banner100

Buldan'dan Meclis'e ve muhalefete çağrı: "Derhal bir hakikatleri araştırma komisyonu kuralım"

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi.

Meclis 25.05.2021, 14:26
Buldan'dan Meclis'e ve muhalefete çağrı: "Derhal bir hakikatleri araştırma komisyonu kuralım"

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin haftalık grup toplantısında gündemdeki gelişmeleri değerlendirdi. Son dönemlerde yeniden gündeme gelen mafya-siyaset-bürokrasi ilişkileri ile ortalığa saçılan suçları da değerlendiren Buldan, şunları söyledi: 

"Değerli Arkadaşlarım, Basının Değerli Emekçileri ve ekranları başında bizleri izleyen Değerli Halkımız sizlere buradan sevgilerimi ve saygılarımı gönderiyorum; grup toplantımıza hoş geldiniz.
 

Ülke yangın yerine döndü; yalan, talan, mafya, çete düzeni ve kara para almış başını gidiyor


Değerli Arkadaşlarım, ülke tam anlamıyla bir yangın yerine dönüşmüş durumdadır. Çöküş, çürüme, ortaya saçılan pislikler, hırsızlık, yolsuzluk, hukuksuzluk, ahlaksızlık, mafya ve çete düzeni, kara para, yalan, talan ve haram almış başını gidiyor.

Kobanî Kumpas Davası AKP’nin HDP’den intikam alma davasıdır

Bütün bunlar yaşanırken, iktidar ne yapıyor? Sincan’da bir AKP mahkemesi kurmuşlar, geçmişler kürsüye, senaryosunu önceden kurguladıkları Kobanî Kumpas Davasıyla güya HDP’yi yargılayacaklar. Yapılan duruşmalarda da herkes gördü ki ortada bir hukuk davası yoktur. Çünkü bu ülkede hukuk diye bir şey söz konusu değildir. Bu kumpas, çökmeye yüz tutmuş AKP iktidarının HDP’den siyasi intikam alma davasıdır. Hep söyledik yine söylüyoruz ve altını önemle çiziyoruz; bu dava HDP’den intikam alma davasıdır. Tek cümleyle ‘7 Haziran’da ve 31 Mart’ta iktidara neden kaybettirdiniz’ davasıdır. Sandıkta istedikleri sonucu alamayınca siyasi hınçlarını hukuksuz mahkeme kürsüsüne taşıdılar.  

Kobanî Kumpas Davası AKP’nin seçim çalışmasıdır: AKP IŞİD’i sahiplenerek suçüstü yakalanmıştır

Kobanî Davası, AKP’nin HDP’yi engellemeye yönelik yürüttüğü bir siyasi parti faaliyeti ve seçim çalışmasıdır. Ancak kumpaslarla siyasi yargılama yapmak isteyen iktidar bu davada suçüstü yakalanmıştır, hukuksuzlukta suçüstü yakalanmıştır. IŞİD’i sahiplenerek suçüstü yakalanmıştır.

Dosyada AİHM’in başka kararlarını referans gösterirken, Demirtaş kararını yok sayan mahkeme, yaptığı bu hukuk gaspıyla, hileyle suçüstü yakalanmıştır. Evet, hakikatler dava süresince bir bir ortaya dökülecektir. İktidarın çarpıttığı tüm gerçekleri arkadaşlarımız teker teker aydınlığa kavuşturacaktır.

Asıl sanık sandalyesinde olan AKP iktidarıdır: Bu dava yüzleşme ve hesaplaşma sürecidir

Asıl sanık sandalyesinde olanlar kendisini yargıya dönüştüren AKP iktidarıdır. Milyonların iradesini yargı yoluyla engellemeye güçleri asla yetmeyecektir. HDP’yi demokratik siyasetten vazgeçirmeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir. Milyonların barış ve demokrasi taleplerini engellemeye hiç kimsenin gücü yetmeyecektir.

Kobanî Kumpas Davası aynı zamanda bir yüzleşme ve hesaplaşma sürecidir. Arkadaşlarımız baskıcı ve despotik bir iktidarla cesur, başı dik, alnı açık bir biçimde mücadele etmektedir. Herkes bu tarihi mücadeleye bu süreçte tanıklık edecektir. 

