CHP'li Öztrak: 'Yeni bütçe yapılmalı'

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye'nin içinde bulunduğu krizden ancak yeni ve güçlü bir programla kurtulabileceğini belirterek, "Türkiye derli toplu ve toplumun tüm kesimlerinin onayını alan yeni bir hikaye anlatmak zorunda" dedi. Ekonomik ve Sosyal Konseyi derhal toplanması çağrısında bulunan Öztrak, "Yapılacak yeni programın üzerine, bugün artık hiçbir tutarlılığı kalmamış olan bütçeyi yeniden yapmak gerekiyor.

Gündem 02.05.2020, 15:38 02.05.2020, 15:38
CHP'li Öztrak: 'Yeni bütçe yapılmalı'

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye'nin içinde bulunduğu krizden ancak yeni ve güçlü bir programla kurtulabileceğini belirterek, "Türkiye derli toplu ve toplumun tüm kesimlerinin onayını alan yeni bir hikaye anlatmak zorunda" dedi.


Ekonomik ve Sosyal Konseyi derhal toplanması çağrısında bulunan Öztrak, "Yapılacak yeni programın üzerine, bugün artık hiçbir tutarlılığı kalmamış olan bütçeyi yeniden yapmak gerekiyor. Yeni bütçe Hazine garantilerinden yararlanan yandaş müteahhitleri, millet borca batarken devletten alacakları büyüyen kesimleri değil, mutfaktaki boş tencereyi göz önünde bulundurmalı" değerlendirmesinde bulundu.


Öztrak, belediyelerin yardımlarının engellenmesi ve maske tartışmaları hakkında ise "Bu maskeleri bizim belediyelerimiz aracılığıyla dağıtmış olsalardı, şimdi herkesin elinde 5 tane maskesi vardı. Ama 'Ben, devletin anayasal bir parçasını siyaseten devre dışı bırakacağım' dediğiniz andan itibaren bu saçma görüntülerle karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.


CHP'nin milletin sandıkta Saray'a gereken dersi vereceğini söylemesine karşı, darbecilik laflarının tedavüle sokulduğunu belirten Öztrak, "Eğer sandığı kendinize darbe olarak görüyorsanız ülke çok sıkıntılı bir durumda demektir. Tek adam parti devleti rejimi korku ve telaş içindedir. Çünkü milletin taleplerine cevap verememekte ve sandık önüne geldiğinde milletin ilk fırsatta bu rejimi değiştireceğini bilmektedir" ifadelerini kullandı.



CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak, bugün Fox TV'de katıldığı Çalar Saat Hafta Sonu programında soruları yanıtladı. Öztrak, şunları söyledi:


 



MİLLETİN VERDİĞİ CEVAPTAN DERS ALMAMIŞLAR


Sandık geldiğinde milletin Saraya gereken dersi vereceğini söyledik, buna karşı "Darbe mi istiyorsunuz?" diyerek tepki verdiler. Bunlar tehlikeli sözlerdir. Özellikle Sayın Özhaseki'nin, "Şapka alınıp gidilmez"  sözleri başka bir şeyleri de çağrıştırıyor. Milletin iradesi gidin dediğinde gitmeme niyetini ortaya koyuyor. Bunu İstanbul seçimlerinde denediler. 13 bin oy fark vardı, millet bunun cevabını sert şekilde verdi, fark 800 bin oya çıktı. Ama hala ders almamış görünüyorlar. Bizim sözlerimizden darbe çıkmaz. CHP bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da hep demokrasiden yana olacaktır.


 



SANDIĞI KENDİLERİNE DARBE OLARAK GÖRÜYORLARSA DURUM KÖTÜ


Eğer sandığı kendinize darbe olarak görüyorsanız ülke çok sıkıntılı bir durumda demektir. Benim de her zaman söylediğim gibi tek adam parti devleti rejimi korku ve telaş içindedir. Çünkü milletin taleplerine cevap verememekte ve sandık önüne geldiğinde milletin ilk fırsatta bu rejimi değiştireceğini bilmektedir. Ortada net bir tablo var. Ortakları, kahraman Türk Silahlı Kuvvetleri'nin üzerinden darbe girişiminde bulundu. Bu girişimi milletimiz, Silahlı Kuvvetlerimizin, polisimizin, bu ülkenin demokrasiye bağlı unsurları engelledi. Ardından OHAL ilan etmek suretiyle başka bir sivil darbe girişiminde bulunuldu. Bugün tek adam parti devleti rejimi, o gün ilan edilen OHAL'den sonraki gelişmeler neticesinde ortaya çıktı. Eğer tek adam parti devleti rejimi sandığı kendisi için tehlike olarak görme noktasına gelmişse, bu son derece riskli bir söylemdir. Bu söylemden derhal vazgeçmeleri lazımdır. Sandık gelince milletimiz tercihini yapacaktır. Sandıktan kim çıkarsa görevini yapacaktır.




