banner94

banner100

banner48

27.06.2022, 14:34

Devleti Bilmeden Tanımadan Devlet Yönetmek (2)

Yurttaş Nasıl Oldular, Ya Biz?

Dadaloğlu 18.yüzyıl sonlarında sazının tellerinden, avazı çıktığı kadar da boğazından bağırır, "Kalktı göç eyledi" diye oymağı icin; isyanını da, Osmanlı Devleti'nin Anadolu Türkmenlerini iskân politikasınadır.

  İsyanı da, "Ferman Padişahın, dağlar bizimdir" diyedir..

    Anadolu ve Rumeli toprakları adete dünyanın göç yolu gibidir. 

    Kimler gelmiş, kimler geçmemiş ki?

    Arkeolojik kazılara ve diğer birçok bilimsel araştırma kaynakları da gösterir ki, taaa İlk Çağlarda Anadolu'da Hititler, Hattiler, Frigler, Lidyalılar, İyonyalılar, Urartular diye başlar yaşayan kavimler.

    Atatürk'ün, bu toprakların ve bu milletin tarihini araştırsınlar diye cebinden para vererek, mirasını bırakarak "Türk Tarihi Tedkik Cemiyeti"ni (12 Nisan 1931) kurar.

   Bugün ise kurumun adı 1983'den bu yana "Türk Tarih Kurumu"dur.

   Peki, aradaki fark nedir? Ya da isim de ne eksiktir, ne göz ardı edilmiştir. 

   Türk, eyvallah, tarih yine eyvallah. Eh yani lütfetmişler, "cemiyet" yerine daha çağdaş bir sözcük eklemişler.

    Eeee peki göz ardı edilen, yok sayılan ne "tedkik / tedkîk / تدقيق" sözcüğüdür. Hani moda diller ile da yazım da, atlanmasın.

     Peki, TEKKİK nedir: Gerçeği anlamak ve meydana çıkarmak için inceden inceye yapılan araştırma. 

    Atatürk, bu "cemiyeti" kurarken amacı nedir? 

    Bunun yanıtını "Atatürk Ansiklopedisi, "TTK" başlığında şöyle verir

     "Bu yıllarda İstanbul Fransız Lisesi öğrencisi olan Afet İnan kendisine, Türk ırkının sarı ırka mensup olduğu ve Avrupalıların düşüncesine göre ikinci sınıf insan tipi olduğunu yazan bir Fransızca kitap göstererek: “Bu böyle midir?” diye sormuştur. Atatürk’ün verdiği cevap şudur: “Hayır olamaz, bunun üzerinde meşgul olalım.” Atatürk Avrupalıların Türkleri sarı ırka bağlamak, yıkıcı ve medeni yetenekten yoksun olarak, medeni eser yaratamamak gibi iddialara inanmıyordu. Anadolu’nun bizim olduğu, tarihin bunu ortaya koyacak en büyük destek ve delil olduğunu ileri sürüyordu. Bundan sonra Atatürk devamlı ve sıkı bir şekilde tarihle uğraşmaya başlamıştır. Onun yıllardan beri aydınlanmasını gerekli bulduğu belli başlı tarih meseleleri şunlardı:

1-Türkiye’nin en eski halkı kimlerdir?

2-Türkiye’de ilk medeniyet nasıl kurulmuş veya kimler tarafından geliştirilmiştir?

3-Türklerin dünya tarihinde ve dünya medeniyetinde yeri nedir?

4-İslam tarihinin gerçek hüviyeti nedir? Türklerin İslam tarihinde rolü ne olmuştur?"

     Bu görev ve soruların yanıtı bu kurum tarafından verilmiş ya da verilmekte midir? İşte sorun burada.

    Bir "Devlet" olmak için, önce bir "millet ya da milletler ile birlikte bir toprak parçası" olması gerekiyor.

    Elbette ki devletin maddi ve manevi kaynakları sonuna kadar kullanılarak "devlet idare" ediliyor. Sorun yok da, acaba yönetenlerin vicdanlar rahat mı? Bu işin başını ve sonunu kim ne kadar düşünüyor bilemem. Burada sorun iktidar ve muhalefet gibi abuk subuk bir sürece de takılmasın. Sorun ortada!..

    Biz, bu topraklarda, "devlette" özgür yurttaşlar olarak, demokrasi ile yönetilmek ve yaşamak istiyor isek, bizim de bir hakkımızın olduğunu bildiğimiz kadar, bizim de bir "ödev, görev"imizin olduğunu da bilmemiz gerek.

    Yok öyle işkembeden atmak. Atalar ne derler:

   "Bedava peynir, fare kapanında bulunur"

     Yeter ya, fare kapanından peynir yediğiniz

     Atatürk, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü nedeniyle 29 Ekim 1933 günü yaptığı ünlü konuşmana şöyle başlar:  

   "YURTTAŞLARIM, Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü, temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir."

    İŞTE TÜM OLAY BURAYA GELİYOR ve burada DÜĞÜMLENİYOR.

    Devlet, demokrasi elbette ki çok önemli ama daha da önemlisi, biz bu ülkenin neyiyiz?

     "Teba"sı mıyız, halkı mıyız, vatandaşı mıyız" yoksa bu toprakları yurt eden, bu yurt için bedeller ödeyen YURTTAŞLARI MIYIZ?

     Daha ne olduğumuza bile karar verememişiz.

     O zaman ben size bir marş söyleyeyim.

     GÜNDOĞDU MARŞI. Hem de taaa başından. Sakarya'dan.

