HDP'li Gülüm: 'İstanbul salgının merkezi konumuna gelmiştir'

HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, koronavirüs salgınından en çok etkilenen şehirlerden olan İstanbul'daki durumu Yurttan Sesler'e değerlendirdi. HDP'li Gülüm'ün

Gündem 08.04.2020, 12:02 08.04.2020, 12:02
HDP'li Gülüm: 'İstanbul salgının merkezi konumuna gelmiştir'

HDP İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm, koronavirüs salgınından en çok etkilenen şehirlerden olan İstanbul'daki durumu Yurttan Sesler'e değerlendirdi.


HDP'li Gülüm'ün koronavirüs dosyası kapsamındaki sorularımıza yanıtları şöyle:


İstanbul'da bu kadar çok sayıda koronavirüs vakası görülmesini neye bağlıyorsunuz? Neler eksik bırakıldı?


Öncelikle salgın sürecin şeffaf yürütülmemesi nedeniyle açıklanan resmi rakamlara dair şüphelerimiz olduğunu belirtmek isterim. Hatırlanacağı üzere, Sağlık Bakanı 28 Mart gününde Türkiye genelinde hayatını kaybeden yurttaşlarımızın sayısını 16 olarak açıklamıştı. Ancak E-Devlet sisteminde koronavirüs nedeniyle İstanbul’da 20 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği kaydedilmişti. Ertesi gün İBB Mezarlıklar Daire Başkanı verilerin “sehven” girildiğini açıklamış olsa da maalesef şeffaf ve güvenilir bilgi edinemiyoruz.

İstanbul’da farklı hastanelerde görev yapan doktorlar, hastalara test yapılmadan yaşanan bazı ölümlerin kayıtlara girilmediğini, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın ölümünde olduğu gibi bazı olaylarda test sonucunun ölümden sonra geldiğini ve sonradan rakamlara eklendiğini belirtiyor. Dolayısıyla İstanbul'da daha yoğun test yapılması durumunda vaka sayısının maalesef çok yüksek bir oranda artacağı tahmin ediliyor. Nitekim İstanbul Tabip Odası tarafından yapılan açıklamalarda testi pozitif çıkan “vaka”ların esas alındığını; hastanelerde yatan ya da ayaktan takip edilen “şüpheli/olası vaka” sayıları yer almadığı için gerçek tabloyu göstermekte çok eksik kaldığı ifade edilmektedir.

İstanbul, salgının merkezi konumuna gelmiştir. Aslında bunu bölgeler arası eşitsizliğin kaçınılmaz bir sonucu olarak görebiliriz. Bölgeler arasındaki sosyo-ekonomik dağılım ve daha pek çok sosyolojik dinamikle izah edebileceğimiz nedenlerden dolayı İstanbul’da artık bir nüfus patlaması yaşıyor.

Yine yurtdışı bağlantı noktasının  merkezi durumunda. Bu durumda salgının merkezi durumuna gelecek olması kaçınılmazdı ancak merkezi/hükümet düzeydeki eksiklikler bu oranları artırdı. Salgına ilişkin tedbir  havaalanlarına konulan ve vücut ısısı ölçen termal kameralarla sınırlı kaldı. Maalesef bu vahim tabloyu göreceğimiz  en başından beri iktidarca takınılan  ‘bize bişey olmaz’ lakaytlığından belliydi. Dünyada yaşananlar apaçık ortada iken hükümet ciddiyetle hazırlık yapmadı. Zira Covid-19 virüsünün ilk ortaya çıkışından hastaların görülmeye başlamasına kadar geçen iki buçuk aylık süreçte İstanbul’daki kamu hastanelerinde ciddi bir tedbir alınmadığı anlaşılmakta. Bu nedenle hastaneler Covid-19 pandemi sürecine büyük ölçüde hazırlıksız yakalandılar. Ayrıca İstanbul işçilerin yoğun olduğu bir şehir ve ücretli izin hakkı ile evde kalmaları yerine çalışmaya zorlanmaları salgını yaygınlaştırıyor.

