2025-08-03 10:54:29

MİLLİ EĞİTİM BAKANI

Ramazan Kara

03 Ağustos 2025, 10:54

Yapılan –Türkiye geneli- bir sınavda; soruların, sınav süreci tamamlanmadan, bir yerlerde paylaşılması söylentileri çoğalınca ve bir sınavda –soruların tamamını doğru yanıtlayarak- 700’den fazla sınav birincisi çıkınca, Milli Eğitim Bakanlığı ve Hükumet yetkilileri tarafından “Sınavların, şaibesiz bir şekilde yapıldığı” yönünde açıklamalar geldi.
  Zeka ve Anlama Özürlülerin eğitilmesinden de sorumlu olan Milli Eğitim Bakanının, eleştiriler karşısında "Geri zekalıya anlatır gibi anlatıyorum" dedikten sonra, en azından "Boş bulundum. Kastımı aştım" türü bir açıklama yapmasını beklerdim.
  Milli Eğitim Bakanlığı makamında oturan birinin; eleştiriler karşısında, sakin kalması ve hakaret etmeden yanıt vermesi ve bu konuda, öğrenciler başta olmak üzere herkese örnek olması gerekir çünkü.
  “Şaibe yoktur” açıklamasından sonra –ben- Sayın Milli Eğitim Bakanına, geri zekalıya anlatır gibi anlatması dileğiyle soruyorum: Milli Eğitim Bakanlığı Bilgi İşlem Genel Müdürü, görevinden neden alındı ve 30 civarında görevli neden soruşturuluyor?
  “Size göre, Tarikat ve Cemaatler, bana göre Sivil Toplum Kuruluşları…” diye başlayan açıklamasına da anlam veremediğim Milli Eğitim Bakanının, anlayamadığım b ir açıklamasından yola çıkarak bir şeyler yazmak ve sormak istiyorum.
  “Geri zekalıya anlatır gibi” anlatır inşallah.
  Başka türlü anlamakta zorlanıyorum çünkü.
  Milli Eğitim Bakanı "Eski Türkiye, artık bitti. Artık, bu ülkede, Erzurum'un bir köyünden çıkan Anadolu çocuğu, bakan olabiliyor" demiş.
  Ben de, Sayın Bakana "Eski Türkiye'de, her yerleşim biriminde, ilkokul ve öğrencilerin; özel ders almadan, dershaneye gitmeden sınav kazanmasını sağlayan bir eğitim sistemi vardı.
  Yaşınızı düşününce, sizin de, bakanlığa giden yolculuğa, sözünü ettiğim sistem ile adım attığınızı düşünüyorum.
  Çoban bir baba ve ev hanımı bir annenin çocuğu olan ben ve 3 kardeşim, sizin küçümsediğiniz dönemde, devlet okullarında okuyup öğretmen olduk.
  Günümüz eğitim sistemi, KPSS ve mülakat uygulaması ile ekonomik koşulları düşününce, aynı zekaya sahip olsak bile okuyup öğretmen olamazdık" diyorum. 
  Sayın bakan,
  1974 yılında, üniversite kazandığımda, devlet bana, aylık 485 lira olmak üzere 3 ayda bir 1455 lira kredi veriyordu. O krediyi, okulumuzun tatil olduğu yaz aylarında da alıyorduk.
  2 yıl kredi alıp 1976 yılında mezun oldum ve 2 ay kadar sonra, devlet memuru bir öğretmen olarak atandım.
  KPSS'ye girmedim, mülakatta elenme korkusu yaşamadım yani.
  Maaşım olduğu halde, devlet kredi borcumu ödemek için 2 yıl benden, hiç para almadı.
  Borcumu; 1978 yılında, 250 lira taksitle ödemeye başladım ve 1982 yılına kadar, sabit taksitle -aylık- 250 lira olarak -4 yılda- ödedim.
  Yeni Türkiye'de, enflasyon oranını da düşünerek ve benzer bir kredi verme sistemi olmasını dileyerek soruyorum "Şu anda, öğrenci kredisi ne kadar?"
  Benim kredi aldığım, Eski Türkiye'de, benim kredim, yaklaşık olarak yeni işe başlayan memurun maaşının yarısı karardı ve ben, konservatuvar öğrencisi olan kardeşime -arada bir- harçlık, yeni evlenen ağabeyime destek amaçlı bir defaya mahsus 1500 para gönderebiliyordum.
  Aldığım kredi, ihtiyacımı fazlasıyla karşıladığı için tasarruf bile yapabiliyordum çünkü.
  “Geri zekalıya anlatır gibi” anlatan biri olmayınca tekrar yazıyorum.
  Milli Eğitim Bakanı "Eski Türkiye, artık bitti. Artık, bu ülkede, Erzurum'un bir köyünden çıkan Anadolu çocuğu, bakan olabiliyor" demiş. 
  Ben de, Sayın Bakana "Erzurum'un köyünden çıkıp ne zaman okudunuz? Eski Türkiye'de mi, yeni Türkiye'de mi? Köyde çobanlık yaparken birkaç kez başbakanlık, bir kez de cumhurbaşkanlığı yapan Sayın Süleyman Demirel -sizin deyiminizle- 'Eski Türkiye'de' yetişmedi mi?" diye soruyorum ve ekliyorum.
  Eski Türkiye'de, öğretmenler, aldığı KPSS puanına göre -mükakatsiz- atanıyordu.
  Daha eski Türkiye'de de, okulu bitirince KPSS'ye girmeden atanıyordu.
  Ben, öyle atandığım için biliyorum çünkü.

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.