2023-02-12 01:40:46

Acı, Mucize, Öfke ve Fırsat

Tevfik Kızgınkaya

12 Şubat 2023, 01:40

Gözümüz, kulağımız haberlerde,

Aklımız, yıkılan 6217 binanın enkazı altında kalan 200 bine yakın insanımızda,

Bir insanımızın daha canlı olarak enkazdan çıkartıldığının beklentisi içinde…

5’inci gün,

102, 107, 108, 110,113 saat sonra…

6’ıncı gün,

117, 121, 126, 132 saat sonra enkazdan insanlarımız canlı olarak çıkarıldılar.

Enkazdan çıkartılan her bir insanımız için mucize diyoruz ve seviniyoruz,

Cansız çıkartılan 20 bini aşan insanımızın acısını bastırırcasına…

Halk geçmişte yaşanılan depremlerin deneyimiyle hemen yardıma koşabiliyor,

Dernekler, kuruluşlar, belediyeler hemen harekete geçebiliyor,

Kıbrıs’tan, Yunanistan’dan, İsrail’den kurtarma ekipleri hemen gelebiliyor,

Ama ordu, emniyet, madenciler ve ilgili kurumlarımız

Harekete geçmek için tek adamdan talimat bekliyor.

Halbuki depremde ilk 24 saat önemlidir,

Devletin kurumları özerkliklerini ve reflekslerini kaybetmemiş olsalardı,

İlk gün kurtarma başlardı ve daha çok insanımız canlı olarak kurtarılabilirdi.

*

Şimdi herkesin aklında aynı sorular var.

  • İlk 24 saat içinde kurtarma çalışmaları başlasaydı enkazın altından seslenenler kurtarılamaz mıydı?
  • 4 gün sonra 100 bin olduğu söylenen kurtarma görevlileri neden ilk gün gelemediler?
  • Kurtarma ve yardım ekipleri neden koordine edilemedi?

Fuat Oktay’ın “deprem olduğu andan itibaren biz Cumhurbaşkanımızla bu olayı koordine etmeye başladık” sözleri, soruların yanıtıdır,

Devletin kurumları ve kuralları ile yönetilmediğinin itirafıdır,

Sonuç da ortadadır.

Bu sorulara yanıt vermesi gerekenlerin,

Sanki sorumluluklarını küçültecekmiş gibi “yüzyılın en büyük felaketi” demeleri,

“Kader” diyerek sorumluluktan kurtulma çabaları,

Tek adam yönetiminin siyasi geleceğini kurtarma anlayışını ve amacını da açıkça göstermektedir.

İlk gün afet alanına iş makinelerinden önce getirilen seyyar mescit de,

Bu anlayışın bir başka göstergesidir.

*

5’inci gün telefonundan kardeşine mesaj gönderen bir gence ulaşılması ve kurtarılması,

Akla 3’üncü günde sosyal medyanın engellenmesini getiriyor.

Halbuki sosyal medyada,

Hangi enkazdan ses geliyor, hangi enkazın altında canlı insan var,

Nereye kurtarma ekibi gerekiyor, nerede yardım isteği var…

Nereye vinç lazım, nereye çadır, battaniye, su, yiyecek lazım olduğu paylaşılıyordu.

Bir anlamda devleti yönetenlerin ve görevli kurumların yapamadığı koordinasyonu sağlıyorlardı.

Çocuğunu, eşini, kardeşini, annesini, babasını, yakınlarını kurtarabilmenin çaresizliği ve acısıyla,

Bu paylaşımları, bu yardım haykırışlarını yapanlara karşı kullanılan,

Öfke dilinin ve hakaret dolu sözlerin,

Ne kültürümüzde ne de inancımızda yeri yoktur.

Sorumluluk duymak ve Halkın acılarını paylaşmasını bilmek erdemdir.

Asıl olan gerçek,

Bu ülke insanlarının gösterdiği dayanışma kültürüdür.

*

Yaşanan felaketi fırsata çevirme çabaları bir başka üzüntü ve utanç kaynağı.

Bir tarikatın afet bölgesine bir aile için 15 bin TL’ye çadır kenti kurması,

Haluk Levent’in öncülüğünde AHBAP Derneğine yapılan bağışların kamu bankalarında AFAD’a yönlendirilmesi,

Birilerinin AHBAB diye ortaya çıkması ve bağış toplamaya kalkması,

Yine telefonlara AFAD ve Kızılay için bağış mesajları yağması,

Ve her yıl ödediğimiz DASK vergileri,

AKP’li Naci Bostancı’nın “deprem vergileri depremde kullanılacak diye bir şey yok” (29.01.2020) sözlerini anımsatıyor.

