2023-02-20 16:58:07

Türkiye tarikatlar, cemaatler ülkesi değildir

Mehmet Talay

20 Şubat 2023, 16:58

Hatırlarsanız, Mersin’de Özgecan’ın vahşice öldürülmesi olayı ülkede infial yaratmıştı.

Arşivimi tararken, bu olayla ilgili Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın değerlendirmesine denk geldim.

O günlerde Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan, Özgecan’ın öldürülmesiyle ilgili olarak yaptığı konuşmada şöyle demiş:

“Ben kadının, Allah’ın erkeklere bir emaneti olduğunu söylüyorum. Bu feministler falan var ya, ne demek diyor, kadın emanetmiş, bu hakarettir diyor. Ya senin bizim dinimizle, medeniyetimizle ilgin yok ki…”

Hatırlıyorum 2015 seçimleri sırasında meydanlarında Sayın Cumhurbaşkanı, eğer seçilirse “farklı bir cumhurbaşkanı” olacağını söylemişti.

Allah var, o günlerden bugüne kadar ülkeyi yönetmede çok “çok farklı” bir cumhurbaşkanı olduğunu ortaya koydu.

Üstesinden gelemediği her konuda yasaların dışına çıkarak dini yorumlarla halkın karşısına çıktı.

Nitekim madenlerdeki iş cinayetlerinde “fıtrat,” son depremde de “kader planı” söylemleri bunun tipik örnekleridir.

Elbette Cumhurbaşkanları anayasa ve yasalara bağlı kalarak “farklı” yöntemlerle idare edebilirler ülkeyi.

“Ancak farklılık adına hukuk devletinin, anayasal hükümlerin dışına çıkarak dini hükümlerle olayları açıklayamaz…”

Çünkü, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı, asla Osmanlı şeyhülislamı değildir.

Çünkü, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı asla fetva makamı değildir.

Çünkü, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı asla tebliğ makamı da değildir.

Olayları asla Fıkıhla, Kuran hükümleriyle, kelam ve akaidle değerlendiremez ve İslami yorumlarla açıklayamaz.

Her yurttaşın olduğu gibi cumhurbaşkanlarının da bir inancı vardır elbette.

Ve her yurttaşta olduğu gibi bu inancının gereklerini yerine getirmeye, inançlarıyla yaşamaya da hakkı vardır.

“Lakin olayları yorumlama ve idare etme şekli, inancının gereklerine göre değil, anayasa ve yasaların hükümlerine göre olmak zorundadır…”

Böyle bir hak cumhurbaşkanlarına verilmemiştir.

Cumhurbaşkanları açıklamalarını anayasal yetkiler içerisinde ve evrensel hukuk normlarına göre yapmaları gerekir.

Çünkü Cumhurbaşkanlığı makamı ve devletin nasıl yönetileceği, yöneticilerin hangi usul ve esaslara göre hareket edecekleri “anayasa ve hukuk kurallarıyla” açıkça belirlenmiştir.

Kadınlar adına hareket edenleri “…sizin bizim dinimizle, medeniyetimizle ilginiz yoktur” denmesi açıkça “sizler kâfirsiniz” demekten başka bir anlama gelmez.

Cumhurbaşkanları, ülke insanlarını inanalar/inanmayanlar, Müslümanlar/gayrimüslimler, imanlılar/kâfirler biçiminde ayrıştıramazlar…

Bunu ülkesini İslami esaslarla yöneten Osmanlı padişahları ve fetva makamı olan şeyhülislamlar bile yapmamışlar, gönülleri kırılmasın diye gayrimüslimlere “siz kâfirsiniz” dememişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti tarikatlar, cemaatler, şeyhler, dervişler, müritler, tekkeler/zaviyeler cumhuriyeti değildir…

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.