TEK ADAMIN YENİDEN SEÇİLME UMUDU YOK


Sandığın ne zaman geleceğine tek adam parti devleti rejiminde bir kişi karar veriyor. Sarayın başında bulunan AK Parti Genel Başkanı seçime gitmek isterse seçime gidecektir. Seçime gidip gitmeme konusu tek adamın iki dudağı arasındadır. Ama anketlere baktığınızda bu saatten sonra tek adamın yeniden seçilme umudu, bu rejimin devam etme umudu sandıktan çıkmaz. Biz bir seçim beklemiyoruz ama seçime kara verildiği andan itibaren her an seçim olacakmış gibi hazırız, çalışıyoruz.




BELEDİYELERİMİZİ SAHA DIŞINA İTEMEZLER


Milletimizin çok büyük bir ittifakla seçmiş olduğu belediyelerimizin önüne sürekli engel çıkartmak niyetindeler. Kendi belediyelerinin işlerini de mümkün olduğunca kolaylaştırıyorlar. Sıkıntı şu, belediyelerimiz, Genel Başkanımızın ve Genel Merkezimizin koordinatörlüğünde çok iyi bir sınav veriyorlar. Elindeki son derece kısıtlı imkanlarla milletin derdine derman olabilmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyorlar. Saray hükümeti bizim belediyelerimizle el ele vererek bu hizmetleri daha da etkili hale getirmek yerine buradan siyasi bir rant devşirmeye çalışıyor, belediyelerimizi sahanın kenarına itmeye çalışıyor. Yapamazlar. Biz millete bir söz verdik. Milletimizin derdine derman olmaya geliyoruz dedik. Hiçbir çocuk yatağa aç girmeyecek, buna çözüm bulacağız diye geldik. Bu hizmetleri yapmaya devam edeceğiz. Ama bu davranış biçimini de milletimizin takdirine bırakıyorum.




İNSANLAR CANINA KIYARKEN BU TARTIŞMALARIN ANLAMI YOK


El ele tutuşmamız gereken, millete hizmeti hep birlikte vermemiz gereken sıkıntılı günlerdeyiz. Canına kıyan bir gencimiz arkasında not bırakıyor, "Beni Koronavirüs öldürmedi, beni çaresizlik, sahipsizlik, umutsuzluk öldürdü" diyor. İnsanlar bu noktaya gelmişken, senin belediyen benim belediyem tartışmalarının hiçbir anlamı yoktur. Milletimize de hiçbir faydası yoktur.




EN BÜYÜK AÇIK, MİLLETİ KUCAKLAYAN CUMHURBAŞKANI AÇIĞI


Bu memleketin en büyük açığı herkesi kucaklayan, onun belediyesi bunun belediyesi o parti bu parti ayrımı yapmayan bir Cumhurbaşkanıdır. Ama maalesef şu anda cumhurbaşkanı koltuğunda AK Parti Genel Başkanı oturuyor ve millettin bu kadar sıkıntısı varken siyaset yapıyor. Daha geçen gün ulusa sesleniş konuşmasını izlediniz. Milletin derdi başından aşmış. Gencecik çocuk telefonunu rehin bırakıyor, 10 TL'lik benzin alıp kendini yakıyor. Ama Sarayın kibirli kişisi çıkmış yarım saat iletişim danışmanının evini anlatıyor. Bir de yok 45 metrekareymiş, yok kiraladığı arsa mezbelelikmiş millete acındırmaya çalışıyor. Bunların hepsi suni gündem... Biz milletin derdine derman olunsun istiyoruz. (Bir liderler zirvesi yapılsın istiyor musunuz?) Milletin derdine derman olmak için yapılacak her şeyde elimizi taşın altına sokarız ama biz böyle bir niyeti görmüyoruz. Tamamen farklı yerlere gidiş var ve bundan vazgeçilmiyor.




