25.02.2025, 10:48

Avrupa’da faşist bir hayalet dolaşıyor: Aşırı Sağın Yükselişi ve 21. Yüzyıl Faşizmi (1)

Her geçen gün (ve son yıllarda hızlanan bir şekilde), 20. yüzyılın iki dünya savaşı arasındaki faşizmin yükseliş dönemine benzer bir şekilde, küresel ölçekte aşırı sağın yeni bir yükseliş dönemine tanıklık ediyoruz.

Avrupa’da faşist bir hayalet dolaşıyor!

İtalya’da faşist Giorgia Meloni’nin başbakanlığının ardından, geçen Eylül ayında Avusturya’da aşırı sağcı Özgürlük Partisi’nin (FPÖ) birinci parti seçilmesi, Donald Trump’ın ABD’de ikinci kez başkan seçilmesi ve son olarak yüzde 84 gibi rekor bir katılımla Almanya’da neredeyse her beş seçmenden birinin faşist AfD partisine (Almanya için Alternatif Partisi) oy vermesi, üzerinde durup düşünülmesi gereken önemli bir konu.

Alman Parlamento seçimlerinin kesin sonuçları muhafazakâr Hristiyan Demokrat-Hristiyan Sosyal Birlik İttifakı’nın (CDU-CSU) yüzde 28,5 ile en yüksek oy oranına sahip olduğunu gösteriyor (2021 yılına oranla yüzde 4,4 geriledi). İktidardaki Sosyal Demokratlar ise yüzde 16,4’lük bir oy aldılar ki bu tarihlerindeki en kötü sonuç (yüzde 9,3 puan kaybettiler). Yeşiller yüzde 11,6 civarında oy alırken (yüzde 3,1 puan kaybettiler), solcu Die Linke'nin yüzde 8,8 ile beklenenden çok daha iyi bir performans göstermesi (yüzde 3,9 puan artış sağladılar) sevindirici olsa da; aşırı sağcı, ırkçı ve göçmen karşıtı AfD’nin yüzde 20,8 oy alarak ikinci parti konumuna gelmesi (1) yukarıdaki tespitimizi ve endişemizi haklı çıkarıyor.

Aşırı sağ toplumu nasıl manipüle ediyor?

Aşırı sağcı-faşist hareketler dünya çapında nasıl bu kadar hızlı bir yükselişe geçtiler? Teorik olarak, kapitalizm (ve emperyalizm) var olduğu sürece faşizm tehlikesinin her zaman var olduğunu biliyoruz. Son gelişmeler aslında bunu doğruluyor: Faşizmin döl yatağı kapitalizmdir!

Ancak bu genel tespit yeterli değil. Kitlelerin, özellikle de ana akım liberal sağ ve sol politikalardan bıkmış, kendilerini yönetim süreçlerinden ve toplumdan dışlanmış hissedenlerin (ki bunların başında yoksullar, gençler ve işçi sınıfı geliyor) aşırı sağa kaydığı ve faşist hareketleri desteklediği görülüyor.

Yani burjuva demokrasilerinin defoları ve aşırı boyutlara erişen gelir ve servet dağılımı ve yoksulluk aşırı sağı ve faşist hareketleri besliyor. Son zamanlarda artan göçler ve sığınmacılıkla beraber artan sosyal ve ekonomik problemler ise bardağı taşıran son damla oldu.

Siyaset boşluk tanımıyor

Sosyalist solun etkili olmadığı ve işçi sınıfı hareketinin güçsüz olduğu dönemlerde kapitalizmin içinde oluşan bu boşluk ya da yarıklar aşırı sağ hareketler ve partiler tarafından dolduruluyor.

Aşırı sağ hareketler ve siyasal partiler fikirlerini normalleştirmek ve meşrulaştırmak için eğitim sistemlerine, devlet kurumlarına ve medyaya bilinçli bir biçimde ve kurnazca sızıyorlar.

“Kontrollerindeki büyük sermaye medyasını ve sosyal medyayı kullanarak dezenformasyonu geniş kitlelere yayıyorlar, insanları korku ve kızgınlık temelinde harekete geçiriyorlar. Spor kulüplerinden dini örgütlere kadar, çeşitli kesimlerde kendilerini var ediyorlar ve çoğunluktaki kimlikleri istismar ederek kendilerine kitlesel bir taban oluşturuyorlar. Seçkinlere karşı “halkı” temsil ediyormuş gibi davranırken gerçekte, karşı çıktıklarını iddia ettikleri seçkinlerle derin bağlantılarını sürdürüyorlar. Demokratik muhalefeti susturmak ve sol hareketleri tasfiye etmek için devletin baskı araçlarını (kolluk, gözetim-yargı ve yasalar) sonuna kadar kullanıyorlar ve toplumda korku ve bölünme yaratacak kadar şiddete başvuruyorlar. Milliyetçilik, din ve diğer kimlik siyaseti biçimleri aracılığıyla oluşturdukları aidiyet duygusuyla izolasyon ve yabancılaşma yaratıyorlar ve sonrasında bunu istismar ediyorlar”. (2)