Sayıların yüksek olması yurttaşın üzerinde nasıl bir etki bıraktı?


İnsanlar, çaresiz, tedirgin ve öfkeli çünkü devletin kendilerini yeterince koruduğuna inanmıyorlar. Sosyal devlet anlayışı bütünüyle terk edilmiş vaziyette.  İnsanların çoğu ücretsiz izinle, hak ettikleri ücret ödenmeyerek, hatta işten çıkarmalarla evlerindeler. Salgının ortaya çıkışıyla birlikte çalışan sayısını azaltan iş yeri sahipleri öncelikle kadınları, işçileri, emekçileri yani bin bir güçlükle geçinen insanları işten çıkardı veya ücretsiz izne çıkarmayı tercih etti. Zaten yüksek olan işsizlik ve güvencesiz koşullarda çalışma oranı arttı.

Öte yandan iş yeri kapanmayan ve çalışmaya devam eden insanlar için ise virüsün bulaşma riski oldukça fazla. Salgınla birlikte işyerinde çalışma koşullarının ağırlaştığını bildiren birçok işçi var. Bazı fabrikalarda zorunlu mesai uygulaması başlamış mesela. Çalışma alanında sosyal mesafe, maske, eldiven, dezenfektan kullanımı gibi temel salgın tedbirleri ise ya çok geç alınmış ya hiç alınmamış.

Ayrıca cezaevleri, yapısı itibariyle virüsün hızla yayılabileceği ve yayılması durumunda ölümle sonuçlanacak vakaların en fazla görülme ihtimali olan alanlardır. Cezaevlerindeki mahpusların aileleri, yakınları tedirgin. Marmara bölgesinde yer alan cezaevlerinde ciddi eksiklikler söz konusu. Havalandırılamayan, suyu kesilen, hijyenden ve tıbbi yardımdan yoksun mahpuslar için sosyal mesafe diye bir kavram yok çünkü zaten doluluk oranı koğuşların kapasitesinin çok üstünde. Silivri, Metis, Bakırköy Kadın gibi pek çok cezaevini örnek verebiliriz. Hepsinde durum aynı. Bu nedenle, cezaevlerinde başta hasta mahpuslar, yaşı ilerlemiş olanlar, hamile ve çocuklu kadınlar ile siyasi mahpuslar olmak üzere bir an önce tahliyeler başlamalıdır.

Bununla birlikte kadınlar evlerde erkek şiddetiyle karşı karşıyadır. Kadın yoksulluğunun artması şiddete karşı çözümsüzlüğü zorlaştırıyor. Artan ev işleri ile çocuk ve yaşlı bakımı kadınların omzundaki yükü artırıyor. 

Hastanelerde şu anki durum nasıl? Yoğun bakım ve yatak doluluk durumuna dair bir bilginiz var mı?


Hastanelerdeki doluluk oranı basına yansıtılandan çok daha  fazla olduğu bir gerçek. Özel Hastanelerin de  bu süreçte ücretsiz  bir hale getirilmesi gerekiyor. İnsanlar enfekte olduğu şüphesini duyar duymaz, daha çok insana temas etmemek için kendisine en yakın hastaneye ulaşabilmeli.

Bakan Koca geçen hafta yaptığı açıklamalarda Türkiye’de yoğun bakımlarda yüzde altmış iki civarında bir doluluktan söz etmişti. Son açıklamaya göre İstanbul’da 1 Nisan’da hasta sayısı  8.852 iken 3 Nisan’da 12,231’e yükselmiş durumda. Bu verilerden doluluğun günbegün arttığını anlıyoruz maalesef.

Ayrıca yirmi beş bin  yetişkin yoğun bakım yatak sayısı ve on yedi bin solunum cihazı olduğu belirtilmişti. Ancak daha fazla solunum cihazına ihtiyaç duyulmaktadır. 