DEVLETİN ANAYASAL PARÇASINI DEVRE DIŞI BIRAKMA ÇABASI


(ABD'nin Suriye'de terör örgütüne maske yardımı yapması) Saray hükümeti 55 ülkeye tıbbi araç ve gereç yardımı yapmış, bunun içinde maske de var. Ama şu anda benim ülkemde maske takmak zorunlu olmasına rağmen yurttaşların büyük kısmına 5 maske dahi veremediler. Bunun arkasındaki sebep parasızlık mıdır? Tamamen iş bilmezlikten kaynaklanıyor. Çeşitli metotları denediler, bir türlü beceremediler. Bu maskeleri bizim belediyelerimiz aracılığıyla dağıtmış olsalardı, şimdi herkesin elinde 5 tane maskesi vardı. Ama "Ben, devletin anayasal bir parçasını siyaseten devre dışı bırakacağım" dediğiniz andan itibaren bu saçma görüntülerle karşı karşıya kalıyoruz. Bunu tasvip etmek mümkün değil. Sınırlarımızın ötesinde ülkemiz için tehdit olabilecek bir terör örgütüne kim yardım ediyorsa buna şiddetle karşı çıkarız.




GERÇEK MESELE BOŞ TENCERE


Şu anda meselemiz milletin mutfağında tencerenin kaynamaması. Bu krize biz kendi ekonomik krizimizin ve sıkıntılarımızın ortasında yakalandık. Mevcut iktidar 2007'den beri ekonomide doğru dürüst hiçbir tedbir almıyor. Özellikle 2009'dan sonra bu ülkeyi yabancı paraya, dövize dolara müptela etti. 2018'de bir uluslararası çekişme neticesinde ekonomi ciddi bir tepki verdi, çünkü çok kırılgan hale getirilmişti. Saray hükümeti hem insanları hem şirketleri borca batırarak bu işten çıkarız zannetti. Böyle borca batmış şirketlerle ve hane halkıyla bu krize yakalandık. Bu krizin tüm dünyada çok ciddi etkileri var. Büyük bir sıkıntının üstüne binde 9 büyümüş, 8 milyon işsizi olan bir ekonomi ve 30 milyar dolara düşmüş rezervlerle yakalandık biz bu krize. Tencere kaynamıyordu, insanlar çok büyük sıkıntıdaydı, bunları hatırlamamız lazım.




DESTEK DEDİKLERİ BORÇLAR NASIL ÖDENECEK?


Bugün geldiğimiz noktada iktidar ne yapıyor? Önce 100 milyar TL, sonra 200 milyar TL denen bir paket açıkladılar. Bu pakette ne var? Bu paketin 150 milyar TL'si borç. Esnafa destek dedikleri kredi, bir de kredi kartı dağıtıyorlar, o da borç. Kredi Garanti Fonu'nu kullanarak şirketlere kredi veriyorlar, bu da borç. Bunlar hep ödenecek. Vatandaşa ihtiyaç desteği deyip tüketici kredisi verdiler 22 milyar TL, bu da borç. Bu borçların hepsi ödenecek. Bunu nasıl ödeyecek? Vatandaşın işi gücü durmuş. 250 bin işletme faaliyet gösteremiyor. Berberler, kahvehaneler, lokantalar, her yer durmuş vaziyette. Hiçbir geliri kalmayan insanlara kredi veriyorsunuz. Krediyle bugünü idare etti, yarın bu krediyi öderken neyle idare edecek? Nasıl bu ekonomi canlanacak? Nasıl fırsata çevireceksiniz?




TOPLADIĞI PARA 537 MİLYAR TL, VERDİĞİ DESTEK 6-7 MİLYAR TL


Dünyada ülkeler vatandaşlarına 8,5 trilyon dolar destek veriyor. Örneğin İngiltere diyor ki, "Ey duran işletmede çalışan vatandaşım. Senin maaşının yüzde 80'i benden. Ey işletme sahibi, 3 aylık hasılatının yüzde 80'i de benden." Türkiye'nin de gelir kayıplarını borçla değil devletin doğrudan verdiği yardımla telafi etmesi lazım. Bu senenin ilk 3 ayında bu devlet 176 milyar TL vergi toplamış. 23 milyar TL dış borç, 43 milyar TL iç borç almış. TCMB'nin 41 milyar TL'lik karını erken tahsil etmiş, elinden almış. TCMB matbaasında 56 milyar TL para basmış. 197 milyar TL'lik döviz rezervini satmış. Tam 537 milyar TL kaynak toplamış. Nereye gitti bu paralar? Vere vere ne veriyor? 200 milyar TL, onun da 150 milyar TL'si zaten borç Ayrıca sene başında İşsizlik Fonu'nda 131 milyar TL para varmış. Emeklilik maaşını asgari bin TL'den bin 500 TL'ye çekmekle ilgili bir düzenleme var. Bu telafi edici ödeme, böyle bir gider var. Baktığınız zaman destek olarak verilen para 6-7 milyar TL bir para. Topladığın para 537 milyar TL, vatandaşın cebine koyduğu para 6-7 milyar TL. 200 milyar TL'nin 150 milyar TL'si kredi, bu 6-7 milyar TL'lik desteği düştüğünüzde geri kalanı da İşsizlik Fonu'ndan yapılan kısa çalışma ödeneği, zorunlu ücretsiz izine çıkarmayla ilgili yapılacak ödemeler, bir de İşsizlik Sigortası'ndan yapılan ödemeler var. Bunlar zaten işçinin tasarrufu olan İşsizlik Fonu'ndan yapılan ödemeler.