Bu çeteleşmenin asıl nedeni Kürt düşmanlığıdır

Tarih 3 Kasım 1996. Susurluk kazasıyla mafya-devlet-siyaset ittifakının suç ortaklığı ortaya saçılmıştı. Susurluk’ta devlet içinde kurulan devlet ve 90’larda Kürt halkına karşı işlediği insanlık suçlarının bir bir deşifre olduğuna hepimiz tanıklık ettik. 28 Şubat darbesiyle Susurluk’un üzerini apar topar kapattıklarını hepimiz biliyoruz ve oradaki tuğlaya dokunmadıklarını hepimiz gördük.

Şimdi yıl 2021, çeyrek asır sonra Türkiye, AKP-MHP iktidarında siyaset-bürokrasi-mafya ilişkileriyle ve ürettiği suç karanlığıyla bir kez daha karşı karşıyadır. Bunun nedeni bellidir: Susurluk’tan bugüne uzanan çete örgütlenmelerinin dayandığı en önemli zemin Kürt sorununun inkârı ve güvenlikçi politikalardır, Kürt düşmanlığıdır. Faili meçhul cinayetler, köy yakmalar, işkenceler ve insanlık suçları 1993 konseptiyle gerçekleştirildi. Susurluk çetesi de bu zemin üzerinden yükseldi.

Söylemleri neydi? Beka ve güvenlik. Bugün ortaya saçılan çete-mafya ilişkileri de yine Kürt sorununda çatışmalı sürecin tırmandırıldığı 2015 konseptinin yarattığı zemin üzerinden yükselmiştir ve bugünlere kadar gelmiştir. Bir kez daha görülmüştür ki; Türkiye’de Kürt sorunu çözülmeden, sistem demokratikleştirilmeden, hukukun üstünlüğü sağlanmadan çete-mafya-siyaset ilişkileri ve suçları da son bulmaz, sona ermez. Aktörleri değişse de bu yapı hiçbir zaman değişmez.

İktidar Çözüm Sürecini bitirdi ve bu çeteleşme sürecinin önünü açtı

Bunun da altını önemle çizmek istiyorum: İktidar bu güçlerle uzlaşarak ittifak kurdu ve Çözüm Sürecini bitirdi. Güvenlikçi politikaya sarıldı, çatışmalı süreci büyüttü. Böylece bugünlerde ortaya saçılan tüm bu çete ve mafya düzeninin de önünü açmış oldu. 6 yıldır İmralı’da sürdürülen tecrit politikasını bu süreçten bağımsız ele alamayız. Tecrit, ülkeyi ve toplumu savaş sarmalının içine sürükleyerek savaş rantını sürdürmek isteyen mafya-çete odaklarıyla ittifak kuran siyasi iktidarın ortak yürüttüğü bir süreçtir. 

Aynı çuvalın içinde birbirlerini tırmalıyorlar: “Bin operasyoncuları” koruyorlar

Bunlar aynı çuvala girdi, şimdi o çuvalın içinde birbirlerini tırmalıyorlar. Bakınız, 90’lardaki faili belli bin operasyonun sahipleri bugün kim tarafından korunmaktadır, kiminle ittifak halindedir? Ki, Dönemin Başbakanı Tansu Çiller 4 Kasım 1993’te İstanbul Holiday Inn Otelinde bir açıklama yapmıştı. “Elimizde örgüte yardım eden Kürt iş adamlarının listesi var, hesap soracağız” demişti. Ardından Kürt iş adamları birer birer infaz edildi. Bu cinayetlerin planlayıcısı o zaman kurulan Susurluk Komisyonuna “Devlet adına bin operasyon yaptık” demişti. Kutlu Savaş’ın hazırladığı raporun bir bölümünün engellenip sansürlendiğini hatırlarsak o sansürlü bölüm içerisinde aslında Türkiye’de nelerin olup bittiğini hepimiz çok iyi anlayabiliriz. Musa Anter cinayetinden Savaş Buldan cinayetine kadar işlenen bütün faili meçhul cinayetlerin planlayıcıları, tetikçileri ve emir verenleri kim varsa o sansürlü bölümde saklıdır. O bölüm hala sansürlüdür.

Patates dağıtımına kadar her şeye karar veren tek adam, “bu yaşananlardan haberim yoktur” diyemez

Peki, bunlar şimdi ne yapıyorlar? Bin odalı sarayın sahibiyle birlikte iş yapmaktadırlar, birlikte hareket etmektedirler. O nedenle Saray yönetimi kendisini bu işlerden asla soyutlayamaz, ”dışındayız” diyemez. Tam da bu işin merkezinde yer alıyorlar. Patates soğan dağıtımına kadar her şeye karar veren tek adam, “tüm bu yaşananlardan bilgim ve haberim yoktur” diyemez! Bu iktidar döneminde yaşananlar, her şeyi açıkça ortaya koymaktadır. 90’ların faili belli cinayetleri AKP iktidarındaki Roboski Katliamıdır. Sur’daki, Cizre’deki, Nusaybin’deki vahşettir. Suruç Katliamıdır, Ankara Gar Katliamıdır.

