Soğuk ve sert rüzgarların estiği yıllarda, Sovyetler Birliği cephelerini ısıtan bir şarkı duyuldu: “Katyusha.”
O yalnızca bir şarkı değildi. O, hem sevdanın nehrinde süzülen bir umut, hem de tank paletlerinin gürültüsünü bastıran bir halk ezgisiydi. 1938’de Matvey Blanter’in notalarında doğan, Mikhail Isakovsky’nin kelimeleriyle yürüyen bu ezgi; aşk ile devrim, özlem ile zafer arasında kurulan ince bir köprüydü.
Halk anlatısı şöyle: Elma ve armut ağaçları çiçek açarken, nehir kıyısında yükselen sisin içinden bir kadın belirir: Katyusha. Yüksek bir yamacın ucunda, elleriyle rüzgârı okşar gibi, göğe seslenen bir kadın. Şarkı söyler Katyusha, sevgilisini düşünür. Ona mektuplar yazar, mektuplarını saklar kalbinde.
Savaş başlamadan yazılmıştı bu şarkı. Ve savaş başladığında, tam kalbinden vurdu halkı. Çünkü her evde bir Katyusha vardı ve her cephede onun sevgilisine benzeyen bir yüz.
Katyusha’nın söylediği şarkı, sadece sevgilisinin kalbine değil, milyonların özlemine çarpan bir çağrıydı.
Aşk burada sadece bir mektup değil, bir direniş biçimiydi. Katyusha’nın sevgisi, ne tren garlarında bırakılmış valizlere, ne de gözyaşlarına sığardı. O, bir çiçeğin açmasında, bir kuşun kanadında, ve bir halkın sabrında yaşardı.
Katyusha’nın bekleyişi, yalnızca onun umudu değil, bir halkın sarsılmaz inancıydı aslında. Melodisi de hüzünle değil, umutla akardı. Çünkü o, sevdasını savaşla ölçmez; savaşın ortasında bile sevgiyi yücelten bir inanç taşırdı.
Ve sonra toprak sarsıldığında, tüm dünya titrediğinde, “Katyusha” yine oradaydı. Cephede, karda, çatlak duvarların arasında, yorgun ama dimdik duran binlerce Kızıl Ordu askeri ‘Vanya’nın dudaklarında.
Sonra bir silaha dönüştü Katyusha. -BM-13 roketatarları- Bir şarkının nehre gönderdiği selam, şimdi demirden bir ateşe dönüşmüştü. Bir halk, şarkısını silaha dönüştürdü ve öfkesini düşmana yöneltti. Katyusha artık sadece sevdiğine değil, tüm faşist karanlığa karşı söylüyordu şarkısını.
Katyusha, bir halkın nehrinde yankılanan sönmez bir sesti. Aşkı silah gibi keskin, direnişi bir türkü gibi susturulmazdı. Ve zafer, onun melodisinde saklıydı. -Ah! Ne kadar da çok şey anlatır tek bir ses- Nehir kıyısında bir kadının şarkısı, dünyanın en büyük savaşına karşı dikildi ve Katyusha, aşkın düşmanı yenebileceğini bir kez daha hatırlattı.
Ve 9 Mayıs 1945 günü Sovyet Halkları zaferi kutlarken, her köşede çalınan şarkı yine oydu. Katyusha, hem direnişin hem zaferin melodisiydi.