04.04.2025, 11:46

Dayanışma eylemi olarak tüketici boykotu

Bugünlerde, özellikle de gençlerin başını çektiği “hak, hukuk ve adalet” talep eden kitlesel eylemlere sırt çeviren, onları görmezden gelen (hatta suçlayan ve karalayan) bazı büyük sermaye şirketlerinin sattıkları ürünlerin ve/veya hizmetlerin satın alınmaması yoluyla boykot edilmesi, iç siyasetin ana konusu haline geldi. Böylece demokratik muhalefet, doğru bir biçimde, iktidarın gündemine takılmayıp kendi gündemini yaratmayı sürdürüyor.

Bu boykot eylemleri, İktidar Blokunu ve sermaye örgütlerini öyle rahatsız etmiş olmalı ki eylemler gecikmeksizin “yasa dışı” ilan edildi. Dahası “yerli ve milli şirketleri sabote etmeyi amaçlayan, “ekonomiye zarar vermeyi hedefleyen”, hatta iktidarı devirmeye dönük bir tür “darbe” olarak tanımlandılar.

“Yerli ve milli” olmanın ölçütü?

Bu iddiaların içleri büyük ölçüde boş!

Bir kere, anayasal hak olan bir şey “yasa dışı” değildir. Tüketmeme hakkı da bir haktır. “Yerli ve milli şirketleri sabote etme” iddiası ise son derece su götürür bir iddiadır. Bir şirketin yerli ve milli olması hissedarlarının yerli ve milli olmalarından ziyade, izlediği politikalar (satış politikaları gibi), ürettiği ürünlerin sağlıklı ve güvenilir olup olmadığı ve aşırı fiyatlama gibi kamu yararını doğrudan ilgilendiren konularla ilgilidir.

Nitekim bu ülkede yerli tarım ve hayvancılık, iktidara yakın çok uluslu tekellerle iş birliği halindeki “yerli ve milli ithalatçı şirketler” daha fazla kâr elde etsin diye yok edilme noktasına getirilmedi mi? Keza ocak ayında bizzat Cumhurbaşkanı halkı, bazı üç harfli yerli ve milli tekelleri aşırı fiyatlama yaptıkları için boykot etmeye çağırmadı mı?

“Ekonomiyi gerçekte kim ya da kimlerin sabote ettiğini” görmek içinse 19 Mart Sivil Darbe Girişimi sonrası ekonomide ortaya çıkan büyük hasara bakmak yeterli olur.

Dezenflasyon politikasına ters!

İktidarın boykota karşı hamleleri uyguladığını iddia ettiği dezenflasyon politikalarıyla da çelişiyor.

Çünkü dezenflasyon politikası yürütülürken daha az tüketim harcaması yapılması hedeflenir ki boykot eylemleri bu politikanın daha etkili olmasına yardımcı olabilir.

Buna rağmen İktidar Bloku, muhalefetin boykot çağrısının daha da genişleyip iktidarını sarsacağını düşünerek, reaksiyon olarak tabanına daha fazla tüketim yapma çağrısı yapıyor. Nitekim trajikomik bir biçimde yandaşlar, üstelik bir Ramazan günü, boykot edilen kahve zincirlerinde oluşturdukları uzun sıralarda ellerindeki içi boş kahve kartonlarıyla şov yaptılar (bu arada bir fincan kahvenin ne kadar pahalı satıldığının farkında oldular mı bilemeyiz!)

Son olarak, kapitalist bir piyasa ekonomisinde bir mal ya da hizmeti satın alıp tüketmek nasıl bir tüketici tercihi ya da hakkı ise satın almayı ve tüketmeyi reddetmek yani boykot etmek da bir tercih ya da haktır. Böyle bir temel hakkın meşruiyetinin sorgulanması, suç ile ilişkilendirilmesi abesle iştigal olduğu gibi, ekonominin kanunlarına da aykırıdır.

Dayanışma biçimi olarak boykot

Tüketici boykotunun bir boyutu daha mevcut: Dayanışma. İçinde yaşadığımız ekonominin neredeyse yüzde 65’ini oluşturan tüketim harcamalarının boykot edilmesi Türkiye toplumunu demokrasiye sahip çıkma yönünde harekete geçirebilecek bir dayanışma biçimidir.

