Aşağıdaki yazıyı 12.10.2020 tarihinde –yani, yaklaşık olarak 5 yıl önce yazdım.
O günden bu yana neler değişmiş,neler değişmemiş siz karar verin.
Aylardır, yurdumuzun değişik bölgelerinde, orman yangınları çıkartıldığı halde -bana göre- gerekli önlemler, gerektiği gibi alınamadığı için Hatay'ın, neredeyse tamamı yakılmaya çalışıldı.
Üniversiteyi, Hatay'da okuduğum ve sık sık oralara gittiğim için yakılan yerleri çok iyi biliyorum.
Çıkan yangını, PKK'yla bağlantısı olan bir örgüt üstlense de ben buna, inanmıyorum.
Hatay'daki yangınları çıkartmak, PKK'nın tek başına planlayıp yapabileceği bir eylem değildir.
Olayın boyutu, PKK'nın boyunu aşacak kadar büyük çünkü.
Öyleyse, ormanları kim yaktı?" dediğinizi duyar gibi olduğum için yanıtlıyorum.
Ormanlar yok olunca rant elde edebilecek olan çıkarcıların hepsi.
"Yakılan yerlerde maden arayacak olan şirketler, yanan alanlara konut yapacak olanlar, oradaki ekolojik dengenin bozulmasından sonra halkın sağlığı bozulacağı için ilaç firmaları, yangında depreme neden olan magmaların ısısı artacağı için deprem sonrası çıkarı olanlar..." diye başlayıp "Say say bitmez" diye bitirebilirim.
Yaklaşık olarak 50 yıldır, ülkemizde, tarım ve hayvancılığı bitirme noktasına getirenleri de unutmamak gerekir.
PKK ve ona bağlı örgütler olsa olsa taşeron veya tetikçi olabilir yani.
Söz, buraya gelmişken; birkaç önemli bilgiyi paylaşarak, kafanızı biraz karıştırmak istiyorum.
Bu konularda benim kafam, hep karışık çünkü.
Ülkemizde yaklaşık olarak bir milyar ton bor madeni bulunmaktadır ve bu miktar, tüm dünyadaki borun %72'si civarındadır.
Dünyadaki fındık üretiminin yaklaşık olarak %70'i ülkemizde yapılıyor ve fındık üretimiyle geçinen insanların sayısı 7 milyon civarında.
Ülkemizin toprakları; her mevsimde, her çeşit sebze ve meyveyi yetiştirmeye uygun ve ülkemizde, geçimini tarımla uğraşarak sağlayanlar da -gerekli pazar ortamı yaratıldığında- bu ürünleri elde etmek için canla başla çalışmaya istekli ve gönüllü.
Gene ülkemiz, hayvan -özellikle, kanser olmayan tek canlı türü olan keçi- yetiştirmek için çok elverişli.
Dört denizimiz olduğu için ülke ekonomisini, balık üreterek bile ayakta tutabilecekken ekonomik verilerimiz iç açıcı değil.
Ülkemizin pek çok yeri deprem riski taşıdığı halde, depreme karşı önlem almak bir yana, sık sık çıkartılan imar aflarıyla neredeyse depreme elverişli bir alt yapımız oluştu.
Buna benzer birçok şey yazabileceğim halde yazımı; sizlerin de desteği olmadan yaşama geçiremeyeceğim bir düşüncemi sizlerle paylaşarak bitirmek istiyorum.
Gereğinden fazla bozulan ekolojik dengenin, daha fazla hırpalanmaması için; yakılan orman alanlarını -devletten, herhangi bir yardım almadan,- ağaçlandırmak amacıyla ilgili makamlara başvursam bana yardımcı olmaya var mısınız?
Böyle bir düşünceyi, tek başıma yaşama geçirmem mümkün değil çünkü.
ORMANLARIMIZ NEDEN YAKILIYOR?
Paylaş