31.05.2024, 09:46

On Birinci Yılında “Haziran Direnişi”ni Kendi Özgünlüğünde Anımsamak

“Lime lime bir güneş

Bozbulanık mezbelelik üstünde

Bir ağaç- 

boyu düşünce

kavrıyor süzülen ışığı: daha ne şarkılar söyleyecek ötede

İnsanlıktan.”

Paul Celan

“gezi'de en çok sokaklara yayılan özgeciliği sevmiştim. birine bir şey olsa çok kişi koşardı.sadece iyi bir direniş değil belki de bizim olma biçimimizin en inceliklisiydi.”

Bayan Sü

2013 yılının haziran ayında ülkede yaşananlar bizi fazlasıyla heyecanlandırmıştı. Bir anda ilk kez deneyimlediğimiz o müthiş duygunun ortağı olmuştuk. Hepimiz sokaktaydık ve eşit özneler olarak bir parçasıydık yaşananın. Ama bir şeye gerçekten değer vermek demek, onu kendi gerçekliğiyle kabul etmek demekti.

28 Mayıs 2013 tarihinde, 50 kişilik bir grubun Gezi Parkı’nda nöbet tutmasıyla başlayıp kısa sürede tüm ülkeye yayılan Gezi Parkı olayları ya da daha doğru ve kapsayıcı ifadesiyle “Haziran Direnişi”, toplumsal muhalefetin tarihindeki en özgün yerini aldı. Türkiye’deki toplumsal muhalefetin her kesimi devlet terörünün en keskin biçimlerinin muhatabı oldu yıllarca. Ama hiçbiri Gezi Parkı’nda gerçekleşen polis terörünün yarattığı tepkiyi doğurmadı. Çok geniş bir yelpazede ortaya çıkan bu toplumsal tepki birçok özgünlüğü bünyesinde barındırıyordu.

Her şeyden önce bu bir direnişti. Politik hattının merkezinde muhafazakarlık olan bir siyasal iktidarın, insanların gündelik yaşamlarına yaptığı sistematik müdahalelerinin yarattığı ve kendi taraftarları dışındaki her kesimden insanı içine iterek büyüttüğü bir direniş. Neo-liberal politikalara uygun şekilde gerçekleştirdiği kentsel dönüşüm projelerinin yansıması olarak yaşam alanlarımıza yapılan yeni bir müdahaleye karşı başlayan tepki, siyasal ya da ekonomik herhangi bir talebi bünyesinde barındırmadan, iktidara sadece “artık dur!” diyerek büyüdü. Şüphesiz ki iktidar partisinin ve onun liderinin ötekileştirici tavrının yanında, iktidara geldikleri günden itibaren izledikleri siyasal ve ekonomik politikalar da, Mayıs’ın son günü patlayacak olan direnişi içten içe mayalamıştı. Ancak hiçbir şey muktedirin zulmüne şefkati kadar paspal, diktaya olan aşkıyla ünlü hükümet başının kibri kadar afili değildi.

Yenilgileri, başarısızlıkları, hayal kırıklıklarını taşımayan genç bir neslin eylemiyle genişleyen direniş, kırmızılı kadınla mağduriyeti, siyahlı kadınla direnişi, elinde sapan tutan kadınla saldırıyı betimledi bizlere. Direnişi gerçekleştiren kitlenin fikri bir ortaklığı yoktu. Egemenlere karşı sürdürülen her türlü hak arama mücadelesinde yer alan sosyalistlerden, cumhuriyetin kurucu paradigmasına sahip çıkan ulusalcısına, mavi beyaz renkli bayraklarıyla bozkurt işareti yapan ülkücüsünden, anti-kapitalist Müslümanına kadar herkes alandaydı.

Öfkenin merkezinde mevcut siyasal iktidar hatta daha da özelde dönemin Başbakanı vardı. 1 Haziran günü Ankara, Meşrutiyet Caddesi’nin Atatürk Bulvarı tarafındaki polis kordonunu aşarak Başbakanlık kapılarına dayandığımızda attığımız sloganlar da onu hedef alıyordu: Teslim ol Tayyip!

Haziran Direnişi ile sokağa çıkan kitleler kızgındı. Horlanmaya, hiçleştirilmeye tahammülleri yoktu. İktidardaki irade tarafından yönetilmek istemiyorlardı. Ancak…

Ancak hepsi bu kadardı.

