"Çiftçi meralarını Bakanlıktan korumaya çalışıyor!"

Kırklareli

CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Meclis Araştırma Komisyonu'nda hayvancılık hakkında konuştu. 

CHP Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdu, Meclis Araştırma Komisyonu'nda hayvancılık hakkında konuştu. 

Gündoğdu'nun konuşması şöyle:

"Hayvancılığı anlattınız, yaptıklarınızı anlattınız, yapacaklarınızdan örnekler verdiğiniz. Tamam, burası güzel ama ben bunu pek iklimle, şu anki komisyonda bulunduğumuz konum üzerinde çok da bağdaştıramadım; onu söyleyeyim.

Şimdi, ben de size biraz hayvancılığın dışında, biraz da çiftçilikle ilgili soracağım çünkü kurum olarak zaten yabancı olmadığınız bir konu. Mesela, öğrenmek istediğim bir konu var, az önce hibelerden bahsedildi. Mesela, hibelerden bir tanesi, madem hayvancılıktan bahsediyoruz, büyük çiftlikler yapılıyor, büyük çiftlikler kuruluyor, hibe kredileri de veriliyor, hatta bunları alan kişiler eğer uygunsa, prosedürü de iyi biliyorsa -işin doğrusunu söyleyeyim- bir de tanıdığı varsa yaptığı her işe kademeli olarak hibelerin tamamını alıyor, neredeyse bedavaya getirecek şekilde o hibeden yararlanıyor ve o çiftlikleri kuruyor.

Öncelikle bir yer alımı yapılıyor, o yer alımında "Ben şu işi yapacağım hayvancılıkla ilgili." deniyor, hibe veriliyor; arkasından "Bunun içine ben şu kadar yer yapacağım." diyor, yine bir hibe veriliyor; böyle çeşitlendirmek mümkün.

İşte, orada kullanılacak araç gereç vesaireye kadar her başvuruda ayrıca hibeler geliyor ama biz bunu mesela, çiftçilerde ya da küçükbaş veya büyükbaş hayvancılık yapan ama daha yerel sektörde olanlarda bunu göremiyoruz. Hibeler var mı? Var ama yeterli gelmediğini de düşünüyorum.

Yine, bir denetimsizlik olduğunu görüyorum. Mesela, bizim bugün Trakya bölgemiz hayvancılık açısından ari bölge olarak kabul edilen bir yerdir. Oraya hâliyle köprüden geçmek gerekiyor ama ari bölge alınmasına rağmen denetimsizlik yüzünden kaçak hayvan geçirildiğini görmekteyiz. Bununla ilgili ne gibi tedbirler düşünüyorsunuz?

Yine, çayır ve meralar... Bugün yerelde kurumlar var, ziraat odaları bu kurumlardan bir tanesi, yine ziraat odalarının oluşturduğu kurumlar var muhtarlarla beraber, yine o muhtarlar vasıtasıyla köyde, mahallede, nerede toplandıysa toplanan belli birtakım paralar oluyor -ki toplanamıyor- çayıra, meraya bakım yapılıyor fakat bu bakımlar yeterli olmadığından dolayı belli çayır ve meralar daha sonraki zaman dilimi içerisinde de bu özelliklerini maalesef yitiriyorlar. Bunlarla ilgili neler düşünüyorsunuz? Bunu öğrenmek istiyorum.

Yine, az önce Başkanım da belirtti, dedi ki: "Marka peynircilik olsun veya bir marka yaratılsın." Kırklareli'miz geçenlerde coğrafi işaret aldı beyaz peynirine, aynı zamanda kıvırcık kuzu etine ama Sayın Genel Müdürüm, biz bunları alana kadar inanın, göbeğimiz çatladı ve Genel Müdürlüğünüzün, Tarım ve Orman Bakanlığının bu konuda yardımcı olması gerekirken bir sürü engel çıkarıldı. Evet aldık, almayı başardık ama aradan belli uzun bir süre geçti.

