Hafta sonu bir grup CHP’li dostla sohbet ettik.
Elbette konu siyasiydi ve iki mesele üzerinde yoğunlaştı konuşmalar.
“Birisi, cumhurbaşkanı adayı kim olacak,
Diğeri de Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek…”
Cumhurbaşkanı adayı konusunda herkes farklı görüşlere sahipti.
Bir grup İmamoğlu’ndan yana, bir grup Mansur Yavaş’dan yana, bir başka grup da Kılıçdaroğlu’ndan yana tavır aldı.
Her kafadan farklı ses çıktı ve tartışmalar öyle bir noktaya geldi ki, sanki kendi desteklediği kişi aday olmazsa diğerine oy vermeyecekmiş gibi bir gerlime girildi.
Oysa her üçü de CHP’nin adayıydı…
Sonuçta kazanacak kişi CHP’nin ve muhalefetin adayı olacaktı ama kafalarda öylesine bir yandaşlık metodu oturmuş ki sanki diğer kişi başka partinin adayı…
Bir başka tartışma konusu ise Muhittin Başkan oldu.
El ve dil birliği yapmışcasına kıyasıya eleştirdiler Muhittin Başkanı.
Cumhurbaşkanlığı adaylığında karşı karşıya gelenler şimdi Muhittin Başkanı eleştirmede birlik olmuşlardı.
Önümüzdeki dönem Muhittin Başkanın yerine herkes bir isim dillendirdi.
Onlara şunu sordum:
“Siz bu düşüncelerinizi ulu orta her yerde konuşuyor musunuz?”
Kimi hayır dedi, kimi de elbette konuşuyoruz dedi.
Ve onlara şunu söyledim.
“CHP’nin 30 bin üyesi var Antalya’da ve bunun ancak bin tanesi sizin gibi aktif.
Oysa CHP son seçimde 400 binin üzerinde oy aldı.
Parti üyesi olmayan seçmenlerle hiç konuştunuz mu?
Onlar da mı sizin gibi düşünüyorlar?
Siz bir avuçsunuz ve ancak suyun kenarını bulandırırsınız ama seçmenler deryadır ve sizin suyu bulandırmanızdan etkilenmezler.”
Sanki Antalya CHP’de herşeyi onlar belirliyorlarmış gibi tavırları olduğundan sözlerim karşısında bana karşıda vaziyet aldılar.
Kendi partisinin Genel Başkanını, belediye başkanını kendi durdukları yere yakın olmadıkları için başka partinin başkanı ya da genel başkanından daha ağır eleştiren bir başka partili sanıyorum yoktur.
Kılıçdaroğlu’nun “Adalet Yürüyüşünden” başlayarak gerçekleştirdiği “muhalefet birliği” müthiş bir tarihi stratejidir ve bu strateji de sonuç almaya çok yakındır.
Tarih yazan bu stratejinin sahibini cumhurbaşkanı adayı olarak kabul etmemek ağır bir gafletir.
Keza, seçimi yüzde 50’nin üzerinde oy alarak Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen Muhittin Böcek’e sahip çıkılacağı yerde yerine daha şimdiden isim zikretmek kendi ayağına kurşun sıkmaktan başka bir anlama gelmez.
Bu tavır hem Muhittin Başkanı, hem de yandaşı olduğunuz kişiyi yıpratmaktan öte gitmez.
Kaldı ki, önümüzdeki cumhurbaşkanlığı ve TBMM seçimlerini kaybedince ve ülke açık faşizme yelken açtıktan sonra yerel seçimde kimin aday olacağının, ya da kimin Belediye Başkanı seçileceğinin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.