banner94

banner48

11.10.2023, 10:05

Türkiye kapitalizmi: bir aşk hikâyesi

Kapitalizm, özünde, kapitalist devlet ile sermaye sınıfı arasında yaşanan süresiz aşkların hikâyesidir.

Kamu ihaleleri

Bu aşklar, büyük sermaye şirketlerine sunulan başta devasa alt yapı yatırımları ihaleleri, yap- işlet -devlet sözleşmeleri, kamu-özel işbirliği projeleri ve Hazine garantileri yoluyla, kısaca kamu kaynaklarının sermayenin hizmetine sunulmasıyla yaşanır. Böylece kapitalist devlet kârlı bir sermayen birikiminin sürdürülebilmesi konusunda üzerine düşen görevi de yerine getirmiş olur.

Borçlanma ve vergi teşvikleri

Aynı zamanda bu aşklar, devletin bu kesimlerden normalde alması gereken vergileri ve primleri almaması, bu nedenle de ortaya çıkan bütçe açıklarını kapatmak için büyük ölçüde yine bu kesimlerden borçlanarak onlara ciddi boyutlarda faiz ödemesi biçiminde gerçekleşir.

Kuşkusuz emekçilerin örgütlenmelerini ve yasal haklarını aramalarını önleyen emek karşıtı düzenlemeler de, emek hareketinin bastırılması da, özellikle de işçi sınıfı hareketinin ve toplumsal muhalefetin zayıfladığı dönemlerde, hızlıca gerçekleştirilir.

Bir örnek vermek gerekirse, bu yıl hazırlanan Orta Vadeli Programa göre dahi devlet önümüzdeki üç yılda başta bankalar olmak üzere finans kesimine toplam olarak 5 trilyon 431 milyar TL faiz ödeyecek.

Dahası devlet tüm sermaye kesiminden bu yıl, “vergi istisnası, muafiyeti ve indirimi” adı altında 1 trilyon TL’ye yakın bir vergiyi de almayacak. Şu ana kadar çıkartılan vergi ve SGK prim aflarıyla affedilen kamu alacağı ise yüzlerce milyar TL’yi buluyor.

Ucuz döviz sunumu

Aşağıda yer verdiğimiz ve R. Hakan Özyıldız tarafından hazırlanan tablo ise bu aşk hikâyesinin bir başka biçimine dikkat çekiyor. Buna göre, toplam döviz cinsinden borçların miktarı son yıllarda ciddi olarak artış göstererek, bu yılın ikinci çeyreği itibarıyla, 634 milyar doları aşmış bulunuyor.

Siyasal iktidarla sermaye çevreleri arasındaki dövizli ve TL cinsinden krediler/borçlar üzerinden yaşanan aşk hikâyesi ise şöyle şekillendi.

Öncelikle, özellikle de 2017 yılından itibaren Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildikten sonra, Hazine ve TCMB yüksek faizlerle dışarıdan döviz borçlanıp, bu rezervleri düşük kurdan, kamu bankaları aracılığıyla özel şirketlere satarak bu şirketlerin dövizli iç borçlarının 74 milyar dolar azaltılmasını sağladı.

Düşük faiz, Nas ve KKM

Bu da yetmezmiş gibi, iktidar Nas’ı gerekçe göstererek 27 ay boyunca TCMB faizini, ardından da TL cinsinden kredilerin faizlerini düşürdü, böylece zombi şirketlere ucuz krediler verdi. Ayrıca ortaya çıkardığı kamu zararı 500 milyar TL’yi bulduğu ifade edilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile zenginlere devasa servet aktardı.

Kârlar özelde kalırken zarar sosyalleştiriliyor

Kuşkusuz her aşk hikâyesinde olduğu gibi, bu hikâyede de üzülen bir taraf mevcut. Çünkü malum, kapitalizm devletin sermayeye olan aşkının ifadesi olduğu kadar, “kârların özelde kalırken zararın daima sosyalleştirildiği ” bir sistemdir.

Bu operasyonların sonucunda ortaya çıkan zararı ödeyen, dolayısıyla da üzülen, acı çeken taraf ise kamu, yani “yüzde 99” olarak tanımlanan bizleriz.

Kısaca, bu ülkenin halkları, işçileri, emekçileri, emeklileri, işsizleri, gençleri, kadınları, engellileri, okulda kendilerine bir öğlen yemeği dahi çok görülen çocukları, özetle kemerlerini daha da sıkarak devletin bu borçlarını, yoksullaştırıcı yüksek enflasyon altında alınan ağır vergilerle bugün ödeyen ve gelecekte de ödemeye devam edecek olan onlarca milyondan oluşan bizler.

Emeklilere layık görülen 5 bin TL’lik ödeme

Örnek olarak, bu yüzde 99’un son yıllarda en zor durumda olan kesimi milyonlarcası aylık 7,500 TL açlık ücreti ile yaşamaya mahkûm edilen 16 milyonu aşkın emeklimiz var.

Üstelik çok zor durumdaki bu insanların bir kısmına, bunca hayat pahalılığı ve yoksulluk varken, sadece bu yıl ve bir seferlik olmak üzere 5,000 TL harçlık gibi para ödeneceği müjdesi (!) verildi. Böylece, kapitalizmin aşk hikâyesinde, iktidar tarafından emeklilerimizin bu toplum için gereksiz bir yük olarak algılandığı da böylece bir kez daha ortaya çıktı.

