Meral Akşener Boğaziçi Üniversitesi'ndeki skandalları anlattı

İYİ Parti lideri Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuşuyor.

Meclis 30.11.2022, 11:13
Meral Akşener Boğaziçi Üniversitesi'ndeki skandalları anlattı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunuyor.

Akşener'in açıklamalarından öne çıkan satırlar şu şekilde:

ALTILI MASANIN YENİ ANAYASA ÖNERİSİ

* Biliyorsunuz pazartesi günü, 6 siyasi parti olarak, geniş bir mutabakat zemininde hazırladığımız anayasa değişikliği önerimizi milletimizle paylaştık. Kurucu değerlerimize sadık kalarak, Meclisi güçlü, yargıyı bağımsız, yürütmeyi de istikrarlı hale getirmek için, ortaya koyduğumuz bu önemli çalışma; ülkemizin kalkınması ve demokratikleşmesi yolunda, atacağımız adımları tariflerken; aynı zamanda, istibdata karşı, hürriyetin sesini savunuyor. Tabi biz, bu önerimizle; kuvvetler ayrılığının tesisi, partili cumhurbaşkanı döneminin sonu, Meclis'in etkin denetimi deyince; iktidardakileri, hemen bir rahatsızlık alıverdi…  Akademik özerkliğin, hakimlere coğrafi güvencenin geldiğini görünce, rahatsız oldular. 

* Temel hak ve hürriyetlerin, tüm devlet organlarını, bağlayıcı hale getirildiğini,  insan onurunun, anayasal düzenin temeli olarak düzenlendiğini, hürriyeti sınırlamanın, istisna olduğunu görünce, tedirgin oldular. Sağlık hakkının, çevre hakkının ve elbette hayvan haklarının, ilk kez, anayasal güvence altına alınmasının önerildiğini görünce, mutsuz oldular. Yurt dışında yaşayan Türklerin, hak ve menfaatlerini korumanın, devletin bir görevi olarak benimsendiğini ve Meclis'te, yurt dışındaki vatandaşlarımızın da, temsil edilmesi için 15 milletvekili ayrıldığını görünce paniğe kapıldılar.

ERDOĞAN'A GÖNDERME

* Elbette bu durumu yadırgamıyoruz. Sayın Erdoğan’ın dediği gibi: “Bunlar daha iyi günleri…”Çünkü, daha yeni başlıyoruz. Bu arkadaşlara, daha çoook, panik atakları yaşatacağız. Durmadan, dinlenmeden, yorulmadan çalışmaya ve Saray'daki sefaya alışanların rahatını, her adımımızla bozmaya, itinayla devam edeceğiz. Hiç kusura bakmasınlar. Bu vesileyle; anayasa değişikliği çalışmamızda, emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

* Bu önerimiz, İYİ Parti olarak, Büyük Türk Milleti’ne verdiğimiz sözün, bir kez daha, gür bir sesle tekrarıdır. İstibdatın bitişine AZ KALDI!Hürriyete AZ KALDI! Güçlü, zengin ve mutlu bir Türkiye’ye, çok AZ KALDI! Kimse merak etmesin!

BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ'NDEKİ ATAMALAR

* Artık, ülkemizin her yanını saran, adaletsizliğin, liyakatsizliğin ve keyfiliğin, bir başka örneği de, maalesef, Boğaziçi Üniversitesi’nde yaşanıyor. Ülkemizin, en değerli kurumlarından biri olan, Boğaziçi Üniversitesi’nin bütün köklü gelenekleri ve nitelikli eğitim kalitesi yerle bir edilmek isteniyor. Üniversitemiz, zincirleme biçimde; hoyratça bir siyasi kadrolaşmaya, liyakatsiz atamalara, Saray'ı aratmayan, ucube bir yönetim anlayışına, sahne oluyor. 18 Ocak 2022’de, üç fakültenin seçilmiş dekanları, mesnetsiz suçlamalarla görevden alındı. Ardından, 4 Mart 2022’de, üniversiteyle hiçbir ilgisi olmayan, üç akademisyen, tepeden indirme yöntemiyle, aralarında, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nin de bulunduğu, üç fakülteye, dekan olarak atandı. 

