2023-02-18 12:58:29

Sevinçle Hüznün Çelişkisi

Tevfik Kızgınkaya

18 Şubat 2023, 12:58

Doğal bir afetin felaketi,

Felaketin acı dolu gerçekleri,

Gerçeklerin çelişkileri,

Çelişkilerin tehlikeleri ortaya çıkardığı

Farklı duygularla dolu günler…

*

228, 238, 248, 260, 261, 278 saatte…

Enkaz altından çıkartılan insanlarımızın yaşama devam edebilmesi,

Sevincin ve hüznün çelişkisini yaşatıyor…

Öylesine büyük bir çelişki ki,

Bu kadar saat sonra insanlar canlı olarak enkazlardan çıkartılabiliyorsa,

İlk gün kurtarma çalışmaları başlasaydı;

  • Enkazlardan yükselen seslere ulaşılabilirdi,
  • Enkaz altında yardım bekleye bekleye cansızlaşan insanlarımız yaşamda olabilirlerdi…
  • 11 gün sonra kurtarılan Mehmet, Mustafa, Osman ve Yasin, 278 saatten çok önce kurtarılabilirlerdi...
  • Orhan, 4 gün kurtarılmayı bekleyen Eylem’iyle kucaklaşabilirdi...
  • Kıbrıs’tan gelen sporcular evlerine dönebilirlerdi…
  • Binlerce insanımız daha yaşamda olabilirdi…
  • Çocuğu genci yaşlısı, kadını erkeği, daha binlercesi yaşama gülmeye devam edebilirlerdi...

Kurtulanlara sevinirken,

Bu gerçeklerle hüzünlenmenin çelişkisini yaşamak,

İnsanı,

Önce çaresizliğin boşluğuna ardından da kızgınlığa ve öfkeye doğru sürüklüyor.

*

Müdahalede geç kalan iktidar,

Depremden kurtulan insanlarımızı, eğitimi yok edecek şekilde üniversite yurtlarına göndermenin,

Yıkılan binaları bir an önce kaldırmanın,

Böylece konunun daha fazla konuşulmamasının peşinde.

İspanyol kurtarma ekibinin giderken söyledikleri,

“Türk hükümeti enkazlara iş makineleriyle girme kararı verdi. İş makineleri koymak demek zaman kazanmak demek. Fakat makineler insanları öldürür. Böyle bir şey bir sürü insanın ölmesi demek. Biz bunun parçası olmayacağız.”

“Eğer daha iyi koordinasyon olsaydı yani yetkili kurum veya hükümet daha sağlıklı bir koordinasyon yapabilseydi bugün burada elimizde bulunan imkanlardan çok daha fazla faydalanabilirdik.”

Dört gün boyunca Hatay’da çalışan Slovakya ekibinin sözleri,

“Bize bugün döneceğimiz söyledi, çünkü tam bir insanlık krizi ortaya çıkıyor zira hükümet iş makineleriyle enkaza girmeye karar vermiş.”

RTE-AKP’nin değer yargılarını ve amacını görmek için yeterli.

*

Bir insanı yaşamda tutabilmenin umuduyla,

Yaşamları pahasına enkazların içinde yaşam yolları açan,

Yerlisi yabancısı kurtarma ekiplerindeki alnı öpülesi insanların,

Birbirlerine sarılışları, döktükleri gözyaşları,

İnanıyorum ki insan olan herkesin yüreklerinde ve gözlerinde de var oldu.

*

Dünyanın her bir köşesinden gelen kurtarma ekipleri ve yardımlar…

Yunanistan devlet televizyonundan yükselen,

“Ben seni sevduğimi dünyalara haykırdım” ezgisi…

Acıyı, yokluğu, soğuğu, açlığı yaşayan insanlarımızla bütünleşen,

Ülkemizin her bir köşesindeki insanlarımızın dayanışması…

Bir nebzede olsa merhem oldu yüreklerdeki acıya ve hüzne.