Yeni savaşlar bizi daha da yoksullaştıracak

Bu ödemenin bütçeye olan maliyetinin ise 61 milyar TL’yi bulacağı, bütçede başka kaynak olmadığı için de ancak bu kadarlık bir destek sağlanabildiği yalanı yandaşlarca ileri sürülüyor.

Oysa bütçe kaynaklarının büyüklüğünü ve dağılımındaki adaletsizliği görebilmek için bu yılın ilk altı aylık bütçe gerçekleşmelerine bakmak yeterli. Zira bu yılın ilk altı ayında faiz ödemeleri için 275,2 milyar TL ve “güvenlik” konsepti adı altında otoriterleşme, militarizm ve Siyasal İslam’ın toplumsal alanda kurumsallaşması için 274 milyar TL ödenek ayrıldı toplam olarak yaklaşık 550 milyar TL) ve bu ödenekler kullanıldı.

Özetle, bu aşk hikâyesinde, paraya doymayan “sevgili” sermayeyi mutlu etmek için trilyonlarca lira harcanırken, düzenin kahrını çeken milyonlarca emekçinin temel gıda, barınma ve ulaştırma gibi en temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyor.

İşin daha da kötüsü, Kuzey Irak ve Güney Suriye’de hali hazırda savaş sürerken, Orta Doğu’nun bir başka bölümünde, Filistin topraklarında alevlenen İsrail-Filistin savaşı, Türkiye’de savaşa dönük harcamaların artmasıyla sonuçlanacak.

Bu da bütçeden önümüzdeki yıldan itibaren (ekonomik kriz nedeniyle uygulanacak olan kemer sıkma politikalarının sonuçlarına ilave olarak), halkın temel ihtiyaçlarının dahi karşılanması için sunulan kamusal hizmetleri için giderek daha az kaynak ayrılacağı, böylece halkımızın daha da yoksullaşacağı anlamına geliyor.

Çözüm: örgütlü mücadele

Sonuç olarak, toplumun yüzde 1’inin bitmez tükenmez hırslarının tatminini sağlamak için, kapitalizmin bu yüzde 1 ile yaşadığı aşkın neden olduğu böyle bir zararın faturasını ödemek istemiyorsak, buna karşı başta işçiler, emekçiler olmak üzere tüm halklarımızın bilinçli ve örgütlü bir biçimde emek, demokrasi ve barış mücadelesini kararlılıkla sürdürmesi gerekiyor.

Anahtar sözcükler: Bütçe, Devlet, Dövizli borçlar, Faiz, Kamu ihalesi, Kapitalizm, Savaş, Vergi teşviki.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 36 99
2. Fenerbahçe 36 93
3. Trabzonspor 36 61
4. Başakşehir 36 58
5. Beşiktaş 36 55
6. Kasımpasa 36 52
7. Sivasspor 37 51
8. Alanyaspor 36 50
9. Rizespor 36 49
10. Antalyaspor 37 48
11. A.Demirspor 37 44
12. Samsunspor 36 42
13. Kayserispor 36 41
14. Konyaspor 36 40
15. Ankaragücü 36 39
16. Gaziantep FK 36 38
17. Hatayspor 36 37
18. Karagümrük 36 37
19. Pendikspor 36 36
20. İstanbulspor 37 16
Takımlar O P
1. Eyüpspor 34 75
2. Göztepe 34 70
3. Sakaryaspor 34 60
4. Bodrumspor 34 57
5. Ahlatçı Çorum FK 34 56
6. Kocaelispor 34 55
7. Boluspor 34 53
8. Gençlerbirliği 34 51
9. Bandırmaspor 34 50
10. Erzurumspor 34 44
11. Ümraniye 34 43
12. Manisa FK 34 40
13. Keçiörengücü 34 40
14. Adanaspor 34 39
15. Şanlıurfaspor 34 38
16. Tuzlaspor 34 38
17. Altay 34 10
18. Giresunspor 34 7
Takımlar O P
1. M.City 37 88
2. Arsenal 37 86
3. Liverpool 37 79
4. Aston Villa 37 68
5. Tottenham 37 63
6. Chelsea 37 60
7. Newcastle 37 57
8. M. United 37 57
9. West Ham United 37 52
10. Brighton 37 48
11. Bournemouth 37 48
12. Crystal Palace 37 46
13. Wolves 37 46
14. Fulham 37 44
15. Everton 37 40
16. Brentford 37 39
17. Nottingham Forest 37 29
18. Luton Town 37 26
19. Burnley 37 24
20. Sheffield United 37 16
Takımlar O P
1. Real Madrid 36 93
2. Barcelona 36 79
3. Girona 36 75
4. Atletico Madrid 36 73
5. Athletic Bilbao 36 62
6. Real Sociedad 36 57
7. Real Betis 36 56
8. Villarreal 36 51
9. Valencia 36 48
10. Getafe 36 43
11. Deportivo Alaves 36 42
12. Sevilla 36 41
13. Osasuna 36 41
14. Las Palmas 36 38
15. Rayo Vallecano 36 38
16. Celta Vigo 36 37
17. Mallorca 36 36
18. Cadiz 36 32
19. Granada 36 21
20. Almeria 36 17