Konuyu da biraz çiftçilikle ilgili açmak istiyordum. Bakın, Tarım ve Orman Bakanlığının yayınlamış olduğu "Bitkisel Üretim Verileri" isimli bir çalışma var, konumunuz gereği mutlaka gelmiştir size. 90 yılında Türkiye'de toplam tarım alanı 27 milyon 856 bin hektarmış, 2019 yılında bu miktar 23 milyon 94 hektar alana gerilemiş yani yaklaşık olarak 4 milyon 833 hektar bir tarım alanı da yok olmuş.

Şimdi, artan nüfusa ve beraberinde artan gıda ihtiyaçlarına baktığımızda, bu ve bunlar göz önünde bulundurulduğunda aslında durumun hiç iyi olmadığını ve korkunç olduğunu da gözlemliyoruz.

Mevcut tarım alanlarının gelecekte gıda, hayvan yemi, yakıt ihtiyacını karşılamak için yeterli olup olmayacağı artık ciddi yaşamsal sorun olarak da karşımızda; bunu da biliyoruz çünkü son yaşadığımız pandemi de bunu göstermiştir. Yani şunu öğrenmek istiyorum: Biyolojik kapasiteyi göz önünde bulunduran yöntem ve yaklaşımlar, birinci sınıf tarım arazilerinin tarımsal üretim yerine sanayi ve yerleşim amaçlı kullanıma açılmasının önüne geçmesini öneriyor. Bu konuda Bakanlığınızın çalışmaları neler?

Yine, az önce çayır ve meralardan bahsettik Sevgili Genel Müdürüm. Mesela, size sıcak bir örnek vereyim kendi bölgemle ilgili. Bizim Lüleburgaz ilçemiz var ve yine Lüleburgaz'a bağlı Sakızköy köyümüz var. Bir yıl önce mera vasfından çıkarılıp Maliye hazinesine devredilen 109 dekarlık alan için köy halkı bir hukuk mücadelesi veriyor.

Yanlış duymadınız, bakın, bunu söylüyorum: Meralara köylü, çiftçi sahip çıkar hâle geldi.

Kimden koruyor bunu?

Bakanlıktan koruyor, çünkü öyle bir duruma geldik ki -gülsek mi ağlasak mı- Lüleburgaz'daki çiftçi şu anda "Bizim meralarımıza dokunmayın." diyor.

Şimdi, vasıf değiştiriliyor, alanlara ona göre bakıyorsunuz, daha sonra bu vasıflardan sonra da birilerine de kiraya veriliyor. Şimdi, orada hayvancılık yapanlar var, besicilik yapanlar var. Dolayısıyla bu da Trakya hayvancılığı için, Lüleburgaz hayvancılığı için önemli bir alan ve bunu kaybetmek istemiyorlar ama karşısında da Bakanlığı buluyorlar; böyle bir durum var. Dolayısıyla sizlerin oradaki çiftçiye, üreticiye ve hayvancılıkla uğraşanlara sahip çıkmanız gerekirken maalesef, böyle bir durumla karşı karşıyayız.

Yine, baktığımda, iklim krizinin önlenmesi, kirliliğin engellenmesiyle değil, aynı zamanda kirlilik yutak alanı olarak adlandırabileceğimiz orman, mera, bozkır, sulak alan ve biyolojik çeşitlilik merkezlerinin korunmasıyla mümkün; bunu siz de biliyorsunuz. Bu anlamda köklü çözüm önerileri olarak neler yapılmaktadır? Mevcut uygulamaların hâlâ siz yeterli olduğunu düşünüyor musunuz? Bunları öğrenmek istiyorum.

Yine, maalesef Türkiye'de enerji ve maden politikaları, arazi bozuluşunda en önemli nedenlerden biri. 85 yılından bu yana aşağı yukarı 20'yi aşan sayıda değişikliğe uğrayan maden mevzuatı oldu. Buna göre ülkemizde kanunlarda madencilik faaliyetinden korunan alan bulunmakta mıdır? Eğer bulunmuyorsa neden?"

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.