SARAY MİLLETE DOĞRU DÜZGÜN DESTEK VERMİYOR


Saray hükümeti millete doğru düzgün destek vermiyor. Nitekim, desteklerin milli gelire oranı yüzde 2. 2008 yılında, krizden çıkış için verilen desteklerin milli gelire oranı yüzde 6 idi. Bugün onun üçte birini ancak verebiliyor. Neden? Çünkü kötü yönetim nedeniyle elinde bir şey kalmadı.




ÇÖZÜM BULACAKLARINA KUTUPLAŞTIRIYORLAR


Türkiye'de gerçek işsiz sayısı 8 milyonun, gerçek işsizlik oranı yüzde 25'e yakındır. Kısa çalışma ödeneği, ücretsiz izin gibi uygulamalar da işsiz sayısının içinde gözükmüyor. Kapatılan 250 bin işletmede 2,5 milyon insan işsiz kalmış vaziyette. Doğru yapmıyorlar. Garip garip tartışmaların içine giriyorlar, ülkeyi daha fazla kutuplaştırıyorlar. Bugün yapılması gerekenler var. Öncelikle milleti de esnafı da borçlandırmaktan vazgeçin. Bu krizde uğranan gelir kayıplarını telafi edin, bütçeden karşılayın. İkinci olarak biz de bir normalleşmeden bahsediyoruz. Ama sağlık her şeyin başı ve aşı bulunana kadar bu tam bir normalleşme olmayacak. Her gün yeni normallerle karşı karşıya kalacağız.




5 KOYUN GÜTMEKTEN BAHSEDİYORLARDI, 5 MASKE DAĞITAMADILAR


Bu kadar para toplandığı halde vatandaşa 5 maske bile dağıtılamıyor. Hep 5 koyunu güdemezler diyen ama 5 maskeyi bile dağıtamayan bir Saray hükümetiyle karşı karşıyayız. Hem maske hem test meselesi artırılmalı.




YENİ VE GÜÇLÜ BİR EKONOMİ PROGRAMINA İHTİYAÇ VAR


Ekonomiyle ilgili meseleye geldiğimiz zaman, kaçış yok, büyük ihtiyaçlar var, bu ihtiyaçları karşılamak için para basmak zorundayız. Zaten para da basılıyor. 2001'de ülke olarak çok ciddi bir bankacılık kriziyle karşılaşmıştı, o dönemde krizden çıkış sürecinde ben de Hazine Müsteşarı olmuştum. O dönemde edindiğimiz tecrübeleri de burada kısaca aktarmak isterim. Burada en önemli mesele çapa meselesidir. Güçlü bir çapaya ihtiyaç vardır ve bu ancak güçlü bir program üzerinden olabilir. Türkiye yeni bir hikaye anlatmak zorundadır, bu hikaye derli toplu olmak zorundadır. Bu hikaye tüm toplum kesimlerinin onayını almalıdır. Herkes adaletle davranıldığı kanaatinde olmalıdır. Ayrıca iktidar bu programı uygularken sürekli hesap vermelidir. Onun için diyoruz ki, Ekonomik ve Sosyal Konseyi derhal toplayın ve bu programı orada tartışın.