JİTEM’in yerini IŞİD almıştır, paramilliter güçler almıştır

Susurluk’taki JİTEM’in yerini Ortadoğu’nun JİTEM’i olan IŞİD almıştır, paramiliter güçler almıştır. 90’ların işkenceleri AKP iktidarında karakolda, sokakta, cezaevlerinde, helikopterde yapılan işkencedir. 90’ların yargısız infazları AKP iktidarında güvenlik güçleri tarafından yapılan açık sivil infazlara dönüşmüştür. Kemal Kurkut’tur, Uğur Kaymaz’dır, Berkin’dir ve daha niceleridir.

Beyaz Torosların yerini AKP’nin SİHA’ları almıştır

Beyaz Torosların yerini AKP’nin SİHA’ları almıştır. Bunu açık ve net ifade ediyorum. Biliyorsunuz en son Dersim Ovacık’ta Murat Yıldız adlı bir genç mantar toplamak için gittiği köyde SİHA’lar tarafından bombalandı, katledildi. Dersim’de, son 6 yılda 11 yurttaş kolluk güçleri tarafından katledildi. Yine 18 Mayıs'ta Hakkari’nin Derecik ilçesine bağlı Hacıbey Köyünün Derindere mezrasında kaybettiği hayvanlarını arayan 23 yaşındaki Şahap Şendol ve 17 yaşındaki Celil Ekinci askerlerin açtığı ateş sonucu yaralandı. Son 5 yılda Hakkâri’de 10 sivil güvenlik güçlerince katledildi. Bu iktidarın sorumluluğunda daha sıralayabileceğimiz çok sayıda sivil ölümleri vardır, bunları yeri zamanı geldiğinde arkadaşlarımız da anlatıyorlar.  

Failler ve sorumlular bizzat iktidarın koruması altındadır

Bunlar AKP iktidarındaki faili belli cinayetlerdir. Peki, failler, sorumlular nerededir? İktidarın bizzat koruması altındadır. Bunların hepsi halen görevi başındadır. 90’ların suçlularından birçoğu yine bu iktidar döneminde göreve getirilmiştir. 90’ların yargısız infazları AKP iktidarında aynı zamanda büyük bir yargı infazına dönüşmüştür. Binlerce arkadaşımızın tutuklandığı siyasi soykırım operasyonları bu iktidarın 90’ların zihniyetiyle kurduğu derin ittifakın sonuçlarıdır.

Geçmişiyle yüzleşmeyen bir akıl yüzsüzleşir, suç örgütüne dönüşür ve çürür


Cumartesi Anneleri çeyrek asırdır kayıplarını aramakta, hakikat mücadelesi vermektedir. O dönemin failleri, sorumluları şimdi AKP-MHP iktidarıyla birlikte iş tutmaktadır. Annelere her Cumartesi müdahale eden, saldıran ve engelleyen yine bu iktidardır. İşte geçmişiyle yüzleşmeyen bir akıl yüzsüzleşir, saldırganlaşır, suç örgütüne dönüşür ve sonunda çürür. Bugün yaşananlar tam da budur işte.

Susurluk’un tuğlalarından Saray yaptılar

Bu iktidar, Susurluk mimarisine yeni tuğlalar ekleyen bir yönetim olarak tarihe geçmiştir. O tuğlalardan Saray yaptılar ve her şeyi oradan yönettiler. Türkiye’den Suriye’ye ve İran’a, Kıbrıs’tan Kolombiya’ya, Venezuela’ya, Libya’ya, Irak’a uzanan bir suç organizasyonu var ortada. Bunu son dönemlerde daha net görüyoruz. Suriye’de IŞİD, ÖSO çetelerini desteklediler, işbirliği yaptılar; içeride de Susurluk’un devamı olan çetelerle işbirliğine girdiler. Bu iktidar çetesiz yapamıyor, çetesiz duramıyor.