*

Böylesi büyük bir çelişkinin girdabını yaşarken,

Durumdan vazife çıkartarak yardıma koşan insanlarımıza,

Belediyelere, siyasi partilere, AKUT’a, Haluk Levent’in önderliğindeki AHBAP’a,

  • Teşekkür etmek, destek olmak ve alkışlamak yerine iktidarın yönelttiği ağız dolusu hakaretler ve suçlamalar...
  • Enkazın içinden insanlarımızı çıkartan ekiplerden rol kapmaya çalışan, biz kurtardık havası yaratmaya çalışan riyakarlar...
  • Kameralarla çekim yapılması için insanların enkazdan çıkartılırken bekletilmesi, ardından yükselen tekbir sesleriyle yapılan siyasi şovlar…
  • Yabancı kurtarma ekiplerinin kabul etmediği daha 7’nci günde enkazlara iş makinalarının sokulması...
  • Kurtulan çocukların tarikat yuvalarına teslim edilmesi,
  • Depremin gerçek yüzünü gösteren, acılarını dile getiren televizyonlara, gazetelere, sosyal medya paylaşımlarına yönelen karalamalar, hakaretler, tehditler...
  • Siyaseten zarar görmemek adına her fırsatta afetin büyüklüğünü öne sürerek sorumluluktan kurtulma çabaları…

Hüznün de çok ötesinde...

*

Geçmişte yaşadığımız depremlerde yaşamadığımız bir sorun çıktı ortaya, Güvenlik.

Yağmalamalar, hırsızlık, yol kesmeler…

Her bir köşesinde dayanışmanın yaşandığı,

Ekmeğini paylaşmasını bilen insanların ülkesinde,

Neden yaşandı böylesi olaylar, kim bu yüreği kurumuş insanlar?

Kentlerin güvenliğini sağlamakla sorumlu olan bakan mı?

Gerçek görevini yapmak yerine sağa sola hakaret ve tehdit yağdırmakla meşguldü…

*

İktidarını sürdürebilmenin telaşına düşen RTE-AKP’nin,

Tek kişilik yönetime dönüştürdüğü devletin,

Kurumsal yapısının, kurumlarının ve kurallarının yok edilmesi,

Boşaltılan hazineye para toplayacağım diye,

Depremde yıkılan 10 ilde 294 bin binaya imar barışı izni vermesi,

Doğal bir afetin felakete dönüşmesinin temel nedenleridir.

Fay hatları üstünde olduğu bilinen kentlerdeki çarpık yapılaşma,

Dere yataklarına kadar uzanan ranta dayalı plansız yerleşimler,

Denetimsiz inşaatlar, dayanıksız binalar…

Deprem ülkesinde felakete kapı açan yanlışlıklar değil midir?

Bunlar çokça yazılacak, konuşulacak ama biliyorum ki,

Felaketin bütün yükü 5-10 müteahhite yüklenecek ve unutulacak…

Türkiye bir ay içinde şantiye alanına dönecek,

Bilinen şirketlere TOKİ üzerinden işler pay edilecek,

RTE de biz kimseyi evsiz bırakmayacağız diye diye..

Nutukları atarak seçim propagandası yapacak.

*

Türkiye, birçok defa olduğu gibi bu felaketin yaralarını da saracaktır.

Ancak asıl aşılması gereken felaketi önleyerek…

Türkiye Cumhuriyeti 22 yıldır siyasi bir depremle sarsılmaktadır.

Bu siyasi depremin yarattığı felaketle de,

Her alanda ağır hasarlı bir ülke halini almıştır.

Depremi yaratan RTE-AKP ülkeye verdiği hasarın bilincindedir,

Ve yarattığı felaketi kalıcılaştırmak niyetindedir.

Yapısı, kurumları işleyişi ve niteliği ile Devlete verdiği hasar planlıdır.

Halka verdiği hasar ise umurunda bile değildir.

*

Felaketler öngörülerek ve önlemler alınarak önlenebilir.

Yaşanılan yıkımları, acıları, yanlışları ve hukuksuzlukları…

Bir kez daha yaşamamak,

Siyasetin ve tüm yurttaşların yaşanılanlardan alacağı derslerle,

Bu felaketi öngörmesine, üstüne düşen adımları atmasına ve önlemleri almasına bağlıdır.

Ülkesiyle ve Milletiyle 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaş geleceği için,

Bugünün koşullarında yeniden bir kurtuluş ve kuruluş mücadelesi verilmek zorundadır.

Bu kadim topraklarda insanca, barış ve huzur içinde yaşamak istiyorsak…

Yorumlar (21)

Şükran Orhan 1 Yıl Önce

Duygularımıza nasıl da güzel tercüman olmuşsunz Tevfik Bey,kaleminize sağlık.

Baki Kolak 1 Yıl Önce

Şahane bir yorum.teşekkür ederim.