Dayanışma ise basitçe ifade etmek gerekirse, “en az üç kişiyi kapsayan bir etkileşimdir. Yani “senden, üçüncü bir kişiye/kişilere ya da tarafa/taraflara karşı benim yanımda durmanı, benimle birlikte tavır koymanı istiyorum” çağrısına verilen olumlu yanıttır.

Başka bir deyişle dayanışma, “hak mücadelesinde birlikte hareket etmek” demektir. Kesişen ya da ortak maddi çıkarlarımızı ya da demokratik hukuk devleti ve barış gibi siyasal hedeflerimizi birlikte savunmaktır. Özetle, “Hak, Hukuk ve Adalet” için bugünlerde kitlesel olarak verilen mücadeleye aktif katılım demektir. Tüketici boykotu da bu mücadele biçimlerinden sadece biridir.

Sınıflı toplumlarda dayanışma kaçınılmaz bir olgudur

Emek, doğa ve kadın sömürüsüne dayalı kapitalist düzen ve bunun üzerinden şekillenen antidemokratik, otoriter siyasal rejim, kurduğu sömürü ve tahakküm sistemi aracılığıyla hayatlarımızı birbirine kenetlediği için istemeden de olsa dayanışmanın büyümesine yol açar. Kısaca, baskı ve sömürünün olduğu her yerde dayanışma kaçınılmaz bir insanlık hakkı olarak kendini var eder.

Diğer yandan, “dayanışma bir fiildir, eylemdir. Bu sözcük eylemsel karşılığı olan bir sözcüktür”. Öyle ki dayanışmayı örneğin sadece sosyal medyada paylaşım yaparak, tweet atarak gösteremeyiz. Ya da ihtiyaç içindeki birine maddi destek sağlamaya indirgeyemeyiz.

Aksine, tanıdık ya da tanımadık, yerel ya da uluslararası sınıf kardeşlerimizle, ezilenlerle birlikte hareket ederek, (mümkünse) fiziki olarak da onların yanında yer alarak dayanışmayı inşa ederiz.

Dayanışma birlikte hareket etmektir!

Dayanışma inşa etmek harekete geçmektir ve dayanışma içinde hareket etmek birlikte hareket etmektir. Bazen bir süpermarketin önünde tüketim boykotu ya da bir bankanın önünde kredi borcunu ödememe boykotu veya bir vergi dairesinin önünde vergi borcunu ödememe boykotu yapanların arasında /yanında olmak, bazen de grevci işçilerin grev çadırında olmak, onlara destek vermek demektir.

Dayanışma aynı zamanda karşılıklı yardımlaşma üzerine kurulu doğru bir sosyalleşme aracıdır. Farklı sosyal kesimlerin ve güçlerin, farklı stratejilerin ve taktiklerin bir araya getirilmesi, birçoklarının maddi çıkarlarının ve hedeflerinin demokratik siyasal ve sosyal hedeflerinin herkes adına kolektif eylemde birleştirilmesi anlamına gelir.

Dayanışma birlikte özgürleşmektir!


 

Dayanışma aynı zamanda “birlikte özgürleşme” aracıdır. Mississippi'li (ABD) siyahi kadın, sivil haklar aktivisti Lou Maer’in 1964 Demokratik Ulusal Kongresi'nde verdiği ifadedeki sözleriyle, “hepimiz özgür olana kadar kimse özgür değildir. Kendi içimdeki ötekiliğe kör kaldığım sürece nasıl özgür olabilirim? Ve ben özgür olmadan siz de özgür olamazsınız”. (1)

Ayrıca dayanışma, farklı görünen mücadeleler arasındaki çoğu zaman gizli bağlantıların farkına varmak anlamına geldiğinden, boykotlar, işgaller, iş bırakmalar, genel grevler ve şiddetsiz protestolar gibi farklı eylem biçimlerini gerektirir,

Ancak, ülkedeki konjonktürün iyi bir ekonomi politik analizinin yapılıp uygulanacak olan eylem biçimlerinin buna göre belirlenmesi gerekir. Bir ülkede ya da belli bir zamanda ortaya konulan ve başarılı sonuçlar alınan dayanışma biçiminin, diğer bir ülkede ve zamanda aynı sonuçları vermesinin garantisi olmadığı gibi, tersine sonuçlar da ortaya çıkabilir.