Suç ve adaletsizlik üreten bu iktidar düzeni ve yarattığı talan sistemi ülke kaynaklarına ve toplumsal değerlere çökme üzerine kuruldur. Karşımızdaki yapı Kürtlerle, Alevilerle, bu ülkede yaşayan her kimlik ve inançla, kadınlarla, gençlerle, demokrasi ve barış isteyen herkesle mücadele etmek, tüm toplumu susturmak ve sindirmek için bir ittifak kurmuştur.

Mafya ve iktidar birlikte bu ülkenin üzerine çöktü

Toplumu çökertmek için işbirliği yapmışlardır. Bunlar yeni Türkiye, yeni sistem diyerek demokrasiyi çökerttiler, faşizmi getirdiler. Hukuku, yargıyı çökerttiler, hukuksuzluk karanlığını getirdiler. Ekonomiyi çökerttiler, yolsuzluk düzenini kurdular. Halkın öz kaynaklarına çöktüler, yoksulluğu büyüttüler. Halkın seçimdeki iradesine çöktüler, kayyım rejimini getirdiler. Üniversitelere çöktüler, kayyım rektörleri getirdiler. Medyaya çöktüler, sansürü getirdiler. Çözüm ve barış arayışlarının üzerine çöktüler savaş ve yıkımı getirdiler. Doğaya, ormanlara, derelere çöktüler, talanı büyüttüler. İktidar, 128 milyar doların üzerine çökerken, mafya ise bir başka koldan, başka ekonomik kaynakların üzerine çöktü. Hep beraber çöktüler. Bankaların içinin boşaltılması Susurluk çetesinin faaliyetleri arasındaydı. Bugün de Merkez Bankasının rezervleri, kasası boşaltıldı. Hem de iktidar eliyle.

Beka söylemlerinin arkasında sakladıkları asıl gerçek kurdukları büyük hırsızlık ittifakıdır

Bunlar derslerine iyi çalışmışlar, bu işi Susurluk döneminden çok daha iyi yapmaya çalışıyorlar. Kamuoyu şunu hiçbir zaman unutmamalıdır: Bir yerde sürekli olarak vatan millet edebiyatı yapılıyorsa cüzdanlarınıza mutlaka bakın, mutlaka kontrol edin. Bunların sıklıkla sarıldığı ‘beka’ ve ‘milli güvenlik’ söylemlerinin arkasında sakladıkları asıl gerçek; en tepede kurdukları büyük hırsızlık ve yolsuzluk ittifakıdır. Beka dediler, uluslararası kara para koridoru kurdular. Beka dediler, ihalelere yandaş şirketleri kattılar ve onları zengin ettiler. Beka dediler, kendilerine haksız zenginleşme yarattılar. Beka dediler, rüşvet zinciri kurdular. Beka dediler, ülke kaynaklarını talan ettiler ve paylaştılar. “Terörle mücadele” ediyoruz dediler, suç örgütlerini büyüttüler. Dillerinden düşürmedikleri ‘millilik ve yerlilik’ yalanı; yaptıkları hukuksuzlukların, gayri meşru işlerin ve yarattıkları talanın üzerini örtmeye yöneliktir bunu Türkiye kamuoyunun çok iyi bilmesi gerekiyor.

İktidar, bu ülkeyi ve toplumu içeriden kemirdikçe kemiren, her şeyi kirleten bir yapıya dönüşmüştür. Yargıyı neden ele geçirdiler? İşte tam da bugünler için. Bu karanlık faaliyetler ve suçlar ortaya çıkarılmasın, soruşturulmasın diye yargıyı ele geçirdiler. Medyayı neden ele geçirdiler? Bu çete faaliyetleri deşifre edilmesin diye. Meclis’in denetim yetkisini neden elinden aldılar? Bu suçları araştırmasın diye. Demokratik siyaseti neden engellemeye çalışıyorlar? Kurdukları karanlık düzen yaşasın diye.

Bir tweet atanı sabahın köründe gözaltına aldıran savcılar nerede, neden hala bir soruşturma yok?

Buradan soruyoruz: Aldığımız nefese kadar fezleke düzenleyen savcılar hani neredeler? Ortaya çıkan suçlarla ilgili neden bir soruşturma yok? Bir tweet atanı sabahın köründe evinden gözaltına alanlar, ortaya saçılan bu büyük suçlarla ilgili neden kılını kıpırdatmıyor? Hepsi devekuşu gibi başını kuma gömmektedir, hepsi sessizdir. Çünkü kirli ortaklık üzerine bir denge kurulmuştur. Bu dengenin bozulmasını elbette istemiyorlar. Bu iddialar dünyanın başka bir yerinde olsa yer yerinden oynardı. Ancak iktidarın emrindeki yargı da bu karanlık sistemin bir aparatı haline getirilmiştir.