BÜTÇENİN TUTARLILIĞI KALMADI, YENİSİ YAPILMALI


Türkiye'nin yüzde 5 büyüme hedefi var. Damat Bakan da bu hedefin arkasında olduğunu tekrarlıyor. Biz yüzde 5 büyüme hedefiyle ilgili heyecanını anlıyoruz ve destekliyoruz. Ama bunu tutturamazsa o görevi bırakması gerekiyor. Ya da oturup ciddi bir program yapacaklar, bu büyüklükleri gözden geçirecekler. Bu programın üzerine, bugün artık hiçbir tutarlılığı kalmamış olan bütçeyi yeniden yapacaklar. Bütçeyi yeniden yaparken, mutfaktaki tencereye ağırlık verecekler. Bugün Hazine garantilerinden yararlanan yandaş müteahhitleri, millet borca batarken devletten alacakları büyüyen kesimleri geri plana itecek düzenlemeleri de yapacaklar.




BU ENFLASYON HEDEFİNİN TUTMASI İÇİN YENİ BİR HİKAYE LAZIM


(Merkez Bankası'nın enflasyon tahminlerini düşürmesi) bana göre gerçekçi değil. TCMB'nin elindeki model çıktı açığı üzerinden enflasyonu tahmin ediyor. Ama şu ortamda hem arz hem talep durmuş vaziyette. Dolayısıyla çıktı açığına dayanan modellerin doğru enflasyon tahmini yapması mümkün değil. Doların TL karşısında değerinin 7 TL'ye çıkması, o enflasyon hedefinin gerçekleşmesini kesinlikle zora sokuyor. Böyle bir enflasyon hedefinin gerçekleştirilmesi için milletin, ekonomik aktörlerin önüne ciddi bir hikaye konması gerekiyor. 2001'de de devlet para bastı ama arkasına ciddi bir hikaye koydu. Millet inandı ve iktidar yapabileceğini, kararlı olduğunu gösterdi. Enflasyona neden olmadan bu paralar daha sonra piyasadan geri çekildi. Bu yapılabilir, geçmişte yapıldı zaten.


 



BASTIĞINIZ PARANIN ARKASINDA DURMANIZ GEREK


(Doların 7 TL'yi geçmesi) Doları 7 TL'nin altında tutmak gibi ilginç bir yaklaşım içine girdiler. Bunu 7 TL'nin altında tutabilmek için ihtiyaç duyulan tedbirleri almak yerine ülkenin dövizlerini sattılar. Şimdi dövizler bitti. En son Mart sonunda ülkenin SWAP hariç net döviz rezervi 6 milyar dolardı. Bugün geldiğimiz yerde SWAP dahil 15 milyar dolar, SWAP'ları düştüğünüzde döviz rezervlerimiz negatif. Söylediğim de bu... Para basacaksanız, bastığınız paranın arkasında neyle duracaksınız? Nasıl koruyacaksınız? Ya elinizde rezerviniz olacak ya da bunun arkasına ciddi bir hikaye ve tedbirleri koyacaksınız.




TÜRKİYE'NİN IMF'YE GİTMESİNİ İSTEMEYİZ


(IMF bir seçenek mi?) Ben bu ülkenin Uluslararası Para Fonu'yla bu işi götürmesini istemem. Bu iktidar, ki öyle görünüyor, ülkeyi giderek Uluslararası Para Fonu'nun kapısına düşecek duruma getirdiyse bu çok acı bir tablodur. Ama şunu da bilelim, IMF bizim de ortağı olduğumuz bir kurumdur. Ama IMF ile program yapma meselesi, sonuç itibariyle ekonominin ciddi zaaf içinde olduğunu gösterir. Bu zaaftan çıkabilmek için de çok sert bir takım önlemlerin alınması gerekir. Oysa bugün bizim ihtiyacımız, vatandaşın derdine derman olmaktır. Vatandaşın sıkıntılarını, mutfaktaki tencerenin dolmasını her şeyin önüne almak zorundayız. İnsanların işlerini ve işyerlerini korumayı her şeyin önüne almalıyız.




SORUMLU BİR ÇIKIŞ STRATEJİSİNE İHTİYAÇ VAR


Ve bir hedefimiz olmalı... bir çıkış stratejisi üzerinde konuşmaya başladık. Salgın yavaş yavaş sönmeye başladı. Bunu söylerken daha hala çok ciddi ama çıkışta tedbirli davranmak lazım. Dünya buna sorumlu çıkış diyor. Sorumlu olmamız gerekiyor. Sağlık çalışanlarımızın fedakarlıklarının, milletimizin evde oturarak, işe gitmeyerek gelirini kaybetmesinin boşa gitmemesi için bu süreçten dikkatli ve sorumlu şekilde çıkmamız gerekiyor. Diğer taraftan ekonomide de çok sorumlu hareket etmemiz gerekiyor.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9