24.05.2022, 17:02

Devlet, Cumhuriyet, Demokrasi, Oligarşi

Ben bile başlığı okuyunca, bu kadar şey, bu küçücük sayfaya nasıl sığar diye düşündüm birden. Sonra da hafif bir gülümseme ile klavyemin tuşlarına dokunmayı sürdürdüm.

    Kafamın içinden neler geçiyor, neler.

    Mayıs gelince kafamda serüven "1 Mayıs" ile başlar, "6 Mayıs" ile yüreğime çöker acı. "16 Mayıs" ile ha gayret der yüreğim, Mustafa Kemal ile İstanbul'dan uzun bir serüven ile Karadeniz'in azgın sularına "vira bismillah" diyerek Samsun'a git, "çık" der.

    Kim bilir hangi dalgalar tosluyordu o gemiye, hangi rüzgar yolunu kesmeye çalışıyor, hangi rüzgar da yol aldırmaya çalışıyordu Bandırma Vapuruna ve Mustafa Kemal ve Mustafa Kemallere.

   Samsun'a yolunda birlikte olduğu subay arkadaşı Hüsrev Gerede anılarında, “17 Mayıs 1919, hava kötü. Hep yataklardayız. Mitralyöz Arif, Dr. Refik, Topçu Kemal, bir kamaradayız. Kamaramız vahşi hayvan kamarasına benziyor. Ara sıra başımızı kaldırıp birkaç kelime konuşuyoruz. 9.30 sıralarında İnebolu’ya yanaştık. Fakat 17-18 Mayıs gecesini pek fena geçirdik. 18 Mayıs öğle üstü Sinop Limanı’na girdik." der. Ben de o "vahşi hayvan kamarasında" sabahladım gece boyu, düşüne düşüne.

   Vicdanım sızladı. O günler birleri, bu günler bizler için neler çekmiş, yaşamış ve bazı soysuzlar da bunları görmezlikten gelip, "Keşke Yunan Kazansaydı" ya da işgalcilerin sözcülüğüne kadar varan söyler ile ortalıkta. Ne acı.

   Mustafa Kemal Paşa ve karargâhını, 19 Mayıs 1919 sabahı Samsun’a getirir, Bandırma vapuru. Kurmay Binbaşı Mahmut Ekrem Bey de, sandalla vapura yaklaşır ve Mustafa Kemal'e:

    “Hoş geldiniz paşam” der.

    12 Haziran 1919 tarihinde Amasya’ya. 

    22 Haziran 1919 tarihinde Amasya Genelgesi.

   Amasya’dan Erzurum’a, 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi. 

   Erzurum kongresinden sonra Sivas’a geç. 

  4 Eylül 1919'da da Sivas Kongresi.

  Parasız pulsuz, aç ve açıkta, padişah ölüm fermanları, yurtsever dayanışması, alçakların ve hainlerin pusuları.

     Günler, günler sonra, Mustafa Kemal ve temsil heyeti 27 Aralık 1919, saat 14.00 sularında Ankara-Dikmen sırtlarında Seymenler ve Ankaralılar ile kucaklaşır.

    Gözyaşları arasında Mustafa Kemal'e "KIZILCA GÜN" sözü verilir. (Kızılca Gün, devletin buhran yaşadığı, çıkışsız kaldığı dönemlerde devleti ve milleti bu süreçten çıkaracak liderin seçiminin yapılacağı gün, demektir.)

    Ankara'nın yıkık dökük binaları içinde yapılan toplantı ve çalışmalar ile 23 Nisan 1920'de, milletinin iradesini temsil eden Birinci Büyük Millet Meclisi'nin açılışı.

   Buradan, Mustafa Kemal'in başkanlığında ve Başkomutanlığında ULUSAL KURTULUŞ SAVAŞININ yönetilmesi.

   Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, 26 Ağustos 1922'i sabaha karşı verdiği emirle başlattığı Büyük Taarruzu başlatır. 

