Kaboğlu'ndan 'insan hakları' açıklaması

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu, “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi”nin 71. yıl dönümününde basın toplantısı düzenledi.

Kaboğlu basın toplantısında “Yasamanın ‘Anayasanın özüne ve sözüne uygun yasa’ kaydını gözetmemesi, yargının da bağımsız statüye geçmedikçe ihlallerin sürekli hale geleceğini ve özellikle yürütmenin kolluk ve güvenlik güçleri üzerinde kullandığı hiyerarşik yetki ve medya yoluyla, farklı toplumsal katman ve sınıfları, siyasal aidiyet temelinde ötekileştirici söylemlerle demokratik toplumun temel öğelerini sürekli aşındırmakta; yurttaşların 'lekelenmeme hakkı'ndan başlayarak, hedef gösterme yoluyla yaşam hakkı yok edilişine uzanan geniş bir ihlaller zincirinin nedeni olabilmektedir” dedi. Kaboğlu, ihlallerin yaygınlığı üzerine son 11 ayda AYM’nin 316 ve AİHM’in de 59 ihlal tespitinde bulunduğunu dikkat çekti. Siyasi aidiyetler sebebiyle yaşanan hak ihlallerine de Canan Kaftancıoğlu ve Selahattin Demirtaş örneğini veren Kaboğlu, Selahattin Demirtaş’ın devletin koruması altında bir tutuklu olduğunu ve somut olaydaki ihlaller zincirinin “insan haklarının sert çekirdeğini” dahi ihlal ettiğini söyledi.

 

AKP-MHP Oylarıyla Reddedildi

Kaboğlu, konuyu meclis tarafından araştırılmasını istemiyle geçen hafta verdiği önergeye, “Hukuki güvenliğin olmadığı toplumda ne sosyal ne de iktisadi güvenlik vardır; demokratik hukuk devleti ve haklar toplumu için, “herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasaya sadakatten ayrılmamak” için “namus ve şeref üzerine and” içmiş vekiller olarak” destek istedi. Önerge AKP ve MHP oylarıyla reddedildi.

 

"Kalıcı OHAL"

İbrahim Kaboğlu basın toplantısına şöyle devam etti:

“1949’dan itibaren yaklaşık 70 yıllık zaman diliminde aşamalı olarak temellendirilmeye çalışılan “insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti” düzenekleri, 2017 Anayasa değişikliğiyle büyük ölçüde göstermelik hale getirildi. Bir yandan; OHAL döneminde KHK yoluyla alınan önlemler, neden, konu, yer, zaman ve amaç açısından OHAL’le ilgisi bulunmayan alanlara yöneldi; sistematik ve kitlesel sürekli insan hakları ihlallerine yol açtı. İbrahim Kaboğlu, “kanun hükmünde kararname ek listelerinde yer alan ve bütün haklarından yoksun kılınan kişilerden 46’sının intihar etmesine, devletin düzenleme, denetleme ve yaptırım kusuru nedeniyle sadece bu sene başından beri 1477 işçi ölümüne dikkat çekti.” Ayrıca gündemdeki bir diğer konu olan 676 sayılı KHK ile Devlet Memurları Kanunu’na eklenen ve memuriyet şartları arasında sayılan “güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırması” yapılmış olmasına ilişkin düzenleme AYM tarafından iptal edilmesine ilişkin olarak Kaboğlu şu tespitte bulundu: “AYM tarafından Anayasa’ya aykırılığı açıkça ortaya konulmuş olan bir düzenleme farklı bir yazımla yine Anayasaya aykırılık barındırarak getirilmek isteniyor. Yüzlerce insanın, hayatının başındaki gençlerin, kamuda istihdamına ömür boyu mani olan bir uygulamanın devam ettirilmesi yönündeki girişimler de Anayasaya sadakat yemini ile çelişmektedir.”

 

Yurttaşlık Yerine Kindarlık

“Eşit yurttaşlık” yerine, cinsiyet, soy, dinsel inanç ve toplumsal sınıf farklılığı temelindeki söylem ve uygulamalar ötesinde, tarihsel, kültürel ve çevresel miras günbegün yok edilmekle, ihlal yelpazeleri genişletmekle sınırlı kalmayıp, adeta (birlikte) “kümülatif ihlaller zinciri” yaratılmakta; dahası, “ülke-toplum-devlet” üçlüsünde, barış ortamında birlikte yaşam koşullarını bile eğreti hale getirdiğini söyleyen Kaboğlu, özetle, anayasasızlaştırma ve yasasızlaştırma yoluyla, bir yandan, “hukuki olmayan alanlar” yaratılırken, öte yandan, ortak yaşam değerleri üzerine örülü toplumsal yapının temel öğeleri de zedelendiğini belirtti. Örnek olarak, şiddet kullanarak ve suç oluşturacak araçlarla müdahale yoluyla hak ihlalinde bulunan kamu görevlilerinin cezasızlığı da, ihlalleri özendirici bir zemin yaratarak sorumluların kullandığı ötekileştirici ve nefret söylemi gibi ve bireysel silahlanma da, insan yaşamı üzerinde ciddi tehdit ve tehlikeler oluşturmaya devam ettiğini söyledi.

 

Kaboğlu basın toplantısını,  bireysel ve toplu özgürlükler, sosyal haklar ve çevresel haklar, ayrı ayrı ve birlikte çok yönlü ve sistematik olarak ihlal edildiğini ve hukuki güvenliğin olmadığı toplumda ne sosyal ne de iktisadi güvenliğin olabileceğini belirterek son verdi.