     Başkomutanlık Meydan Savaşı(26 Ağustos 1922) yani Büyük Taarruz'un ardından Türk ordusu, 30 Ağustos'ta kesin olarak zaferini kazandıktan sonra, Afyon-Kütahya üzerinden İzmir'e doğru ilerler. 9 Eylül 1922'de de, İzmir'i işgalden kurtarılınca; hem Büyük Taarruz hem de İzmir'in kurtuluşu sonrasında, bu topraklar için, vatan uğruna canlarını feda edenlere bir minnet marşı olarak söylenmiştir.

"Gün doğdu, hep uyandık,/ Siperlere dayandık./ İstiklalin uğruna da, /Al kanlara boyandık./ Sandılar Türk uyudu,/ Ata cenge buyurdu,/ Türk’ün asker olduğunu/ Dünyalara duyurdu./ Ülkemiz Türk ülkesi,/ Aşık eder herkesi./ Üstümüzden eksilmesin,/ Al bayrağın gölgesi!"

    Bu toprakların geçmişi, binlerce yıl öncesine dayanır. Onlarca kültür, medeniyet ve millet yaşamıştır. Türkler de, Orta Asya bozkırlarından sanılan/ sandırılanların aksine binlerce yıl öncesinden bu topraklara gelmişler ve buralarda yaşayan halklar ile iç içe karışarak, akraba olarak yaşamışlardır.

    Bu ülke toprakları Birinci Paylaşım Savaşında, emperyalist devletler ve emperyalist güçlerce işgal edilmiş, parçalanıp bölünüp yok edilmeye çalışılmıştır.   

    Atatürk, faha sonra kuracağı devletin milleti için şunları söyler.

    "Millet, dil, kültür ve ülkü birliği ile birbirine bağlı vatandaşların teşkil ettiği siyasî ve içtimai heyettir. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türk halkına Türk milleti denir", diyerek bu ülke Yurttaşlığını tanımlamıştır.

    Burada sorun, bu tanımı hazmedemeyenlerin uluslararası emperyalist çevreler ile işbirliği içinde olup, YURTTAŞ olma sürecimizi kösteklemeleri olmuştur.  

    Elbette ki yurttaş ve tek devlet olmanın temel bir dili olacaktır, ancak bu topraklarda yaşayanların bir dil ve inançlarının olduğunu da göz ardı etmeden, uluslararası çıkar çevrelerinin maşası ve oyuncağı olmadan da bu ülke yönetilmelidir.

    Yine Atamızın, YURTTAŞLIK ile söylemi sözümü bitireyim: "Yurttaşlarım unutmayın !

Direncinizi kıracak bir araç, düşmanın Türkiye'yi içeriden oyarak çökertmesidir. Düşman, bu ülkede mevcut siyasi nifaklardan ve bazı makamların teslimiyetçilik eğiliminden istifade ederek çalışır her zaman. Dış düşmana karşı aldığınız önlemleri, gösterdiğiniz birliği iç düşmanlara iç bedhahlara karşıda uyanıklıkla daha bir şiddetle uygulayınız." der. 

    Ne dersiniz Yurttaşlar?

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 30 81
2. Fenerbahçe 30 79
3. Trabzonspor 30 49
4. Beşiktaş 30 46
5. Kasımpasa 30 43
6. Başakşehir 30 42
7. Rizespor 30 42
8. Antalyaspor 30 41
9. A.Demirspor 30 39
10. Alanyaspor 30 39
11. Sivasspor 30 38
12. Samsunspor 30 36
13. Kayserispor 30 36
14. Ankaragücü 30 33
15. Hatayspor 30 33
16. Konyaspor 30 33
17. Gaziantep FK 30 31
18. Karagümrük 30 30
19. Pendikspor 30 29
20. İstanbulspor 30 13
Takımlar O P
1. Eyüpspor 27 64
2. Göztepe 27 56
3. Sakaryaspor 27 47
4. Ahlatçı Çorum FK 27 45
5. Kocaelispor 27 45
6. Bodrumspor 27 44
7. Boluspor 27 43
8. Bandırmaspor 27 41
9. Gençlerbirliği 27 40
10. Erzurumspor 27 37
11. Ümraniye 27 33
12. Keçiörengücü 27 32
13. Manisa FK 27 31
14. Şanlıurfaspor 27 27
15. Tuzlaspor 27 27
16. Adanaspor 27 27
17. Altay 27 15
18. Giresunspor 27 7
Takımlar O P
1. Arsenal 28 64
2. Liverpool 28 64
3. M.City 28 63
4. Aston Villa 29 56
5. Tottenham 28 53
6. M. United 28 47
7. West Ham United 29 44
8. Brighton 28 42
9. Wolves 28 41
10. Newcastle 28 40
11. Chelsea 27 39
12. Fulham 29 38
13. Bournemouth 28 35
14. Crystal Palace 28 29
15. Brentford 29 26
16. Everton 28 25
17. Luton Town 29 22
18. Nottingham Forest 29 21
19. Burnley 29 17
20. Sheffield United 28 14
Takımlar O P
1. Real Madrid 29 72
2. Barcelona 29 64
3. Girona 29 62
4. Athletic Bilbao 29 56
5. Atletico Madrid 29 55
6. Real Sociedad 29 46
7. Real Betis 29 42
8. Valencia 28 40
9. Villarreal 29 38
10. Getafe 29 38
11. Las Palmas 29 37
12. Osasuna 29 36
13. Deportivo Alaves 29 32
14. Mallorca 29 30
15. Rayo Vallecano 29 29
16. Sevilla 29 28
17. Celta Vigo 29 27
18. Cadiz 29 22
19. Granada 28 14
20. Almeria 29 13