Kanalizasyon patlamıştır, çözülme de çok büyük olacaktır


Aynı aşı videolarında olduğu gibi; bağımlı ve taraflı yargı, mafyaya “Biz sizi görmeyiz, keyfinize bakın” mesajı vermektedir. Ancak ne kadar gizlemeye çalışırlarsa çalışsınlar mızrak artık çuvala sığmamaktadır. Kanalizasyon patlamıştır. Pis koku her yere yayılmıştır. Çözülme de çok büyük olacaktır. Kurdukları denge bozulacaktır, yıkılacaktır.


İlk yapılması gereken ülkenin derhal erken seçime götürülmesidir


İlk yapılması gereken ülkenin derhal erken seçime götürülmesidir. HDP olarak erken seçim çağrımızı bugün buradan bir kez daha yineliyoruz. Türkiye acilen seçime gitmelidir. Türkiye bu çeteleşmiş, mafyalaşmış düzenle bir gün dahi yaşayamaz. İktidar eliyle, mafya-çete yapıları arasına sıkıştırılmış olan bu ülkenin kaderi tekrardan bunlara teslim edilemez. Hep beraber bu karanlığı aydınlığa çevirme şansımız ve irademiz vardır.

Demokrasi İttifakı dediğimiz bu karanlık düzene karşı ortak bir mücadele ortaklığıdır

Bizler, hakikat savunucuları olarak bu talan rejiminden büyüğüz, kalabalığız. Teslim olmayacağız, ülkeyi bunlardan mutlaka ama mutlaka hep birlikte kurtaracağız. Demokrasi İttifakı dediğimiz işte tam da budur. Bu karanlık düzene, soygun düzenine, suç ortaklığına karşı hep birlikte demokrasi için mücadele ortaklığıdır. Demokratik bir cumhuriyet için birlikte mücadeledir. Hukukun üstünlüğü için mücadele ortaklığıdır. Şeffaf yönetim için mücadele ortaklığıdır. Ülkeyi bu karanlık dehlizden çıkarma ve demokrasiyle, adaletle ve barışla buluşturma yoludur. Tüm demokrasi güçleriyle, sivil toplum örgütleriyle, emek örgütleriyle, aydınlarla, sanatçılarla, yazarlarla, kadınlarla, gençlerle toplumun en geniş kesimleriyle birlikte yürütülecek bir mücadele ülkeyi bu karanlıktan kurtaracaktır.  

Parlamento ve muhalefete: Derhal bir hakikatleri araştırma komisyonu kuralım

Bu kirlenmişliğe karşı ortak itirazı büyütelim diyoruz. Gelin, Türkiye halklarını bu kirlenme ve çürümeden kurtaralım diyoruz. Buradan parlamentoya ve muhalefete özellikle çağrı yapıyorum: Derhal hakikatleri araştırma ve soruşturma komisyonları kuralım ve bir an önce çalışmalarına başlasın. Arkadaşlarımız bu hafta Genel Kurulda bu konuya dair bir araştırma önergesini gündeme getirecekler ve göreceğiz ki kimlerin oylarıyla bu önerge reddedilecek. Türkiye kamuoyu bunu asla gözünden kaçırmamalıdır. Biz bunun öncülüğünü yapacağız, bu araştırma önergesini Genel Kurula getireceğiz ve el mi yaman bey mi yaman hep birlikte göreceğiz. Aslında parlamento isterse bunu yapar. Bu güce ve iradeye sahip bir parlamento elbette var. Ancak hepimiz biliyoruz ki bunun kararını iktidar veriyor. Ama parlamento, bu suçların örtbas edilemeyeceğini gösteren güçlü bir irade ortaya koymalıdır. 

Ülkenin dününü bugününü yaktılar ama geleceğini yakmalarına izin vermeyeceğiz

Susurluk dosyası yeniden açılmalıdır ve bugün ortaya çıkan suçlarla birlikte etkili ve geniş bir yargı süreci mutlaka başlatılmalıdır. Ki Susurluk Raporu’nun sansürlenen bölümü açıklansa bu gerçekler ortaya çıkacaktır. HDP olarak bu sürecin peşini asla ama asla bırakmayacağımızı buradan ilan ediyoruz. Ülkenin dününü bugününü yaktılar ama geleceğini yakmalarına izin vermeyeceğiz. Ülkenin dününü, bugününü yaktılar, fakat geleceğini yakmalarına asla izin vermeyeceğiz. İlk seçimlerde halklarımız o tuğlaları çekecek ve bu kötülük düzenini değiştirecektir. Ördüğünüz o duvarlar, tuğlalar yıkılacak ve altında kalacaksınız!