   Günlerden 30 Ağustos'tur. Ve son söz savaş meydanlarında söylenir, ''Başkomutanlık Meydan Muharebesi'' zaferle sonuçlanır.

   Ver elini İzmir. 

   Emperyalizm kılıcını "Yunan" bayrağı altına gizlenerek çekmişti. Ama atladıkları, görmezlikten geldikleri şey, o gün var olan, "Ulusun azim ve kararı" idi. O da "Ya bağımsızlık, ya ölüm" idi.

    9 Eylül 1922'de Büyük Millet Meclisinin arkasında durduğu Türk ordusu, 9 Eylül 1922'de kendini İzmir'in kucağında buluyordu.  

   Ve sonrası, 29 Ekim 1923. Cumhuriyetçiler. Saray, Saltanat yanlıları, işbirlikçiler, yurtseverler. Bütün bunların karşısında kararlı, inançlı ve ilkeli bir Mustafa Kemal. 

    Devrimler, devrimler, devrimler.

    Kalkınma, fabrikalar, tarlalar, çiftlikler.

    Köyler, köy çocukları, köy enstitüleri, eğitim.

    Sümerbanklar, şeker fabrikaları, maden ocakları, çiftlikler.

    Üniversiteler. Tüm dünyaya açılan kucaklar; gelen, sığınan aydınlar ve onları saran sarmalayan Anadolu ve Cumhuriyet.

   Hey gidi Kızılderililer hey, ne güzel de demişsiniz siz öyle. "Bir derede, iki balık kavga ediyorsa oradan beş dakika önce uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir!.." 

    Söz söylenecek ise, her ne kadar bugün pespayeye döndürülse de Ortadoğu geri kalır mı, o da "iti ite kırdırmak” deyivermiş gitmiş.

   Öldürülen, kırdırılan yiğitler, canlar.

   Hepsinin özünde insan var. 

   Filozof Şeyh Edebali'de, Osmanlı Beyliğinin kurucusu Osman Gazi'ye "Ey oğul, insanı yaşat ki, devlet yaşasın" diye öğüt verir.

   Demek ki İNSAN önemli bir unsur. 

   Sonra DEVLET. 

   Devlet olunca, bağımsızlık, CUMHURİYET.

   Cumhuriyet olunca, özgürlük, insan hakkı, medeniyet.

   Bu da farklı yüzyıllarda, farklı şekillerde yaşansa da, 19., 20. ve 21 YY da DEMOKRASİ demek oluyor.

   Yine Anadolu'nun o güzel sözlerinin birine daha gelip sarılıyoruz. 

    "At izinin, it izine karışması".

    "El elin eşeğini türkü çağırarak araması".

    "Yırtık donuna/kıçına bakmaz, ellere elbise dikmeye kalkar".

     Ne yaşanmışlıklar ama. İşte Demokrasi böyle bir süreç. 

     Konu "Demokrasi" olunca, bu kadar güzel bir sistem için iki kere oturup düşünmek gerekiyor. 

    Amerikan Başkanlarından John F. Kennedy, "Demokrasilerde bir seçmenin cehaleti bütün halkın güvenliği için tehlikedir."

   Oscar Wilde ise, insanı biraz da güldürecek, düşündürecek bir şeyi söyler: "Demokrasi; insanların, insanlar tarafından, insanlar için coplanmasıdır."

    Isaac Newton, kendine yakışır sözcükleri şöyle sıralar: "Düşüncelerinden dolayı hakaret gören, aşağılanan insanların yaşadığı toplum da; gerçek demokrasiden söz edilemez."

   O zaman, demek ki DEMOKRASİ, çok iyi, güzel olduğu kadar güzel yaşatılmaz ise, bir o kadar da tehlikeli bir oyuncaktır.

   Bir de yazının başlığında OLİGARŞİ demiştik değil mi?

   Eee ona da bakalım bir, ne menem bir şey imiş.

    Toplum Bilimleri Sözlüğü ise, Oligarşi için: "Siyasal gücün birkaç kişiden oluşan küçük bir grubun elinde bulunduğu yönetim biçimi."