Sevgi Demirsoylu 1 Yıl Önce

Cok dogru bir sekilde bizim de dusunce ve duygularimizi dile getirmissiniz.Ancak,kurtulus ve kurulus mucadelesi icin saflarin birlesmesi (bu felaket sonucunda birlesme oldugunu dusunuyorum)ve bir lider onderliginde ilerlemesi gerek.Sanirim sorun halen karizmatik(halkin buyuk bir kismi dusuk egitimli oldugu icin bu ozellik gerekli),durust ,namuslu,genc ve caliskan bir lider arayisinin devami...

Ramazan Yücel 1 Yıl Önce

Kaleminize yüreğinize gönlünüze sağlık

Erhan kırçiçek 1 Yıl Önce

Daha ne denir abi

Kahmuran Aladağ 1 Yıl Önce

Yazılanlar gerçek.

Melih Erdoğan 1 Yıl Önce

Elinize sağlık.

Cemil karakurt 1 Yıl Önce

Kaleminize sağlık Sayın Hocam,Tamamıyla düşüncelerimi andıran bir yazı, Teşekkür ederim.

Ali Ekber Güvenç 1 Yıl Önce

Sevgili dostum, Çok doğru bu ülkeyi yeniden kurtarmak lazım. Ellerinize ve yüreğinize sağlık.

Mehmet Ali Kankotan 1 Yıl Önce

Teşekkürler, Tevfik yoldaşım. Hep birlikte, yeniden yaratılacak ortak bir gelecek için bu ülkenin sağlam temellerine dayanacağız. Eline, emeğine sağlık.

Oya Borovalı 1 Yıl Önce

Çok iyi tespitler, katılıyorum

Emin guler 1 Yıl Önce

Kutup yıldızı gibi. bozulmayan insanlara yön vermenizde. kaleminize. yüreğinize sevgi ve saygılar.

Emin guler 1 Yıl Önce

Kutup yıldızı gibi bozulmayan.insanlara yoldaş olduğunuz için yüreğinize ve kaleminize sevgi va saygılar.tum insanlara ruh sağlıklarını zor da olsa korumaları diklerimle

TuranGüneş 1 Yıl Önce

Bu mücadelenin kıvılcımını başlatacak aydınlar nerde ?

Mustafa Bayraktar 1 Yıl Önce

Hizmette geç kalınması ihmal mı, projemi acaba. Bazı rivayetler varki seçimlerin ötele mersine gerekçe deniyor. Her iki koşulda da yetersizlik, yönetimde acizliktir. Yerel yönetimlerin acizliği ise bu ucube yönetimin resmidir. Zira, gerek cumhurbaşkanı vekili gerekse afat başkanı"sn. Cumhurbaşkanımız talımatıyla geldim" derken gecikmenin sebebi "Hep ben" politikasıdır. Anlaşılıyor ki ülke bitmiş, insan canı önemli değilmiş. Önemli olan "ben" "varlığının gösterilmesiymiş. Yazık, hem de çok yazık. Ülke bitmiş Halen egonuzdan kurtulamıyorum. Kimler gelmiş kimler gitmiş. Siz kendinizi ne sanıyorsunuz. Önemli olan saygıyla anılmak, lanetle değil.

AAA Filiz 1 Yıl Önce

Tevfik Bey durumu o kadar güzel anlattın ki..gercekleri sergileyen anlatan bir tablo çizdiniz ki ....

Zerrin Ağca 1 Yıl Önce

Nasıl birşey yaşıyoruz anlamak zor, insanlar şükretmeyi öğrenmiş.

İbrahim Acun 1 Yıl Önce

Eline sağlık. Çok iyi niyetlisin dostum. İş makinaları 7. Gün değil, 5. Gün enkaz ksldırmata başladı. Yabancı ve bağımsız kurtarma ekipleri isyan ettiler. Yabancılar çekip gitti. Stklarımız anla başla mücadele ettiler.

Alper Usal 1 Yıl Önce

Küçük bir katkı olması için,yazının büyük kısmına katılıyorum.Kuruluş ve kurtuluşu yeniden yaparken 1920 li yıllardan beri yasalarda yer alan , sessiz sedasız orda duran Köy Kanunu gibi kanunları mutlaka kaldırmak gerekiyor . ( Köy içinde cami bulunan yerleşimdir, bu kanuna göre)

Erkan Erkazancı 1 Yıl Önce

Makyavel ben bile bu kadarını yapamazdım demiştir...

Erkan Erkazancı 1 Yıl Önce

Sağol Tevfik ellerine sağlık

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.