Hırsızlar ittifakının getirdiği en büyük yıkım ekonomik çöküştür

Öz kaynaklara çökme üzerine kurulu hırsızlar ittifakının ülkeyi getirdiği en büyük yıkım ekonomik çöküştür. İşsizlik, yoksulluk niye artmaktadır? Bunu her grup toplantımızda izah ediyoruz. Kaynaklar her tarafı kuşatan rantçı siyaset-mafya düzenine aktarılmaktadır. 


İnsanlar çaresizlikten niye yaşamına son vermektedir? İşte bu mafya-talan düzeni yüzündendir. Pandemide halka niye kaynak ayrılmadı? Çünkü kaynakları üstteki hırsızlar ittifakı hortumladı. İktidarıyla, mafyasıyla hep birlikte kamu kaynaklarını yıllarca hortumladılar. Bunlar ihale çeteleridir! Bunlar, 5’li çetedir! Bunlar, yolsuzluk çetesidir! Bunlar, 3’er 5’er maaşlılar çetesidir! Bunlar troll çetesidir! Bunlar, vergi ve zam çetesidir! Bunlar, özelleştirme çetesidir! Bunlar, yandaşlarını kamuda istifleyen liyakatsizler çetesidir! Bunlar, enflasyon rakamlarıyla, işsizlik rakamlarıyla oynayan yalakalar çetesidir! Bunlar israf çetesidir, şatafat çetesidir!


En büyük çete düzenlerini, ittifaklarını ekonomide kurdular ve yiye yiye ülke ekonomisini de bitirdiler. Ortada bir şey kalmayınca da ekonomide yine yalan müjdesi başlattılar.
AKP Genel Başkanı geçenlerde yine “doğalgaz ve petrol müjdesi” verdi. Bir müjde daha verdiler: Aşılar ücretsiz olacak dediler.

Halka kaşıkla verip kepçeyle alıyorlar, sahte müjdelerinin maliyetini halkın sırtına yüklüyorlar

Çok değil, aradan birkaç saat geçti ve müjdeleri ortaya çıktı. Petrol ve LPG’ye yüzde 54 ila yüzde 189 arasında Özel Tüketim Vergisi zammı geldi. Yani ücretsiz dedikleri aşının parasını yine halkın cebinden çıkaracaklar. Esnafa yapacakları yardımı yine bu zamlardan çıkaracaklar. Halka kaşıkla verip, kepçeyle aldıklarını bu zamlarla ortaya koydular. Bunun adı düpedüz bir soygundur.

Sahte müjdelerinin maliyetini halkın sırtına yüklediler. Bunlar sahtekârdır, bunlar yalancı ve talancıdır! İşsizlik Fonundan bugünkü karşılığı 33.1 milyar olan parayı geri ödemek üzere kullandılar, ama bu para bir daha geri dönmedi. Ortada yok. İşsizlere gitmesi gereken bu paraları yandaş müteahhitlere aktardılar. İşsizlik Fonunu yandaş fonuna çevirdiler.

Son günlerde her ilde gösterişli hükümet konakları yapıyorlar. Oysa ortada hükümet yok, mafya düzeni var. Bunlar ise hükümet konağı yaptırmaktadır. Amaçları yine yandaşları zengin etmektir. Kimin parasıyla? Halkın vergileriyle. Bakın buradan sesleniyorum: İktidar her “müjde” diye gürültü çıkardığında bir kez daha lütfen ceplerinizi kontrol edin! İktidar her “müjde” dediğinde varsa eğer banka hesaplarınızı kontrol edin. Çünkü sizin cebinizden çalacaklar!