Demek ki bu anlayışta para, insan yaşamından daha değerli.

*

Felaketi fırsata çevirmek deyince,

12 yıl önce Van depremi sonrası da anımsanmalı.

RTE-AKP 644 insanımızın yaşamlarını kaybetmesinin nedenini,

İnşaat denetimlerindeki yetersizlik olarak gösterdi.

Ve dört yasa yürürlüğe sokuldu.

  1. Yapı Denetimi Yasası
  2. 2B Orman Yasası
  3. Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Yasası (Kentsel Dönüşüm)
  4. Yabancılara Toprak Satışı Yasası

RTE-AKP “depreme karşı önlem alıyoruz” gerekçesiyle,

Ekonominin temeline inşaat sektörü koydu,

TOKİ üzerinden şirketlerin önüne kentler ve ülkemizin tüm toprakları yeni iş alanı olarak açılmış oldu.

12 yıl sonra sonuç ortada.

*

Bugün ise,

Bazı yerlerde marketlerin yağmalanmasına,

Bu süreci istismar eden, ticarette yolsuzluklara giden tüm tefecilere, fitne fesat gruplarına,

Ve iktidara yöneltilen eleştirilere karşı,

Var olan yasal yetkiler yetmezmiş gibi,

OHAL ile müdahale edilecekmiş.

Seçim sürecini de içine alan 3 aylık OHAL ile,

Var olan sorunlar çözülecekmiş.

*

Görünen gerçek RTE için sorun,

Halkın yaşadığı acılar, barınma, beslenme, sağlık sorunlarından öte,

İktidarının eleştirilmesi ve tartışılmasıdır.

Doğal bir afet olan deprem karşısında,

Kurduğu bu tek adam sisteminin yıkılmasıdır.

*

Çözüm bellidir.

Devleti ve geleceğimizi,

Yüreğinde insan ve yurt sevgisi olan,

Aklında Halkı ve ülkeyi kalkındırmak olan,

Bilgi ve vicdan sahibi, adil insanlara teslim etmektir.

Yaşanılanları unutmadan, umudu yitirmeden...

Yorumlar (4)

Mustafa Bayraktar 1 Yıl Önce

Deprem de devlet yok, vatandaş lar ve sivil toplum kuruluşları vardı. Bilinçli bir şekilde ihmal vardı, facianın artması beklendi. Kurtarma ekipleri değil seyyar cami sevkiyatı, ilaç ve levazımat yardımı değil minarelerden sela okunmasının sanki planlı programlı bir bekleyiş olduğunu ortaya koyuyor. Ancak 3.günde ortaya çıkan rte ilk icraat olarak 10 ilde olağanüstü hal ilan etti. Gerek yok zaten il idare kurulu yasasında o yetkiler var. Zaten tek adam, istediğini yapıyor. Burda tek amaç, yandaş olmayan sesleri susturmak, demokrasiyi yoketmek. Korkarım işin sonu seçimlerin ertelenmesine gerekçe yapmazlar. Çünkü biliyorlar ki beceremiyorlar, yönetemiyorlar ve gidiyorlar. Onlar için vatan ve millet değil önemli olan, sadece saltanatlarını düşünüyorlar

Kahmuran Aladağ 1 Yıl Önce

Devlete Halkın Güveni Yok Edildi.

Emin guler 1 Yıl Önce

Görünen gerçeklerin bir gün gerçekleşeceği kaçınılmaz.halkin sorunları halinin altina saklanması.barajin yıkılıp önüne geleni yok etmesiyle yıkımlara neden olur. Aklın.bilimin ve dürüst yöneticilerin ve yönetimlerin gelmesi dileklerimle.kaleminize ve yüreğinize sağlık.

Mustafa Bayraktar 1 Yıl Önce

Bu ucube yönetim bilinçli bir şekilde gecikerek ölü sayısının artmasına, sanki planlı programlı bir deprem programlanmış gibi geleceğe yönelik iktidarların kurtarmak için seçimlerin ertelenmesine bir vesile olabileceğini düşünmüşler mi acaba. Böyle bir ihanet düşünülebilinir mi. Bence, kendi saltanatın dan başka bir düşüncesi olmayan bop projesi eş başkanı görevini başarmak için her çareye baş vurabılır. Ne demişti : "herşey amaç için mubahtır"

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.