Faşizmin tipik özellikleri

Bir ideoloji olarak faşizm kabaca, aşağıdaki temel unsurlarla karakterize edilen aşırı sağcı, otoriter ve totaliter bir siyasi ideolojidir:

“Genellikle mitolojik bir geçmişe bağlı olan ulusal veya ırksal üstünlüğe vurgu (aşırı milliyetçilik). Siyasal ve toplumsal muhalefete karşı çok az hoşgörüyle gücün tek bir lider ya da partide toplanması (gücün merkezileştirilmesi). Liberal kurumları zayıflatarak, demokratik normların ve süreçlerin reddedilmesi (anti-demokratik eğilimler). Sansür, sindirme ve bazen devlet onaylı şiddet yoluyla muhalefetin susturulması (muhalefetin bastırılması). Şiddetin, militarizmin ve siyasi hedeflere ulaşmak için güç kullanımının yüceltilmesi (militarizm ve şiddet). Tarikat benzeri bir takipçi kitlesi yaratmak için kitlesel seferberliğe, propagandaya ve duygusal çağrılara büyük ölçüde güvenmek (kitlesel seferberlik ve propaganda). Ekonomik ve sosyal politikaları yönlendirmek için devlet ve sermaye gücünün birleştirilmesi, genellikle örgütlü emeğin ve bağımsız sendikaların ezilmesi, sermaye gücü ile siyasi etkinin iç içe geçmesi, servet ediniminin kuralsızlaştırılması ve merkezileştirilmesi çabaları” (3). Kadınların, LGBTİ bireylerin ve farklı inanç grupları ve etnisitelerin hedef gösterilmesi.

Türkiye ilk kez gerçek bir faşizm tehlikesi ile karşı karşıya!

Bu günlerde Türkiye ekonomisi 12 Eylül Askeri Darbesinden bu yana karşılaştığı en derin ekonomik krizlerinden ve emekçiden sermayedara olmak üzere iyi planlanmış büyük çapta sermaye ve servet transferlerinden birini yaşıyor. Devasa bir soygun ve talana dönüşmüş olan bu servet transferi üstelik açıktan yapılıyor. Dahası kapitalizmin bu krizi sosyal, siyasal ve ekolojik krizlerle birlikte “çoklu bir krize” dönüşmüş durumda.

Diğer yandan hem özel hem de kamusal alanda sık sık karşılaştığımız sistemik yolsuzluklar, kamu kaynaklarının kullanımındaki usulsüzlükler, liyakatsizlik, etik ihlalleri, işçi ve kadın cinayetleri, çocuklara, bebeklere dönük taciz ve istismar ve toplu sokak hayvanı katliamları ülkedeki mevcut durumun kriz kavramıyla açıklanamayacak kadar ciddi bir durum olduğunu, bunun “toplumsal bir çöküş” olduğunu gösteriyor.

Bu yolu açan 45 yıl önce yapılan bir askeri darbe ve ardından kurulan askeri diktatörlüktü. Bu darbe ile toplumu devrimci-ilerici, emekten, doğadan, barıştan, toplumsal cinsiyet eşitliğinden ve sosyal adaletten yana dönüştürecek olan kesimleri silindir gibi ezildiler. Buna karşılık, ortaya çıkan boşluk militarist-milliyetçi, siyasal İslamcı yapılar, dinci cemaatler ve gerici siyasal parti ve hareketler tarafından dolduruldu. Askeri diktatörlük neo-liberal ekonomi politikalarının yanı sıra, bu kesimlerin de güçlenmesini sağladı. Son 22 yıldır bu gelişme ülkeyi yöneten “İktidar Bloku” aracılığıyla doruğa çıkartıldı. Bunun faturası da her alanda yaşanan çöküşler oldu ve neredeyse tüm toplum bu çöküşün altında kaldı.

Ancak Türkiye’deki, özellikle de bu yıldan itibaren hızlanan, bu gelişmeleri artık “neo-liberal otoriterleşme” kavramı ile açıklayabilmek giderek zorlaşıyor. İşin özü, faşizme daha yakın ama geçen yüzyıldaki faşizm uygulamalarından da belli ölçülerde farklılaşan, gelip geçici de olmadığın düşündüğümüz bir faşist tırmanış yaşanıyor.

Dünya çapında artan bu tehlike ile etkin bir biçimde mücadele etmenin ön koşulu bu süreci iyi analiz etmektir. Bu yüzden de bu süreci “Neo-faşizm/Yeni Faşizm” ya da “21.Yüzyıl Faşizmi” olarak adlandırmak çok daha isabetli olacaktır.

Anahtar sözcükler: 21.Yüzyıl Faşizmi, Aşırı Sağ, Neo-faşizm, Otoriterlik, Yeni Faşizm.

Dip notlar:

  1. https://www.zdf.de/nachrichten/politik/deutschland/bundestagswahl-2025-prognose-hochrechnung-ergebnisse-liveticker-100.html (24 February 2025).
  2. https://znetwork.org/znetarticle/breaking-down-the-far-right-strategies-for-resistance (21 August 2024).
  3. https://antiauthoritarianplaybook.substack.com/p/is-it-fascism-yet (30 January 2025).

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9