* Bu kişiler, akademisyen bile olmadıkları üniversitede dekan sıfatıyla, yönetim kurullarına girdiler. Öğrenciler ve akademisyenler aleyhinde, yüzlerce soruşturmaya katıldılar. Üniversitedeki işleyişi, hiç bilmedikleri için usulsüz, hukuksuz, kararlar aldılar. Bu kararların tamamı da, öğrenciler ve akademisyenler tarafından, yargıya taşındı. Peki bu kararlar neydi biliyor musunuz? Mesela; geçtiğimiz ekim ayında; İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nde İşletme Bölümü‘nün, seçilmiş başkanı ceza verilerek görevinden alınıyor. Tepeden inme dekan da, onun yerine kendisini, bölüm başkanı olarak atıyor. Evet yanlış duymadınız, kendisini atıyor. Bu dekan, Türkiye’nin, en yüksek puanlı işletme bölümüne,  kendi alanı olmamasına rağmen,  hukuksuz bir şekilde, vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor. 

* Rezalet, maalesef burada da bitmiyor. Bu kasım ayında, Ekonomi Bölüm başkanı da aynı şekilde görevden alınıyor. Ekonomi Bölümü‘nde idari açıdan oldukça tecrübeli akademisyenler olmasına rağmen aynı dekan yine, tamamen usulsüz ve hukuksuz bir şekilde kendisini buraya da atıyor. Böylece Türkiye’nin, en yüksek puanlı ekonomi bölümüne ekonomiyle alakası olmayan bir dekan adeta, “ben aslında ekonomistim” diyerek, Saray sakinlerinden alıştığımız, buram buram cehalet kokan bir özgüvenle, vekaleten bölüm başkanlığı yapıyor.

"ERDOĞANIMSI DEKAN..."

* Bu sayede İçerisinde 3 bölüm olan, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi‘nin, 2 bölümüne bu her konunun uzmanı dekan arkadaş, vekaleten başkanlık yapıyor. Şimdi hepiniz, bu “Erdoğanımsı” dekanın, kendi alanı nedir diye, merak ediyorsunuz değil mi? İşte o da, 3’üncü bölümde saklı… Bu arkadaşın alanı, Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkilermiş… Ancak ne hikmetse, kendi alanına bir türlü başkan atamıyor. Peki neden biliyor musunuz? Çünkü, bu dekan arkadaş, kendisini Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler bölümüne, akademisyen olarak atatmak için uğraşıyor. Bu yüzden de, herhalde göze batmamak için, bu bölüme, vekaleten başkanlık yapmıyor. Çünkü esas amacı, asaleten başkan olmak…

* Hatta, bunun için çalışmalara da, Ağustos ayında başlıyor. Bölümün ve fakültenin, hiçbir talebi olmamasına rağmen, kadro kullanma izin talebi için, YÖK’e gidiyor. YÖK de, her zamanki ciddiyetsizliğiyle, Fakülte Yönetim Kurulu ile, bölümün onayı olmamasına ve yapılan tüm itirazlara rağmen, dekanın talebini onaylayıp 27 Ekim 2022’de, kadro ilanı çıkıyor. Üstelik ilanda, doktora tezinin başlığına kadar, tüm koşullar da bu arkadaşın, akademik geçmişiyle yakından örtüşüyor… Yaa, bakın siz şu tesadüfe… İşte tüm bu rezillik, Boğaziçi Üniversitesi’nin, ne denli hedef alındığını, kişisel çıkarlar ve rant arayışları için, ne denli tahrip edildiğini çok net bir şekilde, ortaya koyuyor. Bu durum; Ülkemizdeki, her gelir grubundan, en parlak çocuklarımızın alınlarının teriyle girip, kamu kaynaklarıyla, dünya standardında eğitim aldıkları, saygın bir üniversitemizin liyakatsizlikle, kayırmacılıkla ve keyfilikle, düşürüldüğü durumun özetidir.

'AHBAP-ÇAVUŞ İLİŞKİSİ'

Boğaziçi Üniversitesi’ni esir alan, bu örnek; ülkemizdeki, en büyük sorunlarımızdan biri olan; tepeden inme ve liyakatsiz atamaların, ahbap çavuş ilişkisiyle, yürütülen işlerin ortak akıl ve demokrasiden uzak, yönetim anlayışının, ibretlik bir iz düşümüdür. Bu vesileyle; bu arkadaşa, işgal ettiği dekanlık ile başkanlıklara, çok alışmamasını tavsiye ediyor; içinde bulunduğumuz dönemde, keser ve sapın hızla döndüğünü ve hesap gününün, artık çok yakın olduğunu, hatırlatmak istiyorum.

* Ayrıca; iki yılı aşkın süredir, maruz kaldıkları hukuksuzluk karşısında hakkını arayan, her gün, nöbetler tutarak, bu ahlaksızlığa itiraz eden, demokratik, özerk ve özgür bir üniversite hayalinden vazgeçmeyen, Boğaziçi Üniversite’mizin tüm akademisyenlerine ve öğrencilerine, her zaman yanlarında olduğumuzu, bir kez da söylemek istiyorum. Siz hiç merak etmeyin; yaşadığınız bu kabus bitecek! Türkiye, özgürleşecek! Türkiye, gelişecek! Türkiye, güzelleşecek! Türkiye, zenginleşecek! Ve Türkiye iyileşecek! Üstelik buna engel olmaya, hiç kimsenin gücü yetmeyecek!

