı ihalesi" bu söz ettiğim. Bu ihale 99 milyon bedelle bir firmaya verildi. İhaleye çıkınca 30 istekli işe ilgi göstermiş fakat işi alacak firma adrese teslim, önceden belirlenmiş olduğu için sadece birbiriyle ilişkili 3 istekli firma ihaleye katılmış ve malum firma işi almış, yapmış, 99 milyonu da kapmış. Süre dolduktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesinin yeni yönetimi bu işle ilgili ihale yapmamış, aynı işi kendi ekipleriyle yapmaya karar vermiş. 41 selatin camiye ilaveten bu camilerin civarında bulunan hazire ve diğer eserlerin temizliği de dâhil edilerek yapılmış ve sadece 22 milyon lira harcanmıştır. Arada büyük fark olduğu görülünce İstanbul Büyükşehir Belediyesi Teftiş Kurulu ihaleyi incelemiş ve ihalede 67 milyon 307 bin lira kamu zararı olduğu tespit edilmiş. Peki, sonra ne olmuş biliyor musunuz? İçişleri Bakanlığı olaya el koymuş ve dosyayı devralmıştır. İncelemenin devam ettiğini sanıyoruz, yargıya intikal ettirilmesini bekleyeceğiz ve sonucunu da göreceğiz.

Bu işi yapan firma aynı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesinden 178 milyon liralık "zabıta destek hizmeti ihalesi"ni de almış bir firmadır. Bu firmanın kendini aklaması şarttır, bunun için de dosyanın yargıya intikal etmesi gerekiyor; kimlerin suçlu olduğu ancak o zaman anlaşılacaktır, ortakları da ortaya çıkacaktır. Bu şaibeli işler hiç olmazsa camiler üzerinden yapılmasaydı keşke.” Diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

Çalıyorlar ama Çalışıyorlar sözünün modası geçti.

Konuşmasında yolsuzluklara da değinen Nuhoğlu konuşmasına şöyle devam etti:

“Halkın iktidardan beklentileri yaşanan ekonomik sorunlara çözüm bulmak kadar yapılan icraatların şeffaf ve denetlenebilir olmasıdır. Hesap verilemeyecek hiçbir karanlık konu olmamalıdır. Ülke uzun yıllardır soyuluyor kanaati artık herkesin ortak kanaati hâline gelmiştir. Bu iktidar için söylenen "Çalıyorlar ama çalışıyorlar." sözü bir zamanlar çok yaygındı. Ne yazık ki yolsuzlukların ayyuka çıkması, soyguna dönüşmesinden ve hiçbir hesap sorulamaz hâle gelmesinden sonra tablo çok daha ağırlaşmıştır.


Cumhuriyet savcılarının rejime ve devlete sahip çıkmalarına engel olunduğu gibi yolsuzlukların ortaya çıkarılmasına da müdahale edilerek engel olunmaya çalışılma ihtimali çok yanlış bir yoldur. Zaten yolsuzluk dosyalarının savcılıklara intikal etmemesi için her türlü gecikme ve engelleme yapılmaktadır. On dokuz yıllık Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde, başından itibaren denetim sistematik olarak devre dışı bırakılmıştır. Önce devlet kurumlarının iç denetim organları ortadan kaldırıldı sonra Devlet Denetleme Kurulu ve Sayıştay kontrol altına alındı. Türkiye Büyük Millet Meclisinde hesap sorabilmek ve hesap vermek zaten yok. Yargı ürkek vaziyette birilerinin talimatıyla hareket ediyor. Bu değişiklikle başsavcılara talimat vermek işleri daha da kolaylaştıracaktır.” dedi.

Nuhoğlu ayrıca “Hak, hukuk ve adaletin tesisi liyakatli kadrolarla mümkündür. Yolsuzluğa karışmamış, şaibeden uzak kalmış, liyakatli ve dürüst devlet memurlarının hâlâ var olduğunu biliyoruz. Devletin ayakta kalması için direnen bu dürüst kişilere destek ve cesaret verilmesi gerekir. Bu konuda, Adalet ve Kalkınma Partisi içerisinde yer alan, devlet umuru görmüş namuslu kişilere önemli görev düşmektedir.” diyerek Onlardan bu görevlerini yerine getirmelerini beklediğini ifade etti.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.