11.10.2023, 10:05

Türkiye kapitalizmi: bir aşk hikâyesi

Kapitalizm, özünde, kapitalist devlet ile sermaye sınıfı arasında yaşanan süresiz aşkların hikâyesidir.

Kamu ihaleleri

Bu aşklar, büyük sermaye şirketlerine sunulan başta devasa alt yapı yatırımları ihaleleri, yap- işlet -devlet sözleşmeleri, kamu-özel işbirliği projeleri ve Hazine garantileri yoluyla, kısaca kamu kaynaklarının sermayenin hizmetine sunulmasıyla yaşanır. Böylece kapitalist devlet kârlı bir sermayen birikiminin sürdürülebilmesi konusunda üzerine düşen görevi de yerine getirmiş olur.

Borçlanma ve vergi teşvikleri

Aynı zamanda bu aşklar, devletin bu kesimlerden normalde alması gereken vergileri ve primleri almaması, bu nedenle de ortaya çıkan bütçe açıklarını kapatmak için büyük ölçüde yine bu kesimlerden borçlanarak onlara ciddi boyutlarda faiz ödemesi biçiminde gerçekleşir.

Kuşkusuz emekçilerin örgütlenmelerini ve yasal haklarını aramalarını önleyen emek karşıtı düzenlemeler de, emek hareketinin bastırılması da, özellikle de işçi sınıfı hareketinin ve toplumsal muhalefetin zayıfladığı dönemlerde, hızlıca gerçekleştirilir.

Bir örnek vermek gerekirse, bu yıl hazırlanan Orta Vadeli Programa göre dahi devlet önümüzdeki üç yılda başta bankalar olmak üzere finans kesimine toplam olarak 5 trilyon 431 milyar TL faiz ödeyecek.

Dahası devlet tüm sermaye kesiminden bu yıl, “vergi istisnası, muafiyeti ve indirimi” adı altında 1 trilyon TL’ye yakın bir vergiyi de almayacak. Şu ana kadar çıkartılan vergi ve SGK prim aflarıyla affedilen kamu alacağı ise yüzlerce milyar TL’yi buluyor.

Ucuz döviz sunumu

Aşağıda yer verdiğimiz ve R. Hakan Özyıldız tarafından hazırlanan tablo ise bu aşk hikâyesinin bir başka biçimine dikkat çekiyor. Buna göre, toplam döviz cinsinden borçların miktarı son yıllarda ciddi olarak artış göstererek, bu yılın ikinci çeyreği itibarıyla, 634 milyar doları aşmış bulunuyor.

Siyasal iktidarla sermaye çevreleri arasındaki dövizli ve TL cinsinden krediler/borçlar üzerinden yaşanan aşk hikâyesi ise şöyle şekillendi.

Öncelikle, özellikle de 2017 yılından itibaren Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemine geçildikten sonra, Hazine ve TCMB yüksek faizlerle dışarıdan döviz borçlanıp, bu rezervleri düşük kurdan, kamu bankaları aracılığıyla özel şirketlere satarak bu şirketlerin dövizli iç borçlarının 74 milyar dolar azaltılmasını sağladı.

Düşük faiz, Nas ve KKM

Bu da yetmezmiş gibi, iktidar Nas’ı gerekçe göstererek 27 ay boyunca TCMB faizini, ardından da TL cinsinden kredilerin faizlerini düşürdü, böylece zombi şirketlere ucuz krediler verdi. Ayrıca ortaya çıkardığı kamu zararı 500 milyar TL’yi bulduğu ifade edilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulaması ile zenginlere devasa servet aktardı.

Kârlar özelde kalırken zarar sosyalleştiriliyor

Kuşkusuz her aşk hikâyesinde olduğu gibi, bu hikâyede de üzülen bir taraf mevcut. Çünkü malum, kapitalizm devletin sermayeye olan aşkının ifadesi olduğu kadar, “kârların özelde kalırken zararın daima sosyalleştirildiği ” bir sistemdir.

Bu operasyonların sonucunda ortaya çıkan zararı ödeyen, dolayısıyla da üzülen, acı çeken taraf ise kamu, yani “yüzde 99” olarak tanımlanan bizleriz.

Kısaca, bu ülkenin halkları, işçileri, emekçileri, emeklileri, işsizleri, gençleri, kadınları, engellileri, okulda kendilerine bir öğlen yemeği dahi çok görülen çocukları, özetle kemerlerini daha da sıkarak devletin bu borçlarını, yoksullaştırıcı yüksek enflasyon altında alınan ağır vergilerle bugün ödeyen ve gelecekte de ödemeye devam edecek olan onlarca milyondan oluşan bizler.

Emeklilere layık görülen 5 bin TL’lik ödeme

Örnek olarak, bu yüzde 99’un son yıllarda en zor durumda olan kesimi milyonlarcası aylık 7,500 TL açlık ücreti ile yaşamaya mahkûm edilen 16 milyonu aşkın emeklimiz var.

Üstelik çok zor durumdaki bu insanların bir kısmına, bunca hayat pahalılığı ve yoksulluk varken, sadece bu yıl ve bir seferlik olmak üzere 5,000 TL harçlık gibi para ödeneceği müjdesi (!) verildi. Böylece, kapitalizmin aşk hikâyesinde, iktidar tarafından emeklilerimizin bu toplum için gereksiz bir yük olarak algılandığı da böylece bir kez daha ortaya çıktı.