MERKEZ BANKASI'NIN FAİZ İNDİRİMİ KARARI 

 * Bay Kriz ve ekonomi yönetiminin, akıl ve bilime düşman davranışları artık tüm dünyada devlet yönetiminde, liyakatsizlik ve beceriksizlik dendiğinde neredeyse literatüre girecek, bir vaka haline geldi. Bu durumun, son örneği olarak, geçtiğimiz hafta, Merkez Bankası, politika faizini, yüzde 9’a indirdi. Böylece faiz, tek haneli rakama indi. Sayın Erdoğan da, nihayet muradına erdi.  Peki ülkemizde ne değişti? Hiçbir şey… Ne kur oynadı, ne de faizlerde, bir değişiklik oldu. Yani bu vesileyle, bir kez daha görmüş olduk ki, Merkez Bankası’nın politika faizinin, düşük olması, bir tek, Sayın Erdoğan’ı mutlu etmeye yarıyor. Çünkü ekonomide, herhangi bir sinyal etkisi yok. Dolayısıyla artık, politika faizine de, “Erdoğan faizi” diyebiliriz…

* Nitekim; Sayın Erdoğan, her ne kadar faize karşı zafer kazanmış gibi, nutuklar atsa da; milletimizin yaşadığı gerçekler, maalesef değişmiyor. “Faiz sebep, enflasyon sonuç” yalanına, artık kimse inanmıyor. Çünkü, çarşıdaki, pazardaki pahalılık vatandaşlarımızın, canını yakmaya, aynen devam ediyor. Mutfaklardaki yangın büyüyerek devam ediyor. Memur, esnaf, emekli, asgari ücretli, enflasyon canavarının altında, ezilmeye devam ediyor. Ama Bay Kriz’e göre, artık sıra enflasyondaymış… Aklınca faizi halletti ya, şimdi sıra enflasyona gelmiş… Biliyorsunuz, en son, “Merak etmeyin, o da inecek.” dedi. Tabi, bu aslında, olumlu bir gelişme…  Çünkü, hatırlasınız kendisi, uzun bir süre enflasyonun varlığını bile kabullenememişti. Sonrasında; “enflasyon demesek, hayat pahalığı desek…“ diyerek işi iyice lakaytlığa vurmuştu. 

"TAYYİP BEY’İ ÜZMEYEN İSTATİSTİK KURUMU"

* Ve bu yılın başından beri de, enflasyon için, düşüş tarihi vermeye çalışıyor. Martta düşecek dedi, olmadı. Nisanda düşecek dedi, olmadı. Mayısta düşecek dedi, yine olmadı. Şimdi artık, tarih de veremiyor. “3 vakte kadar” edebiyatıyla, konuyu geçiştirmeye çalışıyor… Değerli dava arkadaşlarım; Yalnız, Sayın Erdoğan’ın, kahve fallarına endekslediği enflasyonu düşürme masalında Tayyip Bey’i Üzmeyen İstatistik Kurumu, TÜİK’in katkılarını da saymazsak olmaz. Bu süreçte, onlar da, çok çektiler. Tayyip Bey’i mutlu etme yolunda, çok başkan eskittiler. Sayın Erdoğan’ın istediği rakamı, söylemeyen başkanlar, sonbaharda düşen yapraklar gibi, birer birer döküldüler. Adaya, teker teker veda ettiler…

* Ve en sonunda, TÜİK de çareyi, her şeyi gizlemekte buldu. Mayıs 2022’den beri, ayrıntılı veri açıklamayı durdurdu. Şimdi de, hummalı bir biçimde baz etkisiyle, hesap oyunlarıyla, milletimize, enflasyon düştü masalları anlatmaya hazırlanıyorlar. Ama yemezler! Milletimiz artık, son derece açık ve net bir şekilde görüyor ki bu iktidar artık, ülkemizi yönetemiyor. Memleketimizi içine sürükledikleri yangın, artık kürsü nutuklarıyla gizlenemiyor. Makyajlı rakamlarla kapanamıyor. Süslü yalanlarla örtülemeyecek kadar, açık bir şekilde sokaklarda, marketlerde, pazarlarda görülüyor. 