Hesap vakti geldi kaçış yok: Helalleşmiyoruz, hesaplaşıyoruz 


Helalleşme değil, hesaplaşma vakti yakındır, asla unutmayın. Helalleşmiyoruz, hesaplaşacağız. Artık yolun sonuna geldiklerini kendileri de biliyorlar. Hesap ödemeden masadan kalkmanın yollarını arıyorlar ama hesap vermekten kaçamayacaklar. Erdoğan yıllar önce ne demişti hatırlayalım: “Bugün nasıl olsa benim elimde güç var. Unutma. Yarın bu güç elinden gidebilir. Bu güç elinden gittiğinde işte o zaman halk nezdinde nasıl yargılanacaksın bunun hesabını şimdiden yap. Bu hepimiz için geçerlidir.” Evet, o gün yaklaşmaktadır. Hesap vakti gelmektedir. Kaçış yoktur, kurtuluş yoktur. Müjde değil, yaptıklarınızın ve çaldıklarınızın hesabını, Türkiye halklarına karşı işlediğiniz suçların hesabını sandıkta bir bir vereceksiniz. Gerçek adalet önünde de hesap vereceksiniz! 


Yoksulluğun, yolsuzluğun, işsizliğin, talanın, kadın kırımının hesabını vereceksiniz. Halklarımıza hesap vereceksiniz. Yoksullara hesap vereceksiniz, kadınlara hesap vereceksiniz. Gençlere, işçilere hesap vereceksiniz. Hesap vereceksiniz!

Bakanlık pazarlığı yapılmışmış, iki bakan sözün verilmişmiş; bırakın kendileri çalıp kendileri oynasınlar

Bugünlerde en fazla konuşulan konulardan biri de HDP’nin seçimlerde ne yapacağı. Televizyon ekranlarına çıkanlar, HDP’nin olmadığı bir ortamda HDP’yi konuşmakta, HDP’nin ne yapacağını anlatmakta, bizim adımıza ahkâm kesmektedir. 


Yok, bakanlık pazarlığı yapılmış, yok bilmem ne yapılmış, atıp tutuyorlar. Öncelikle halkımıza ve kamuoyuna şunu özellikle vurgulamak isterim, bu tartışmaların hiçbirine itibar edilmemeli ve dikkate alınmamalıdır. Bırakın onlar kendi kendilerine çalıp oynamaya devam etsinler. Biz her yerde şüphe bırakmayacak sarihlikte hem ittifak konusuna hem de seçimlere dair düşüncelerimizi zaten paylaşıyoruz.

Bizim için esas olan dönemsel seçim ittifakları değil toplumsal ittifaktır

Bizim için esas olan dönemsel olarak yapılan bir seçim ittifakı değildir. Bizim için esas olan; demokrasiye geçiş için, adalet ve barış için en geniş siyasal ve toplumsal demokrasi bloğunun, güç birliğinin ve mücadele ortaklığının oluşturulmasıdır. İttifak sadece siyasal muhalefetle sınırlı değildir. Toplumun tüm kesimleriyle, demokrasi güçleriyle, emek örgütleriyle, sivil toplumla, bu iktidarın politikalarına itiraz eden herkesle, tüm inançlarla, kimliklerle, kadınlarla, gençlerle, ekoloji mücadelesi yürütenlerle en geniş mücadele birlikteliğinin sağlanmasıdır. Biz bu işe böyle bakıyoruz.

Yine siyasal muhalefetle; seçim güvenliğinden, seçim döneminde temel hak ve özgürlüklerin, ifade, örgütlenme ve siyasal propaganda haklarının güvence altına alınmasına kadar ortak çalışmalar yürütülmesi, ortak tutum oluşturulmasıdır. Demokrasi İttifakı seçim dönemleri veya başka dönemsel adımlardan bağımsızdır, stratejiktir ve kesintisiz mücadele çizgimizdir. 

HDP’nin baraj sorunu yok, dengeyi değiştirecek toplumsal gücü var

Milletvekili seçimleri için HDP’nin bir ittifak ihtiyacı ve arayışı olmadığını sürekli ifade ediyoruz. HDP’nin baraj sorunu da yoktur. HDP’nin milletvekili seçimlerinde baraj sorunu olmadığı gibi dengeyi belirleyecek toplumsal gücü vardır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerine bakışımız ise şu aşamada adaylık ve isim tartışmasından tamamen uzaktır. Herkesin bunu böyle bilmesi gerekiyor. Bizim temel yaklaşımımız en geniş toplumsal mutabakata ve demokratik ilkelere, demokratik hedeflere dayanan bir yaklaşımın, ortaklaşmanın ortaya çıkarılmasıdır. Seçimler sonrası geçiş süreci için ortak ilke ve hedeflerin bir an önce belirlenmesidir.

Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş hedefi tabii ki önemlidir, bunu her zaman ifade ediyoruz. Ancak bunun ancak güçlü bir yerel demokrasi, hukukun üstünlüğü, bağımsız ve tarafsız yargı ile mümkün olacağını da unutmamak gerekiyor. Tüm bu konularda diyalog kurulması, birlikte tartışılması, demokratik ilke ve hedeflerin ortaklaştırılması gerekmektedir. Bizim esas yaklaşımımız budur.

Hiç kimse HDP’yi yedek güç olarak görmesin, HDP çantada keklik değildir

Biz isimlerle, şahıslarla değil ilkelerle hareket ederiz. HDP’nin ittifak politikasının esasını demokratik ilkeler ve Türkiye halklarının ortak geleceği oluşturmaktadır. Bunun dışındaki hiçbir tartışma bizi bağlamaz, bize mal edilemez.

Buradan şunu da net olarak ifade etmek isterim: Hiç kimse de HDP’yi yedek bir güç olarak görmemelidir. HDP çantada keklik değildir. HDP’nin fikriyatı, ilkesel yaklaşımı ve demokratik siyasetteki kararlılığı Türkiye demokrasisine, Türkiye halklarına kazandıran bir hattır. HDP, Türkiye halklarının kazanması, bu zifiri karanlıktan çıkılması, adalet içinde eşit ve özgür bir yaşamın kurulması ve barışın sağlanması için demokrasi adına büyük sorumluluk almaktadır, almaya da devam edecektir. Hiçbir insanımız bugünlere bakarak karamsarlığa asla kapılmamalıdır. Bu düzeni, bu devranı mutlaka ama mutlaka değiştireceğiz. Hep birlikte değiştireceğiz. İşimiz kolay değil, bunun farkındayız ama kararlılığımız ve inancımız tamdır. Halklarımızla birlikte bunu başaracağız. Bu kötülük düzenine son vereceğiz. Güzel ve aydınlık günleri hep birlikte getireceğiz. Yolunuz ve yolumuz açık olsun!

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 33 90
2. Fenerbahçe 33 86
3. Trabzonspor 33 55
4. Beşiktaş 33 51
5. Başakşehir 33 49
6. Rizespor 33 48
7. Kasımpasa 33 46
8. Antalyaspor 33 45
9. Alanyaspor 33 45
10. Sivasspor 33 45
11. A.Demirspor 33 41
12. Samsunspor 33 39
13. Ankaragücü 33 37
14. Kayserispor 33 37
15. Konyaspor 33 36
16. Gaziantep FK 33 34
17. Hatayspor 33 33
18. Karagümrük 33 33
19. Pendikspor 33 30
20. İstanbulspor 33 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 31 69
2. Göztepe 31 63
3. Ahlatçı Çorum FK 31 55
4. Sakaryaspor 31 54
5. Bodrumspor 31 52
6. Kocaelispor 31 52
7. Bandırmaspor 31 47
8. Boluspor 31 47
9. Gençlerbirliği 31 47
10. Erzurumspor 31 42
11. Ümraniye 31 37
12. Manisa FK 31 36
13. Keçiörengücü 31 36
14. Şanlıurfaspor 31 34
15. Tuzlaspor 31 33
16. Adanaspor 31 32
17. Altay 31 15
18. Giresunspor 31 7
Takımlar O P
1. Arsenal 34 77
2. Liverpool 34 74
3. M.City 32 73
4. Aston Villa 34 66
5. Tottenham 32 60
6. M. United 33 53
7. Newcastle 33 50
8. West Ham United 34 48
9. Chelsea 32 47
10. Bournemouth 34 45
11. Brighton 32 44
12. Wolves 34 43
13. Fulham 34 42
14. Crystal Palace 34 39
15. Brentford 34 35
16. Everton 34 33
17. Nottingham Forest 34 26
18. Luton Town 34 25
19. Burnley 34 23
20. Sheffield United 34 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 32 81
2. Barcelona 32 70
3. Girona 32 68
4. Atletico Madrid 32 61
5. Athletic Bilbao 32 58
6. Real Sociedad 32 51
7. Real Betis 32 48
8. Valencia 32 47
9. Villarreal 32 42
10. Getafe 32 40
11. Osasuna 32 39
12. Sevilla 32 37
13. Las Palmas 32 38
14. Deportivo Alaves 32 35
15. Rayo Vallecano 32 34
16. Mallorca 32 31
17. Celta Vigo 32 31
18. Cadiz 32 25
19. Granada 32 18
20. Almeria 32 14