Adaletin Terazisi Bozuk: Gençlerden Gazetecilere, Hepimiz Rehiniz

Bir ülkede gençler gözaltına alınıyor, gazeteciler susturuluyor, belediye başkanları görevlerinden alınıp cezaevlerine gönderiliyorsa, o ülkede adaletten, demokrasiden ve özgürlüklerden söz etmek artık sadece bir mizah konusu olabilir.

Son haftalarda yaşadıklarımız, bu ülkenin hukuk sistemiyle değil, iktidarın keyfiyetiyle yönetildiğinin ispatıdır. Daha birkaç gün önce, bir grup genç düşüncelerini ifade ettikleri için sabaha karşı evlerinden alındı. İfade özgürlüğü artık bir suç unsuru, hele ki iktidarı eleştiriyorsan. Peki ya gazeteciler?

İsmail Saymaz ev hapsinde.
Bu ülkede haber yapmanın, hakikati aramanın bedeli artık hapis cezası, sürgün ya da ev hapsi. Saymaz gibi yıllardır gazetecilik yapan bir ismin, yaptığı haberler yüzünden ev hapsine alınması, yalnızca bireysel bir cezalandırma değil; bu, hepimize verilen bir gözdağıdır. Komplo teorileri ile kumpas gözaltılara alıştırılmaya çalışılıyoruz!

Timur Soykan ve Murat Ağırel gözaltında.
İktidarın kirli ilişkilerini ortaya çıkaran, suç örgütleriyle, tarikat ve cemaatlerle devlet arasında bağ kuran isimleri deşifre eden gazeteciler hedefte. Çünkü gerçekler, bu düzenin en büyük düşmanıdır. Soykan’ın mafya-devlet-medya üçgenine ışık tutması, Ağırel’in kamuda yaşanan yolsuzlukları ifşa etmesi iktidarın tahammül sınırlarını zorluyor. Bu yüzden onları susturmak istiyorlar.

Peki ya belediye başkanları?
Ekrem İmamoğlu’nun siyasallaşmış yargının kıskacında...

Türkiye’de sandıktan çıkan irade, yargı sopasıyla geri alınıyor. Milletin oyuyla seçilmiş başkanlar, uyduruk gerekçelerle görevden el çektiriliyor, yerlerine kayyumlar atanıyor. Bu, sadece yerel demokrasiye değil, halkın iradesine yapılmış bir darbedir.

Şimdi hep birlikte soralım: Bu nasıl bir demokrasi?
Söz söyleyenin susturulduğu, yazanın hapsedildiği, seçilenin cezalandırıldığı bir düzene demokrasi denebilir mi? Gençlerin özgürce konuşamadığı, gazetecilerin kalemlerinin kırıldığı, belediye başkanlarının görevlerinden alındığı bir ülkeye hukuk devleti diyebilir miyiz?

Cevap çok net: Türkiye artık bir demokrasi değildir.
Türkiye, otoriterleşmiş, baskıcı bir rejimin adım adım kurumsallaştığı bir ülkedir. Ve bu rejim en çok gençleri, gazetecileri ve halkın iradesini temsil eden yerel yöneticileri hedef alıyor. Çünkü bu üç güç —gençlik, basın ve halk iradesi— otoriterliğin en büyük düşmanıdır. Ve biliyorlar ki, bu üç güç birleşirse bu karanlık düzeni yıkabilir.

Bu yüzden sesimizi kısmaya çalışıyorlar.
Ama biz susmayacağız.
Çünkü bu memleket bizim.