Antalya bugün bir hukuk tartışmasından çok daha ağır bir meseleyle karşı karşıya:
Kentin seçilmiş büyükşehir belediye başkanı Muhittin Böcek’in sağlığı, cezaevi koşulları altında her geçen gün daha kötüye gidiyor.
Bu yalnızca siyasi bir konu değil.
Bu, hepimizin ortak değeri olan yaşam hakkının sınandığı, vicdanı olan herkesin taraf olmak zorunda kaldığı bir insanlık meselesi.
Bir Belediye Başkanının Sağlığı Üzerinden Siyaset Olmaz
Muhittin Böcek, pandemi döneminde aylarca yoğun bakımda kalmış, ölümle burun buruna gelmiş bir isim. Bugün 21 farklı ilaç kullanıyor; kronik hastalıkları, akciğer geçmişi ve organ problemleri var.
Bu koşullardaki bir insanın cezaevinde tutulması, fiilen bir “ceza infazı” değil; hayatını tehlikeye atan bir ihmal zinciridir.
Kaçma şüphesi yok.
Delil karartma ihtimali yok.
Kamuoyunda açık görev yapmış, Antalya seçmeninin yüzde 48 oyuyla seçilmiş bir belediye başkanının “kaçacak” durumda olduğunu iddia etmek, akılla, mantıkla ve vicdanla bağdaşmaz.
Hukukun Görevi İntikam Değil, Adalettir
Tutukluluk bir ceza değildir.
Tutuklama, istisnadır.
Kaldı ki uluslararası hukuk, ağır sağlık sorunları yaşayan insanların cezaevinde tutulmasını insan haklarına aykırı kabul eder.
Muhittin Böcek’in kronik rahatsızlıkları dosya dosya ortadayken, hastane koridoru ile cezaevi koğuşu arasında savrulması; adaletin değil, siyasi baskının, insani anlamda körleşmiş bir adalet analayışının sonucudur.
Üstelik Antalya halkı, başkanının cezaevine girdiği günden beri belediye hizmetlerinde bir aksaklık yaşamasın diye çabalayan Büyükşehir Beledşye başkan vekilinin, bürokratların ve meclis üyelerinin yükünü de görüyor. Evet işler yürüyor ama Antalya halkı bu işlerin başında Muhittin Böcek olmalıdır diye oy verdiğini de biliyor.
Bu Kentin Vicdanı Var
Antalya, kendi başkanının ağır hastalıklarla boğuşurken cezaevinde tutulmasını hak etmiyor.
Bu kent, 2019’dan beri birlikte yürüdüğü, pandemi döneminde ölümle mücadele eden bir başkanın yeniden aynı risklerle karşı karşıya bırakılmasını kabul etmiyor.
Toplumun geniş kesimlerinde ortak bir cümle var artık:
“Hiç değilse ev hapsi. Hiç değilse tutuksuz yargılama. Hiç değilse insanlık.”
Bu çağrı siyaset üstü bir çağrıdır.
Bu çağrı, “suçlu ya da suçsuz” tartışmasından tamamen bağımsız bir insani taleptir.
Bu çağrı, Antalya’nın vicdanının sesidir.
Bugün Atılacak Adım, Yarın Bir Hayat Kurtarabilir
Muhittin Böcek’in sağlığı cezaevi koşullarına uygun değildir.
Hastaneye taşınması, ardından yeniden cezaevine götürülmesi; yaşamını doğrudan riske atan bir sarmala dönüşmüştür.
En makul, en hukuki, en vicdani çözüm bellidir:
-En azından ev hapsi.
-En azından tutuksuz yargılama.
-En azından insan onuruna uygun bir tedavi süreci.
Bu kent, seçilmiş başkanının sağlık hakkına sahip çıkıyor.
Antalya’nın talebi nettir:
“Başkanımıza sadece adalet değil, insanca muamele istiyoruz.”