* Milletimiz artık, markete gitmek bile istemiyor. Neden biliyor musunuz? Çünkü, parasının yetip yetmeyeceğini bilemiyor. Çünkü, kasada mahcup olmaktan çekiniyor.  Çünkü, aldığı ürünleri, iade etmek zorunda kalmaktan korkuyor. Ama biz bu gerçekleri dile getirdikçe, iktidar bize; “Abartıyorsunuz” diyor. “Yaygaracılık yapıyorsunuz” diyor. “Yalan söylüyorsunuz” diyor. O yüzden gelin, şimdi hep beraber, enflasyon sepetindeki gıda ürünlerinin, son 1 yıldaki, fiyat artışlarını inceleyelim. Üstelik öyle, her marketin değil, süper indirimli, üç harfli marketlerin fiyatları üzerinden gidelim. Bakalım, yalan mı söylüyormuşuz? Bakalım, abartıyor muymuşuz? Bakalım, yaygara mı yapıyormuşuz?

FAHİŞ FİYAT ARTIŞLARI

* Mesela; her evin vazgeçilmezi sütün, 1 litresinin fiyatı; 2021 yılının kasım ayında, 7,13 lirayken, 2022 yılının, kasım ayında, 15 buçuk liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 117,4. Mesela; 1 kiloluk beyaz peynirin fiyatı; 2021 yılının, Kasım ayında, 32,89 lirayken, 2022 yılının, Kasım ayında, 85,80 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 160,9. Mesela; 1 kilo yoğurdun fiyatı; 8,74 lirayken, 17,98 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış, yüzde 105,6. Mesela; 1 kilo patlıcan; 7,12 lirayken, 18,90 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış, yüzde 165,6.

*Mesela; 1 kilo domates; 7,36 lirayken, 19,90 liraya çıkmış. Yani, 1 yılda, yüzde 170,3 artmış. Mesela; 1 kilo salatalık; 5,46 lirayken, 11,90 liraya çıkmış. Yani 1 yılda, yüzde 118,1 artmış. Mesela; 1 kilo limon; 4,39 lirayken, 13,90 liraya çıkmış. Yani 1 yılda yüzde 216,8 artmış. Mesela; 1 kilo elma; geçen sene 5,38 lirayken, bu sene 14,90 lira olmuş. Yani 1 yılda, yüzde 177 zamlanmış. Mesela; 1 kilo pirincin fiyatı; 13,04 lirayken, bir senede, 27,50 liraya çıkmış. Yani, yüzde 110,9 artmış.

"ARTIK YOLUN SONU YAKIN ERDOĞAN!"

* Mesela; 1 kiloluk toz şekerin, fiyatı; 2021 yılının kasım ayında, 6,91 lirayken, 2022 yılının, kasım ayında, 24 liraya çıkmış. Yani, 1 yıllık artış oranı, yüzde 247,4. Evet, yanlış duymadınız, yüzde 247,4. Ancak, tüm bu rakamların karşısında,  TÜİK’e göre şeker, yalnızca, yüzde 153 artmış. Yaa bakar mısınız şu işe?... Ne demişler? Yalancının mumu, yatsıya kadar… Hal böyleyken iktidarın mumu da, artık seçime kadar! Giderayak sönmekte olan, iktidar mumunun, cılız ışığında;  Durmak yok, yalana devam Sayın Erdoğan! Durmak yok masala devam Sayın Erdoğan! Durmak yok, artık yolun sonu yakın, Sayın Erdoğan!

* Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde bu kadar beceriksiz, böylesine ciddiyetsiz bir iktidar daha, görülmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde, milletimizin taleplerine, böylesine kulak tıkayan yaşadığı acılara, bu denli göz yuman bir iktidar daha, görülmemiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarihinde, vatandaşın cebine, böylesine göz diken bir iktidar daha, görülmemiştir. Ülkemiz bugün, tarihinde görülmemiş bir bunalımın içindedir. Ve bu bunalımın sebebi de, iktidarın ta kendisidir. Nitekim; 2023 yılı bütçesi de, bu gerçeği yansıtıyor. Biliyorsunuz bütçe, geçtiğimiz 17 Ekim’de, Meclis'e sunulmuştu. Ben de, 19 Ekim’deki grup konuşmamda kapsamlı bir bütçe değerlendirmesi yapmıştım.  Konuşmamda, Bay Kriz ve arkadaşlarının ne kadar öngörüsüz olduğunu tahminlerinde, tarihi sapmalar yaşandığını rakamlarla ifade etmiştim.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Trabzonspor 16 35
3. Fenerbahçe 15 33
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 15 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sivasspor 17 21
13. Van Spor FK 17 21
14. İstanbulspor 17 21
15. Manisa FK 17 19
16. Sakaryaspor 16 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 16 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 16 36
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 15 24
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 15 18
13. Rayo Vallecano 15 17
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9