Sağlık çalışanlarının yeterli ekipmanı bulunuyor mu?


Bu süreçte sağlık çalışanları hastalarla temas halinde olmaları ve aynı ortamı paylaşmak zorunda kalmalarından kaynaklı olarak açık tehlikedeler ve maalesef birçok sağlık çalışanının enfekte olduğunu biliyoruz. Çünkü sağlık çalışanları salgına karşı yeterli ekipman ve donanımdan yoksunlar. Salgının bulaşmasını önleyen maske ve gözlük ve koruyucu kıyafetlerin tedarik edilmesi konusunda büyük eksiklikler var. 

M95 ve M99 diye adlandırılan maskelerin sağlık çalışanlarına dağıtımı yapılmamış.
Daha da kötüsü halktan saklananlar, her türlü hastaya müdahale eden sağlık emekçilerinden de saklandı. Sağlık emekçileri daha güvenli bir hizmet sunmak için idarecilerinden koruyucu maskeler talep ettiklerinde hastaları tedirgin edecekleri gerekçe gösterilerek basit maskeler bile dağıtılmadı. Böylelikle sağlık emekçileri salgına karşı korumasız hale getirildiler. Bununla birlikte sağlık emekçilerin ulaşım, barınma ihtiyaçları karşılanmıyor. Her gün toplu ulaşımla ve evlerine gitmeleri hem kendi yaşamlarını hem de ailelerin yaşamlarını riske atıyor. Özellikle sağlık emekçisi kadınlar tüm bunların yanında dinlenmeye dahi zaman bulamadan ev işlerini de yapmak zorunda kalıyor.

İstanbul'da yerel yönetimler sürecin neresinde duruyor? İşini kaybedenler veya yaşı nedeniyle evden çıkamayanlar için gerekli destek sağlanıyor mu? Belediye hesaplarına el konması işi zorlaştırdı mı?


Maalesef bu zor zamanlarda bile iktidar halk yerine kendi bekası için çalışıyor. Tüm partilerle, belediyelerle ve demokratik kitle örgütleriyle ortaklaşarak bu süreci halkın en az zararla atlatması yerine fırsatçılık yapıp HDP’li belediyelere kayyım atıyor. Halkın güvenerek seçtiklerinin bu kriz anında halka hizmet etmesine hukuk dışı yöntemlerle engel oluyor.
İstanbul Belediyesi konusu da böyle, muhalif belediyelerin halka hizmet etmesini engelleyecek, bağışta bulunanların katkısıyla hazırladıkları yardım paketlerini, ayni yardımları yoksullara ulaştırılmasını 'devlet içinde devlet kurmak’ gibi suçlamalarla sekteye uğratmaya çalışan bir iktidar var. Önceliği halkın güvenliği, sağlığı değil; seçim yatırımlarıdır. 

Çok sayıda fabrikada ve inşaatta çalışmak zorunda kalan ve sosyal mesafelenmeyi uygulayamayan yurttaşlar için ne söylemek istersiniz?


İnsanlara  bir yandan evde kalın, ’gönüllü karantina uygulayın’ çağrıları yapılıyor bir yandan da bu insanların evde kaldıklarında neyle geçineceklerine, eve ekmeği nasıl götüreceklerine dair bir çözüm üretilmiyor. Fabrikada, inşaatta, pazarda çalışan insanların çoğu bir gününü dahi çalışmadan idame ettiremeyecek yoksulluktalar. 