Haziran Direnişi’yle sokağa çıkan milyonların sorunları AKP’yle sınırlıydı. AKP’nin her düzlemde (siyasal-ekonomik-etik) temsil ettiklerine karşı öfke duymalarına rağmen bu öfke AKP’yi aşan bir noktadan sistem karşıtlığına ulaşmıyordu. Sokağa çıkan kitlenin çoğunluğu devletin bugünkü temsilcisine olan itirazlarını devletin kurucu fikrine dayanarak yükseltiyordu. Kendilerine dayatılana karşı duyulan öfkenin niteliği, öfke duyduğunun temsil ettiğini bütünüyle kavrayan ve onu nitelikli bir zeminde aşan muhtevada değildi. Zaten bu sebepledir ki günlerce kent merkezlerini işgal edip sosyal hayatı durduranlar zamanı gelince sandığa “umut”la koştular.

Şimdi bu ifadelerden kimse Haziran Direnişi’ni önemsizleştirmeye çalıştığımı düşünmesin. Bizim gibi köklü devlet geleneğine sahip olan toplumlarda ezilenlerin ne için ve ne muhtevada olursa olsun sokağa çıkması, devlet zoruna karşı tepki vermesi çok değerlidir. Esas sorunlu olan ve Haziran Direnişi’nin içini boşaltacak olan şey onu olduğundan farklı gösterme çabasıdır. Yazıyı İskender Savaşır’ın Haziran Direnişi’nin sembolü için yazdığı şu satırlarla bitirelim: Ağaç aslında hayatı savunmak anlamına gelir. Taşa, bronza rağmen ağacın, ahşabın yanında durmak hayatı kutsamak gibi bir şeydir. 

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 95
2. Fenerbahçe 36 84
3. Samsunspor 36 64
4. Beşiktaş 36 62
5. Başakşehir 36 54
6. Eyüpspor 36 53
7. Trabzonspor 36 51
8. Göztepe 36 50
9. Rizespor 36 49
10. Kasımpaşa 36 47
11. Konyaspor 36 46
12. Alanyaspor 36 45
13. Kayserispor 36 45
14. Gaziantep FK 36 45
15. Antalyaspor 36 44
16. Bodrum FK 36 37
17. Sivasspor 36 35
18. Hatayspor 36 26
19. A.Demirspor 36 2
Takımlar O P
1. Kocaelispor 38 72
2. Gençlerbirliği 38 68
3. Karagümrük 38 66
4. İstanbulspor 38 64
5. Bandırmaspor 38 64
6. Erzurumspor 38 64
7. Boluspor 38 61
8. Iğdır FK 38 58
9. Amed Sportif 38 57
10. Ahlatçı Çorum FK 38 54
11. Ümraniye 38 53
12. Esenler Erokspor 38 52
13. Sakaryaspor 38 51
14. Keçiörengücü 38 51
15. Manisa FK 38 48
16. Pendikspor 38 48
17. Ankaragücü 38 48
18. Şanlıurfaspor 38 40
19. Adanaspor 38 30
20. Yeni Malatyaspor 38 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 38 84
2. Arsenal 38 74
3. M.City 38 71
4. Chelsea 38 69
5. Newcastle 38 66
6. Aston Villa 38 66
7. N. Forest 38 65
8. Brighton 38 61
9. Bournemouth 38 56
10. Brentford 38 56
11. Fulham 38 54
12. C.Palace 38 53
13. Everton 38 48
14. West Ham United 38 43
15. M. United 38 42
16. Wolves 38 42
17. Tottenham 38 38
18. Leicester City 38 25
19. Ipswich Town 38 22
20. Southampton 38 12
Takımlar O P
1. Barcelona 38 88
2. Real Madrid 38 84
3. Atletico Madrid 38 76
4. Athletic Bilbao 38 70
5. Villarreal 38 70
6. Real Betis 38 60
7. Celta Vigo 38 55
8. Rayo Vallecano 38 52
9. Osasuna 38 52
10. Mallorca 38 48
11. Real Sociedad 38 46
12. Valencia 38 46
13. Getafe 38 42
14. Espanyol 38 42
15. Alaves 38 42
16. Girona 38 41
17. Sevilla 38 41
18. Leganes 38 40
19. Las Palmas 38 32
20. Real Valladolid 38 16