Bu noktada atlanmaması geren çok önemli bir husus da şudur: Siyasal iktidarın sahipleri bu tür eylemlerin yaygınlaşıp kendilerini iktidardan etme korkusu yaşarken, ekonomiye hükmedenler ancak satışlar yapıldığında kârlarının gerçekleşebileceğini iyi bildiklerinden sert sınıfsal tepkiler verirler ve boykotlara ya da iş bırakmalara karşı çıkarlar. Ayrıca tüketimin azalması demek vergi gelirlerinin de azalması demektir ki bu noktada siyasal iktidar ile ekonomik iktidarın sahiplerinin çıkarları ortaktır. Bu durum da onları kendi içlerinde dayanışmaya iter.

Sonuç olarak, boykotlar halkı bilinçlendirme ve halka güven verme konusunda önemli araçlar olsalar da sadece uzun erimli daha büyük bir mücadelenin ve stratejinin geçici bir parçası olarak etkili olabilirler.

Anahtar sözcükler: Boykot, Dayanışma, Lou Maer, Yerli ve Milli Olmak.

Dip notlar:

(1)  https://academic.oup.com/mississippi-scholarship-online/book/29348 (3 Nisan 2025).

Yorumlar (0)
Puan Durumu
Takımlar O P
1. Galatasaray 16 39
2. Trabzonspor 16 35
3. Fenerbahçe 15 33
4. Göztepe 16 29
5. Beşiktaş 16 26
6. Samsunspor 16 25
7. Gaziantep FK 16 23
8. Başakşehir FK 16 20
9. Kocaelispor 16 20
10. Alanyaspor 16 18
11. Çaykur Rizespor 16 18
12. Konyaspor 15 16
13. Gençlerbirliği 16 15
14. Kasımpaşa 16 15
15. Antalyaspor 16 15
16. Kayserispor 16 14
17. Eyüpspor 16 13
18. Fatih Karagümrük 16 9
Takımlar O P
1. Amed SK 17 35
2. Pendikspor 17 33
3. Esenler Erokspor 17 32
4. Bodrum FK 17 31
5. Çorum FK 17 29
6. Iğdır FK 17 29
7. Erzurumspor FK 17 27
8. Boluspor 17 26
9. Bandırmaspor 17 26
10. Serik Belediyespor 17 25
11. Keçiörengücü 17 22
12. Sivasspor 17 21
13. Van Spor FK 17 21
14. İstanbulspor 17 21
15. Manisa FK 17 19
16. Sakaryaspor 16 19
17. Ümraniyespor 17 18
18. Sarıyer 17 17
19. Hatayspor 16 5
20. Adana Demirspor 17 2
Takımlar O P
1. Arsenal 16 36
2. Manchester City 16 34
3. Aston Villa 16 33
4. Chelsea 16 28
5. Crystal Palace 16 26
6. Liverpool 16 26
7. Sunderland 16 26
8. Manchester United 15 25
9. Everton 16 24
10. Brighton & Hove Albion 16 23
11. Tottenham 16 22
12. Newcastle United 16 22
13. Fulham 16 20
14. Brentford 16 20
15. Bournemouth 15 20
16. Nottingham Forest 16 18
17. Leeds United 16 16
18. West Ham United 16 13
19. Burnley 16 10
20. Wolverhampton 16 2
Takımlar O P
1. Barcelona 17 43
2. Real Madrid 17 39
3. Villarreal 15 35
4. Atletico Madrid 17 34
5. Espanyol 16 30
6. Real Betis 15 24
7. Athletic Bilbao 17 23
8. Celta Vigo 16 22
9. Sevilla 16 20
10. Getafe 16 20
11. Elche 16 19
12. Deportivo Alaves 16 18
13. Rayo Vallecano 15 17
14. Mallorca 16 17
15. Real Sociedad 16 16
16. Osasuna 16 15
17. Valencia 16 15
18. Girona 16 15
19. Real Oviedo 16 10
20. Levante 15 9