Kimse hayatını riske atmak istemez. Ancak devletin her bir yurttaşın canını ve sağlığı koruma zorunluluğu var. Bu süreçte insanlara geçimlerini sağlayacakları ödenekler verilmeli, zorunlu üretim alanlarının dışındaki bütün çalışanlar ücretli izne çıkarılmalı, elektrik, su, doğalgaz faturaları ve bankalara olan tüm kredi ödemeleri ertelenmeli. O zaman sosyal mesafeyi uygulamak herkes için kolaylaşacaktır. Ama görüyoruz ki bizim tüm ısrarımıza ve önerilerimize rağmen bu çözümlere  ilişkin bir adım yok, tam aksine devletin kasasında para bırakmamış olacaklar ki halktan yardım istiyorlar. Önceden topladıkları envai çeşit vergiden böyle zamanlar için ayrılan bir fon yok ortada. Deprem fonu, işsizlik fonunun akıbeti ne oldu, belirsiz. Halk kendisinden alınacak paranın doğru yere gideceğinden emin değil ki yardım etsin. Kaldı ki yardım edebilecek gücü zaten yok. Milyar dolarlarca devlet ihalesi alanlardan, rant ile büyüyenlerden, yandaşlığın ödülü olarak vergi borcu silinenlerden, bu süreçte bile korumayı önceledikleri sermaye sahiplerinden istesinler bu kez.

İstanbul’da esnafımızın sorunları ve çözüm önerileriniz nelerdir?


Şehir insansızlaştıktan ve yayımlanan genelgelerden sonra  haliyle esnaf da iş yapamıyor. Esnafın işleri durmuş vaziyette ancak masraflar, ödemeler devam ediyor. Salgından önce de ekonomik krizle boğuşuyordu insanlar fakat şu an her şey çok daha kötü. Esnafın kira ödemeleri karşılanmalı, faturalar ötelenmeli ve gerekli mali destek sunulmalı.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 34 93
2. Fenerbahçe 34 89
3. Trabzonspor 34 58
4. Başakşehir 34 52
5. Beşiktaş 34 51
6. Kasımpasa 34 49
7. Rizespor 34 49
8. Alanyaspor 34 48
9. Sivasspor 34 48
10. Antalyaspor 34 45
11. A.Demirspor 34 41
12. Kayserispor 34 40
13. Samsunspor 34 39
14. Ankaragücü 34 38
15. Karagümrük 34 36
16. Konyaspor 34 36
17. Gaziantep FK 34 34
18. Hatayspor 34 33
19. Pendikspor 34 30
20. İstanbulspor 34 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 32 72
2. Göztepe 32 66
3. Sakaryaspor 32 57
4. Kocaelispor 32 55
5. Ahlatçı Çorum FK 32 55
6. Bodrumspor 32 53
7. Boluspor 32 50
8. Bandırmaspor 32 47
9. Gençlerbirliği 32 47
10. Erzurumspor 32 44
11. Keçiörengücü 32 39
12. Manisa FK 32 37
13. Ümraniye 32 37
14. Şanlıurfaspor 32 34
15. Tuzlaspor 32 34
16. Adanaspor 32 33
17. Altay 32 15
18. Giresunspor 32 7
Takımlar O P
1. Arsenal 35 80
2. M.City 34 79
3. Liverpool 35 75
4. Aston Villa 35 67
5. Tottenham 33 60
6. M. United 34 54
7. Newcastle 34 53
8. West Ham United 35 49
9. Chelsea 33 48
10. Bournemouth 35 48
11. Wolves 35 46
12. Brighton 34 44
13. Fulham 35 43
14. Crystal Palace 35 40
15. Everton 35 36
16. Brentford 35 35
17. Nottingham Forest 35 26
18. Luton Town 35 25
19. Burnley 35 24
20. Sheffield United 35 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 33 84
2. Barcelona 33 73
3. Girona 33 71
4. Atletico Madrid 33 64
5. Athletic Bilbao 33 58
6. Real Sociedad 33 51
7. Real Betis 33 49
8. Valencia 33 47
9. Villarreal 33 45
10. Getafe 33 43
11. Osasuna 33 39
12. Deportivo Alaves 33 38
13. Sevilla 33 38
14. Las Palmas 33 37
15. Rayo Vallecano 33 34
16. Mallorca 33 32
17. Celta Vigo 33 31
18. Cadiz 33 26
19. Granada 33 21
20. Almeria 33 14