   Hey gidi Türkiye Cumhuriyeti hey, hey gidi Mustafa Kemal Atatürk hey. Siz bu milletin eline ne vermişsiniz böyle.

   Ne özgüven imiş bu. Ne sevgi. 

   İşte bir ülkede YURTTAŞ olma bilinci bunun için gereklidir.

   Peki sözlükler ve sözcükler "Yurttaş" için neler derler bakalım.

   "Aynı yurt üzerinde yaşayan, bir yurda tarihi yurttaşlık bağıyla bağlı bulunan ve yurduna sorumluluğu olan kimselerden her biri."

   Bir de Anadolu'da "Sarı Öküzü vermek" deyimi vardır.

   Sizce biz Türkiye Cumhuriyeti Yurttaşları olarak, "sarı öküzü ne zaman verdik?"

   Bu kadar özgürlük, bağımsızlık ve çağdaşlık için çabalardan sonra, nasıl Demokrasimizi, kendi ellerimizle bu hale getirdik.

   Sizce, YURTTAŞ olmayı beceremedik mi? 

   Yarın hep birlikte bir "19 Mayıs"da, Samsun'a mı çıkacağız, yoksa!.

   Bazıları muratlarına ererken, biz sadece "kerevete" çıkmakla mı yetineceğiz? Altımıza kirli bir şilte sererek.

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 23 63
2. Fenerbahçe 23 57
3. Samsunspor 23 46
4. Eyüpspor 23 40
5. Beşiktaş 22 38
6. Göztepe 22 35
7. Başakşehir 23 33
8. Kasımpaşa 23 31
9. Trabzonspor 22 29
10. Gaziantep FK 22 29
11. Alanyaspor 23 28
12. Rizespor 23 27
13. Antalyaspor 23 27
14. Konyaspor 23 24
15. Sivasspor 23 23
16. Kayserispor 22 21
17. Bodrum FK 23 20
18. Hatayspor 23 13
19. A.Demirspor 23 3
Takımlar O P
1. Kocaelispor 25 54
2. Karagümrük 25 46
3. Erzurumspor 25 43
4. Gençlerbirliği 25 43
5. Bandırmaspor 25 40
6. Ahlatçı Çorum FK 25 38
7. Keçiörengücü 25 37
8. İstanbulspor 25 36
9. Ümraniye 25 36
10. Pendikspor 25 36
11. Amed Sportif 25 35
12. Boluspor 25 34
13. Esenler Erokspor 25 34
14. Sakaryaspor 25 34
15. Manisa FK 25 33
16. Igdir FK 25 32
17. Ankaragücü 25 31
18. Şanlıurfaspor 25 29
19. Adanaspor 25 20
20. Yeni Malatyaspor 25 -21
Takımlar O P
1. Liverpool 25 60
2. Arsenal 25 53
3. Nottingham Forest 25 47
4. M.City 25 44
5. Bournemouth 25 43
6. Chelsea 25 43
7. Newcastle 25 41
8. Fulham 25 39
9. Aston Villa 25 38
10. Brighton 25 37
11. Brentford 25 34
12. Tottenham 25 30
13. Crystal Palace 25 30
14. Everton 25 30
15. M. United 25 29
16. West Ham United 25 27
17. Wolves 25 19
18. Ipswich Town 25 17
19. Leicester City 25 17
20. Southampton 25 9
Takımlar O P
1. Barcelona 24 51
2. Real Madrid 24 51
3. Atletico Madrid 24 50
4. Athletic Bilbao 24 45
5. Villarreal 24 41
6. Rayo Vallecano 24 35
7. Mallorca 24 34
8. Real Betis 24 32
9. Osasuna 24 32
10. Girona 24 31
11. Real Sociedad 24 31
12. Sevilla 24 31
13. Getafe 24 30
14. Celta Vigo 24 29
15. Espanyol 24 24
16. Leganes 24 24
17. Las Palmas 24 23
18. Valencia 24 23
19. Deportivo Alaves 24 22
20. Real Valladolid 24 15