2025-06-16 10:04:35

SANASARYAN HAN

Hakkı Taşdemir

hakki_t104@yahoo.com.tr 16 Haziran 2025, 10:04

Daha önce bir başka platformda yayınlanan bir yazıda da konu etmiştim bu hanı. Konu etmiştim de sağ olsun bir arkadaş beni mahcup etmekten çekinmiş olmalı yazıya yorum yapmamış ancak bir e-posta göndermişti “Hoca, Sanasaryan demişsin Sansaryan olacak düzelt istersen” Üzüldüm mesajı alınca üzüldüm çünkü sol olarak kendi tarihimizi bile bilemediğimizin bilmem kaçıncı kanıtı idi bu mesaj. Keşke ben hata yapmış olsa idim. Efendim Sanasaryan’dır oranın adı neden Sanasaryan? Çünkü hanı yaptıran ailenin adı o. Erzurumlu Bir Ermeni aile. Yapım nedeni ise geliri ile fakir Ermeni çocukların öğreniminin gerçekleştirilmesi. İnşa yılı 1895 Mimarı Hovsep Aznavuryan. 130 yıllık bir geçmişi var binanın.

Osmanlı 1915 de el koyuyor binaya. 1915 de yaşanan olayları bir sürgün öyküsü olarak sınırlandıranlara gelsin. Bir kültürü, bir halkı bir uygarlığı yok etme girişimidir 1915 1930 lu yıllardan itibaren İstanbul emniyet müdürlüğü tarafından kullanılmaya başladı. Bu tarihten sonra ünlendi işte.

En üst katı Birinci şube idi. Altıncı kat. 1940 lı , 1950 li yıllarda çok insanın buradan yani altıncı kattan atlayarak intihar ettiğini yazmıştı gazeteler. Artık intihar mı? cinayet m? bilemeyiz tabi. Bodrumunda hücreler vardı. Bina zaten rutubetli. Bir de özel olarak ne yapmışlarsa artık Birkaç gün orada kalan denizden çıkmış gibi olurdu. Bu hücreler neyse de tabutlukta kalmak buradaki misafirliklerin (!) en zor olanı idi. Tabutluk ne mi?

Anlatayım Bir hücre aslında bu da. Ancak boyutları biraz ilginç . Yükseklik en fazla 1m. 90 cm. Genişlik 75-80 derinlik ise 40-45 cm. Önde küçük bir aralık oradan dışarıyı görebilirsen görürsün. Dışarı dediğim de şubenin koridoru. Görebildiğin tek aydınlık da oradan geliyor. Bir kenara kıvrılıp uzanamazsın. Uzanmayı bırak çömelmek mümkün değil. Kollarını açamazsın. Dimdik ayakta kalman gerek. Başka türlü yaşaman mümkün değil orada. Bakın Ruhi Su nasıl betimlemiş orayı.:

“En zoru da ‘Tabutluktur!’ Tabutluk mu? Bir insanın zorlukla sığabileceği kadar küçük bir sandık sanki. Ne kolun uzanır ne kafan kalkar. Bir vakit sonra dayanılmaz ağrılar ve uyuşmalar”

Sadece komünistler değil pek çok sanatçı da ziyaret etmişti burayı ve gerek tabutluklarda gerekse diğer hücrelerde misafir olmuşlardı. Sonuç mu? Ahmet Arif’in ruh sağlığı bozuldu, Ressam Nuri İyem sinir hastası oldu buradan çıkınca.Hücreler demiştim ya, lağım suları akıtılırdı oraya. Lağım suları ve farelerle arkadaşlık ederekgeçen günler. Kolay değil gerçekten. Kimler orada misafir oldular ? diye soracak oluşanız eğer; Dr.Hikmet Kıvılcımlı’dan başlayalım isterseniz. Reşat Fuat Baraner, Mihri Belli, Vedat Türkali Ahmet Arif ve Nuri İyem’i yazmıştım yukarıda. Dr. Hayk Açıkgöz, Atilla İlhan, Ruhi Su, Sevim Belli Sonraki kuşaklardan Cihan Alptekin, Deniz Gezmiş ve daha niceleri. 1980 darbesi sonrasında da hizmet (!) görmüştü bir süre.

Özal döneminde adalet bakanlığı emrine verildi ve İş mahkemeleri taşındı buraya. Çağlayan’da adliye sarayı (!) yapılınca burası âtıl kaldı. Bu süreçte Ermeni cemaati binayı geri almak için dava açmıştı. Dava cemaatin aleyhine sonuçlandı ve binanın devler tarafından gasp edilmesi resmileşti.

Yaşasın Bağımsız (!) Türk yargısı

Gerçekleştirilen bir restorasyon sonrası otel oldu bu tarihi bina. Beş yıldızlı turistik bir otel. Dünyanın dört bir yanından gelen paralı turistler konaklamaktalar burada. Uyurken, bizlerin orada kendilerinden önce misafir olanların attıkları acı çığlıkları duyup altıncı kattan düşüp betona çakılan yoldaşlarımızın cesetlerini görürler mi rüyalarında acaba?

Sanmam

Burada konaklayanlar tarihi yarımadanın en güzel köşelerinden birinde On dokuzuncu yüzyıldan kalma bir binada konaklamanın keyfini sürmekteler bol sıfırlı banka hesaplarının kendilerine kazandırdığı güç sayesinde. Bana kalırsa bir otel değil bir utanç müzesi olmalı idi orası. Tabi utanma duygusunu çoktan yitirmiş olanlar düşünemezler bunu.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.