Yeni savaşlar bizi daha da yoksullaştıracak

Bu ödemenin bütçeye olan maliyetinin ise 61 milyar TL’yi bulacağı, bütçede başka kaynak olmadığı için de ancak bu kadarlık bir destek sağlanabildiği yalanı yandaşlarca ileri sürülüyor.

Oysa bütçe kaynaklarının büyüklüğünü ve dağılımındaki adaletsizliği görebilmek için bu yılın ilk altı aylık bütçe gerçekleşmelerine bakmak yeterli. Zira bu yılın ilk altı ayında faiz ödemeleri için 275,2 milyar TL ve “güvenlik” konsepti adı altında otoriterleşme, militarizm ve Siyasal İslam’ın toplumsal alanda kurumsallaşması için 274 milyar TL ödenek ayrıldı toplam olarak yaklaşık 550 milyar TL) ve bu ödenekler kullanıldı.

Özetle, bu aşk hikâyesinde, paraya doymayan “sevgili” sermayeyi mutlu etmek için trilyonlarca lira harcanırken, düzenin kahrını çeken milyonlarca emekçinin temel gıda, barınma ve ulaştırma gibi en temel ihtiyaçları dahi karşılanmıyor.

İşin daha da kötüsü, Kuzey Irak ve Güney Suriye’de hali hazırda savaş sürerken, Orta Doğu’nun bir başka bölümünde, Filistin topraklarında alevlenen İsrail-Filistin savaşı, Türkiye’de savaşa dönük harcamaların artmasıyla sonuçlanacak.

Bu da bütçeden önümüzdeki yıldan itibaren (ekonomik kriz nedeniyle uygulanacak olan kemer sıkma politikalarının sonuçlarına ilave olarak), halkın temel ihtiyaçlarının dahi karşılanması için sunulan kamusal hizmetleri için giderek daha az kaynak ayrılacağı, böylece halkımızın daha da yoksullaşacağı anlamına geliyor.

Çözüm: örgütlü mücadele

Sonuç olarak, toplumun yüzde 1’inin bitmez tükenmez hırslarının tatminini sağlamak için, kapitalizmin bu yüzde 1 ile yaşadığı aşkın neden olduğu böyle bir zararın faturasını ödemek istemiyorsak, buna karşı başta işçiler, emekçiler olmak üzere tüm halklarımızın bilinçli ve örgütlü bir biçimde emek, demokrasi ve barış mücadelesini kararlılıkla sürdürmesi gerekiyor.

Anahtar sözcükler: Bütçe, Devlet, Dövizli borçlar, Faiz, Kamu ihalesi, Kapitalizm, Savaş, Vergi teşviki.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 14 33
2. Fenerbahçe 14 32
3. Trabzonspor 14 31
4. Göztepe 14 26
5. Samsunspor 14 25
6. Beşiktaş 14 24
7. Gaziantep FK 14 22
8. Kocaelispor 14 18
9. Başakşehir FK 14 16
10. Alanyaspor 14 16
11. Konyaspor 14 15
12. Çaykur Rizespor 14 14
13. Antalyaspor 14 14
14. Kasımpaşa 14 13
15. Eyüpspor 14 12
16. Kayserispor 14 12
17. Gençlerbirliği 14 11
18. Fatih Karagümrük 14 8
Takımlar O P
1. Pendikspor 15 32
2. Bodrum FK 15 30
3. Amed SK 15 29
4. Esenler Erokspor 15 28
5. Erzurumspor FK 15 26
6. Çorum FK 15 25
7. Iğdır FK 15 25
8. Serik Belediyespor 15 25
9. Bandırmaspor 15 23
10. Van Spor FK 15 21
11. Boluspor 15 20
12. Sivasspor 15 20
13. Sakaryaspor 15 19
14. Keçiörengücü 15 18
15. İstanbulspor 15 15
16. Ümraniyespor 15 15
17. Sarıyer 15 14
18. Manisa FK 15 13
19. Hatayspor 15 5
20. Adana Demirspor 15 2
Takımlar O P
1. Arsenal 14 33
2. Manchester City 14 28
3. Aston Villa 14 27
4. Chelsea 14 24
5. Crystal Palace 14 23
6. Sunderland 14 23
7. Brighton & Hove Albion 14 22
8. Manchester United 14 22
9. Liverpool 14 22
10. Everton 14 21
11. Tottenham 14 19
12. Newcastle United 14 19
13. Brentford 14 19
14. Bournemouth 14 19
15. Fulham 14 17
16. Nottingham Forest 14 15
17. Leeds United 14 14
18. West Ham United 14 12
19. Burnley 14 10
20. Wolverhampton 14 2
Takımlar O P
1. Barcelona 15 37
2. Real Madrid 15 36
3. Villarreal 14 32
4. Atletico Madrid 15 31
5. Real Betis 14 24
6. Espanyol 14 24
7. Getafe 14 20
8. Athletic Bilbao 15 20
9. Rayo Vallecano 14 17
10. Real Sociedad 14 16
11. Elche 14 16
12. Celta Vigo 14 16
13. Sevilla 14 16
14. Deportivo Alaves 14 15
15. Valencia 14 14
16. Mallorca 14 13
17. Osasuna 14 12
18. Girona 14 12
19. Levante 14 9
20. Real Oviedo 14 9